Babam elindeki anahtarı cebine koyarken gayet sakin "Biliyorum." dedi.
Biz birbirimize şaşkın şaşkın bakarken babam aramızdan sessizce geçip salonun en başındaki tekli koltuğa oturdu. Arkasından biz de gidip koltuğa otururken annem sordu.
"Nerden biliyorsun Halil?"Babam yüzündeki sakinliği koruyordu, nerden biliyorsa durumu sindirmişti belli ki.
"Devran bey aradı, müsait misiniz konuşalım dedi, kahveye gittik oturduk, bu mevzuyu açtı, etraflıca konuştuk. Ben önce bir ay çok kısa bir süre olduğu için doğru bulmadım." diye duraksayınca bekleyemeden abim araya girip sordu. "Peki sonuç?"Babam yumuşak sesiyle tane tane bana bakarak konuşmaya devam etti.
"Biliyorum hepimiz hazır değiliz senin yuvadan erken uçmana. İstemeye geldiklerinde ya da dini nikah kıyıldığında bile düğünün bu kadar erken olacağını hiçbirimiz düşünmemiştik.
Fakat Devran bey bana sorunca önce olmaz dedim sonra durup düşündüm Peygamber efendimizin de dediği gibi 'Hayırlı işlerde acele ediniz' hadis-i şerifi de geldi aklıma o yüzden zor bir karar olsa da, Devran beyin teklifine karşı ben de işleri nizami bir şekilde halletmek için bir ay daha ekleyip iki ay sonra yapalım dedim, o da kabul etti. Yani eğer Allah izin verirse iki ay sonra düğünü yapacağız."Babamın cümlesi bitince abim biraz önceki siniri henüz tam geçmese de yine de az da olsa rahatlamış halde sesine her zamanki muzipliğini de katarak ekledi.
"En azından süreyi iki katına çıkarmışsın baba, adil bir skor olmuş."Abimin aksine annem suskundu, babam açıklamasını yapmış ve bu konudaki kesin kararı söyleyince karşı tepki vermemişti ama dolan gözlerini halıya odaklamış ağlamaya yakın sesinin en naif haliyle mırıldandı.
"Her kız bir gün baba ocağından çıkar, bizim kızımızın kaderi erken çıkmakmış, senin kararın bizim de kararımız bey, hayırlısı olsun inşallah."Abim annemin duygusallaştığını görünce biraz yumuşatmak adına hemen araya girip "Hatayı biz en başında yaptık, biz bücürü bu kadar erken vermiyecektik." deyince annemle babam güldüler. Ben de gülerek abimin yanına gidip sarıldım.
"Hadi hadi itiraf et benden kurtulacağın için içten içe seviniyorsun.""Saçmalama ya olur mu öyle şey sadece senin odan daha büyük oraya geçmek için plan yapıyorum o kadar."
"Ya abiğğ." diye abimin göğsüne elimle vurunca gülmeye başladı, başımı göğsüne yaslayıp kafamdan öptü.
Gülmelerimize karışan, çalan telefonumun sesini son anda duyunca abimden ayrılıp vestiyerin yanındaki çantamdan telefonumu almaya gittim.
Murat düğün tarihinin iki ay da karar kılındığını öğrenmiş olacak ki beni arıyordu.
Telefonu açmadan önce bizimkilere seslenip "Ben duş alıp üzerimi değiştireceğim." dedikten sonra odama koşup kapıyı kapatıp telefonu açacaktım ki telefon elimden uçup odanın ortasına düştü.Murat arıyor diye heyecan yapınca olan telefona oldu. Kapağı, bataryası, kılıfı her biri bir tarafa dağıldı. Hemen yerden toparlayıp taktım, inşallah bozulmamıştır, diye içimden geçire geçire açma tuşuna basıp bekledim. Görüntüde kırılma yoktu sadece camı çizilmişti, ekranın ışığı yanınca sevindim, telefon tamamen açılınca Murat'ı arayacaktım ki ben aramadan Murat tekrar aradı.
*Alo?*
*Baban uzatmalara sürmüş işi.* sesi hayal kırıklığına uğramış ve buna sinirlenmiş gibiydi.
*Uzatma mı? Millet bir sene nişanlı kalıyor sen iki aya uzatma mı diyorsun?* onun aksine gülerek cevaplıyordum.
*Yalnız burda bir parantez açmak isterim millet nişanlı ama sen benim dini nikahlı karımsın.*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalem ile Kelepçe
Spiritualİslam, aşk, mizah ve aksiyon dolu bir kitap... "Hayır! Lütfen kelepçe takmayın! Ben kaçmam zaten, lütfen takmayın." "Sana uzat elini dedim!" diye sert şekilde tekrar etti memur. Onun tekrarına karşı bende tekrar rica edip takmamasını istedim ama d...