Çığlığım duyulmasın diye hemen beni duvara yapıştırıp eliyle ağzımı kapattı, saçları alnına düşmüştü, burun buruna ve göz gözeydik, hızla alıp verdiği nefesi yüzüme değiyordu, benim de hızlanan nefesim onunkine karışırken kim olduğunu karanlıkta başta seçemediğim için çok korkup bir çığlık daha koparacaktım, ta ki deniz yeşili gözlerini görene kadar...
Kokusu burnuma gelince korkumda geçti tedirginliğimde, onun olduğunu anlamak ve onun varlığı hissetmek rahatlatmıştı.
Ama bu sinirlenmeyeceğim anlamına gelmiyordu tabii ki.
Elini ağzımdan çekip saydırmaya başladım."Delirdin mi sen!? Ne işin var senin bu saatte burada?"
"Şışştt sessiz ol biraz."
Dedi ve sağa sola bakındı. Mesafemiz hala aynıydı, hiç geri adım atmadı hala burnu burnuma değecek kadar, gözü gözlerimde kaybolacak kadar yakındı."Yüreğimi ağzıma getirdin bir an ölüyorum sandım Allah aşkına sen n'apıyorsun?"
"Bugün seni hiç göremedim bari bir kere göreyim diye evinizin önüne geldim, iki defa aradım seni ama açmadın üçüncüyü arıyordum şarjım bitti telefonum kapandı ben de bir taş alıp pencerene atacaktım ki o an apartmandan sen çıktın, açıkcası ben de seni görünce şok oldum hiç beklemiyordum."
"Birincisi benim telefonum sessizde değildi ve hiç çalmadı yani aradığını duymadım, ikincisi zaten yarın görüşecektik azıcık sabretseydin, üçüncüsü sen dördüncü kata ve benim pencereme taş atmayı nasıl başarıyorsun bir anlatır mısın?"
"Senin bu saatte dışarda ne işin var sen önce kocana bunu anlatır mısın?"
Konu bir anda benim aleyhime dönmüştü süt dökmüş kedi gibi kalakaldım.
"Şey...""Ney?"
"Markete gidiyordum..." dedim miyavlar gibi ince sesle.
"Bu saatte mi? Bana deli diyorsun ama asıl deliren sensin!"
"Kızma ya hemen şu köşedeki market, üç dakikalık mesafede zaten."
Apartmanın dış kapısının yan tarafında, birinci katın balkonunun altında, gecenin bir yarısı, karanlıkta, sesi duyulmasın diye yavaş ama bastırarak hesap sorarken bile çok tatlıydı."Tamam da bu kadar acil olan ne bu saatte söyler misin? Ya ben değilde başkası olsaydı burda? Ya sana bir şey yapsaydı?"
"Sen gelir beni kurtarırdın."
"Kurtarırdım kurtarmasına ama haberim olursa kurtarırdım çünkü taktir edersin ki benim özel güçlerim yok Mukaddes hanım."
"Ama özel hislerin var tıpkı benim ki gibi..."
"Konuyu aşkla kaynatmayı mı planlıyorsun?"
"Şu an uygulama aşamasındayım, başarılı mıyım sence canım kocacım?"
"Bak bu haksız rekabete giriyor, biliyorsun sana dayanamadığımı."
"Ben de sana dayanamıyorum şartlar eşit."
"Yalnız mesafemiz çok tehlikeli, eğer bu mesafedeyken biraz daha böyle konuşursan o dudaklar elimle değilde başka şekilde kapanacak haberin olsun."
"Bunu önceden söyleyerek heyecandan kalp krizi geçirme mi istiyorsun?"
"Bak hala konuşuyorsun..."
"Sokaktayız biri görecek."
"Sokakta olmasak izin verirdin yani?"
"Murat..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalem ile Kelepçe
Spiritualİslam, aşk, mizah ve aksiyon dolu bir kitap... "Hayır! Lütfen kelepçe takmayın! Ben kaçmam zaten, lütfen takmayın." "Sana uzat elini dedim!" diye sert şekilde tekrar etti memur. Onun tekrarına karşı bende tekrar rica edip takmamasını istedim ama d...