24. [Üç!]

9.3K 1.2K 169
                                    

Merve fotoğrafı görünce saksıya dökmesi gereken suyu taşırıp masaya döktü, sıçrayan suyun etkisiyle fark edip elindeki su dolu sürahiyi yavaşça masaya bıraktı. Ağzı ve gözleri kocaman açık bana doğru yaklaştı. Elimde ki çerçeveyi alıp fotoğrafa benim gibi o da şaşkınlıkla yakından baktı.

"Nasıl? Nasıl yani? Ben, yanlış görmüyorum değil mi?" dedi hala gözleri fotoğraftayken.

"Hayır, gayet doğru görüyorsun..."

İkimiz de gördüğümüzün büyük şaşkınlığını kelimelere dökemezken fotoğrafta üzerlerinde üniforma ile samimi bir poz vererek iki asker arkadaşı olduklarını anladığımız Murat ve Melih'in yüzü bizim aksimize gayet gülüyordu.

"İnanamıyorum ya... Rastlantıya bakar mısın? Bu ikisi tanışıyorlarmış, yetmiyormuş gibi bir de asker arkadaşı çıktılar!" Merve yüzüme bakarak söylediği cümlenin ardından gözlerini tekrar hızla fotoğrafa dikti.

"Şaka gibi gerçekten... Baksana Merve kadar samimiler, kocaman gülümsemişler ve Melih'in kolu Murat'ın omzunda..."

"Evet baya samimiler belli ki... Fotoğrafı evinin salonuna çerçeve ile koyacak kadar hem de..." dedi ve durdu bir anda kaşları çatıldı merakla bana baktı. "Bir dakika ya! Şaşırmaktan düşünemedim bile. Nasıl oluyor bu? Murat polis değil mi? Polisler askerlik yapmıyorlar ki."

"Aman Merve sen öyle durunca başka bir şey oldu sandım. Eğer bir polis on yıldır görev yapıyorsa ancak o zaman askerlikten muaf olur. Ama öncesinde askerliği erteleme şansı yoksa yada ertelemiş fakat tekrar celb gelmişse gidebilir."

"Öyle mi... Bak ben bunu bilmiyordum. Aslında sadece onu değil baksana Melih hakkında da hiçbir şey bilmiyorum." dediğinde asılan yüzünü görmemem için

"Öğrenmek mi istiyorsun?"
Dediğimde yüzü hızla değişti biraz panikledi, itiraz etmeye başladı.

"Hayır ya, şey, öğrenmek derken şöyle ki, hani apartmanımıza taşındı ya, ee karşı komşumuz oldu haliyle nedir necidir bilelim diye ben şey ettim, ondan yani..."

"Haaa ondan diyorsun yani... Anladım. Ee karşı komşun haklısın. Karşı komşuyu tanımak önemli tabii..." sözlerimi bitirirken gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Ya sen bırak şimdi onu da benim aklıma bir fikir geldi." deyip gözlerimin içine meraklı bir bakış atınca yılların verdiği arkadaşlık bağımızla cümlenin devamını getirmesine gerek kalmadan ne demek istediğini anlamıştım.

"Olmaz." dedim hemen kesin ve hızlı.

"Niye ya? Niye hemen olmaz diyorsun bakalım işte ne olacak sanki, hadi Mukaddes..."  Kolumu tutmuş sarsa sarsa hadi hadi dese de kabul etmemem için başka bir sebep daha vardı.

"Olmaz, hem ikimizin de sosyal medya hesabı yok ki hangi hesaptan bakacağız?"

"Hıı..." diyip durdu. Merakından hesapları kapattığımızı bile unutmuştu. "Doğru ya kapatmıştık biz hesaplarımızı... Ama şey yaparız şimdi bir tane yeni açarız baktıktan sonra hemen sileriz olmaz mı?"

"İlla bakacağız yani?"

"Evet merak ediyorum ne var bunda, hem sen Murat'ı merak etmiyor musun sen de ona bakarsın."

"Ne? Ay yok istemez. Murat'ı merak etmeme gerek mi var kendisi burnumun dibinden ayrılmadığı için tanıdım sayılır zaten."

"Saçmalama aynı şey mi? Neyse sen bakmasan bile ben bakarım sen de yanımda olduğun için öğrenirsin mecburen." diye sırıtmaya başladı. Bu kızın merakı beni öldürecekti.

Kalem ile KelepçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin