43. [Kıskanıyorum]

8.7K 1K 271
                                    

Murat kapıyı açınca kısa bir an Duru'ya baktı ama aynı an da hemen karşıda benim olduğumu fark edince gözlerini hızla bana çevirdi. Burda olduğumu bilmediği için kocaman açılan gözleri donakalmıştı.

Üstünde her zaman olduğu gibi spor kıyafetler vardı. Siyah bir t-shirt, gri bir jean pantolon, siyah düz saçlar dik dik, gözler inadına yeşil yeşil karşımda duruyordu. Beni görünce normal olan surat ifadesi gülümsemeye dönüştüğü için gamzesi de yanağında yerini aldı.

Tüm bunlar en fazla üç saniye içinde olurken dördüncü saniyede hemen kapının kolunu bırakıp "Mukaddes!" diye gülümseyerek Duru'nun yanından sıyrılıp hızla bana doğru bir adım attı.

Aynı an da ben de hızla Merve'yi arkaya doğru çekip kapıyı kapattım. Evet kapattım. Suratına kapatır gibi. Kapının arkasına yaslanıp ayakta öylece durdum. Anlamadığı için meraklı sesiyle kapının hemen ardından seslendi. Bir yandan da kapıyı tıklatıyordu.

"Mukaddes? N'oldu? Bir sorun mu var?
En son küs değildik öyle hatırlıyorum bilmeden bir şey mi yaptım? Mukaddes açar mısın? Mukaddes...?"

Merve'ye döndüğümde tam konuşmaya yeltenir gibiydi ki Merve den önce davranıp elimi ona doğru kaldırdım.

"Merve lütfen konuşma."

Son derece ciddi olduğumu görünce tekrar yeltenmeden konuşmamayı seçti.
Murat hala kapıyı tıklatıp Mukaddes diye sesleniyordu. Duru tanıştığımızı bilmediği için şaşkındı, şaşkındı diyorum çünkü görmediğim halde sesinden anlayabiliyordum.

"Murat siz tanışıyor muydunuz?"

Murat ona cevap vermeden kapıyı tıklatmaya devam etti.
"Mukaddes bir şey olmuş belli ki. N'oldu? Açar mısın şu kapıyı?"

"Murat gider misin!? Açmıyorum kapıyı!"

"Mukaddes..." dedi bu kez ismimi yavaşça söylemişti. Duraksadı. "Tamam, gidiyorum..." dedi ve ardından Melih'in kapanan kapısının sesi geldi.

Merve karşımda muzipçe gülüyordu. Kaşlarımı çatıp gözlerimi ona diktim.
"Ne gülüyorsun?"

"Bu kapı bugün ikidir hızla kapanıyor ardından kapatan kişi arkasına geçip kapıya yapışır gibi yaslanıyor farkında mısın?" dedi gülmeye devam ederken.

"Gülme Merve hiç havamda değilim."

Yanıma gelip kolunu omzunu atarak bana sarıldı, artık gülmüyordu.
"Teselli etme sırası ben de."

"Sen kızın kim olduğunu bilmiyordun, ben biliyorum. O yüzden boşuna kendini yorma teselli bir işe yaramayacak." dedim yavaşça olduğum yerde kapının ardına yere oturdum, başımı kapıya yasladım.

O da yanıma oturup kapıya başını yasladı.
"Teselliye ihtiyacın olduğunu inkar etmiyorsun en azından."

"Merve..." dedim kafamı ona çevirip.

"Tamam, haklısın teselli edilecek bir yanı yok. Ama birde şöyle düşünelim Murat bu kıza o gözle bakmaz, kız baksa bile Murat bakmaz, çünkü biliyoruz ki o seni seviyor."

"Merve teselliye etme dedim, boşuna yorma dedim, sen hala teselli cümleleri kuruyorsun farkında mısın? Dinlemek istemiyorum."

"Ama Mukaddes..."

"Merve lütfen..."

"Peki... Teselli etmiyorum ama senin bana sorduğun bir soruyu şimdi ben sana sormak istiyorum. Neden şu an da bu haldesin?"

Merve sorusunun cevabını duymak için gözlerini gözlerime dikti. Ne cevap verecektim? Kendim biliyor muydum cevabını? Ya da kabul ediyor muydum? Başımı önüme eğdim. Bu soruyu sormak kolaydı ama cevaplamak zordu.

Kalem ile KelepçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin