22. [Yanımda Kal]

10.8K 1.3K 247
                                    

[Multimediayı bölümün sonunda açın]

"Neyin var senin?"

Otele döndüğümüzde ayakta, kollarımı göğsümde birleştirmiş pencereden dalmış bakarken Merve sormuştu bana.

"Hiç... Hiç bir şeyim yok... Manzara çok güzel, dalmışım."

"Öyle diyorsan... Ben mescide gidiyorum, geliyorsun değil mi?"

"Tamam, geliyorum."

Birlikte mescide gidip yatsı namazımızı kıldık. Sonrasında oteli biraz gezdik. Duvarlarında eski zamanı anlatan, kimileri tarihi kimileri etnik olan ahşap çerçeveli kanvas tablolar vardı. Tarihi olmasına rağmen restore edilmiş şık bir oteldi. Tabii kırık asansörünü saymazsak... Merve ile kısa otel keşfimizden sonra Yağmur'la Gülsüm'ün odasına gittik. Yatağın üstünde bağdaş kurmuş çekirdek kırıyorlardı. Merve'nin en sevdiği aktivitelerden biri olunca biz de hemen yanlarına oturup avucumuza aldığımız çekirdekleri sohbet eşliğinde kırmaya başladık. Derin muhabbetin, gülüşmelerimizin ve gezinin kritiğini de yapmanın ardından zaman hızla geçmişti, günün yorgunluğuda eklenince gözlerimiz kapanmaya başlamıştı, yarın erken kalkacağımız için uyumamız gerekiyordu. Kızlarla vedalaşıp Merve'yle odamıza gitmek için ayrıldık. Kendi odamıza girmek üzereydik ki hemen yan odamızın kapısı hızla açıldı. Beklemediğimiz için bir anda irkildik. Hızla açılan kapının ardından Murat çıktı.

"Bismillah..! Ödümüzü kopardın!" dedim, elimi kalbimin üstüne koyup gözlerimi sıkıca kapatırken.

"Özür dilerim korkuttum mu? Bilemedim kusura bakmayın."

Duraksadım, korkum yerini meraka bıraktı, çıktığı odaya baktım, dönüp hemen yanındaki bizim odamıza baktım, evet yanlış görmemiştim hemen bizim yan odamızdan çıkmıştı.

"Bir dakika... Senin odan, bizim yan  odamız mı?" dedim şaşkın şaşkın işaret parmağımla odasını göstererek.

Sırıtmaya başladı.
"Evet tesadüf işte..."

"Ne sırıtıyorsun!?" dedim sinirle, kendime hakim olamamıştım.

"I smile automatically when I see you" dedi.

Cevap vermedim, hışımla hiçbir şey demeden Merve'nin kolundan tutup çekerek, odamıza girdim, o kadar sinirlenmiştim ki en son ne dediğini bile dinlemedim.
Hızla yatağa oturup ellerimi kafamın arasına aldım.

"Bu adam beni sinir ediyor, inadıma yapıyor, otelde başka oda yokmuş gibi gitmiş gelmiş benim yan odama yerleşmiş. Birde sırıtıyor ya! Gördün değil mi Merve?" dedim, hızla başımı kaldırıp parmağımla kapıya doğru işaret ettikten sonra tekrar eğip başımı ellerimin arasına alarak.

"Seni görünce otomatik olarak gülümsüyorum."

Ellerimin arasındaki eğdiğim başımı anlamaz şekilde kaldırdım, kısılan gözlerimle Merve'ye baktım.

"Ne, anlamadım?"

"Öyle dedi... İngilizce 'seni görünce otomatik olarak gülümsüyorum' dedi."

Çattığım kaşlarımla bir iki saniye idrak etmek için bakakaldım.
"Ciddi misin? Öyle mi dedi?"

Merve kafasını evet anlamında sallayınca "Ben şimdi gösteririm ona otomatiği!" deyip kalkıp kapıya doğru hışımla ilerlerken Merve önüme geçip beni durdurdu.

"Dur Mukaddes!"

"Çekil Merve! Hayır yani bu İngilizce merakı nedir? Hava mı atıyor, anlamayayım diye bilerek mi yapıyor nedir yani? Çekil ben bir gününü göstereyim ona!"

Kalem ile KelepçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin