26. [İntikam]

8.6K 1.2K 320
                                    

Selamun aleyküm kardeşlerim.
Söz verdiğim gibi bölümü erken yayınladım. Bence gayet erken de'mi? :)

Kitabın kapağı değişti bilenler bilir eski kapağa geri döndük.
Ne düşünüyorsunuz sizce hangi kapak daha güzel?

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum. Okumak çok keyifli oluyor.
Size de keyifli okumalar ❣️

___________________________

"İntikam almak için!"

Küf kokulu odada bu cümle yankılandı sanki. Basit sandığım kaçırılmanın planlı olması an itibariyle odanın duvarlarını üstüme yıkmıştı. Bileğime bağlanan ip canımı şimdi daha çok acıtıyordu. Korkmuyordum ama bedenim benden izinsiz gerilmiş, nefesim hızlanmıştı. Saniyeler içinde beynimde oluşan düşünceler ve duygular cesaretimi lider seçip öne attı.

"Ne! İntikam mı!? Ne saçmalıyorsun sen! Bütün şişeyi mi içtin?"

"Ne şişesi lan manyak karı!"

"Masanın üzerinde duran boş rakı şişesi! Hepsini sen içtin heralde, çünkü uçmuşsun, saçmalıyorsun. Ben sizi ilk defa görüyorum ve sizi tanımıyorum. Size ne yaptım ki benden intikam alıyorsunuz? Ayrıca bana bir daha karı deme. Ağzı bozuk pis herif!"

İşaret parmağını gözüme sokarcasına sallayarak tehdit diliyle beni korkutmaya çalışıyordu.
"Lan bana bak, zaten sinirliyim sabrımı zorlama! Dövmek planda yokken kaşınıp ağzını burnunu dağıttırma bana! Kes sesini kulaklarını aç ve iyi dinle! Sen beni tanımazsın ama benim kardeşimi iyi tanırsın! Hayatını mahvettiğin kardeşimi!"

"Kardeşini mi?"

"Evet kardeşimi! Okuldan attırdığın kardeşimi. Seda Yıldıray'ı!"

Öfkeden deliye dönmüşcesine köpüren ağzıyla bağırırken söylediği bu ismi duymak aklımın ucundan bile geçmiyordu. İki kız kardeşten çektiğim yetmiyormuş gibi listeye bir de erkek kardeşleri eklenmişti. Şaşkınlığım zamanın içinde dondurdu beni. Gözlerim kirli halının üstündeki tozlardan birinde boşluğa bakar gibi öylece kaldı. Anlamakta, anlam vermekte, neden diye düşünmekte zorlandım.

Başımı kaldırdım "Ne..?" diyebildim sadece ve durdum. Şaşkınlığımın cümle kurmak için zamana ihtiyacı vardı. Sonra hatırlar gibi mırıldandım. "Salyangoz Sadri... Adını duymuştum, her suçu işleyip sonra salyangoz gibi kayıp sıyrılır, yakalanmazmışsın. Gerçi anlamam lazımdı zaten, senin gibi bir pislik ancak Seda'nın abisi olabilir. Onu da kendine benzetmişsin."

Benim öfkelenmem gerekirken her cümlemle o küplere biniyordu, tükürüklerini saça saça bağırmaya başladı.
"Ulan sabahtan beri sabrediyorum, karılara vurma adetim yoktur diye dayanıyorum ama çakacam şimdi ağzının üstüne haa!" dedi, kaba ve kıllı elini havaya kaldırıp, sarı dişlerinin tümünü gösterip, uzun burnuyla hırıltı çıkararak.

Karakteri ve sergiledi davranışlar hiç vurma adeti olmayan biri gibi değildi ama öyle olduğunu iddia ederken bile psikolojik şiddetle beni vurmaya çalışıyordu. Buna boyun eğmeyip beni korkutmasına izin vermeyecektim. Dişlerimin arasından sesimin en baskın ve ciddi tonunda ellerim bağlı olmasına rağmen parmağımı sallıyormuşçasına keskindim.
"Hele o el bana bir dokunsun! Bak ben o zaman burda uslu uslu oturuyor muyum!?" Dediğim de derin hızlı bir nefes çekip konuşmasına müsaade etmeden devam ettim. "Ayrıca benden uzaklaş defol tekrar karşı koltuğa git! Ne karın ağrın varsa ordan söylersin! Hadi!"

"Ulan sen bana emir mi veriyorsun?" dedi sinirli sesine alaycı ve küçümseyen edayı yerleştirmiş sinirine rağmen dudağı geçtiği alayı desteklemek için kıvrılmıştı.

Kalem ile KelepçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin