55. [Otostop]

6.6K 902 186
                                    

Karşımda uzun süredir bu anı bekleyen ve beklemekten sabrı kalmadığı için gözü dönmüş bir katil adayı vardı.
Ve benim ağzımdan çıkacak en ufak bir olumsuzluk gözlerindeki o sinirin parmağına ve oradanda tetiğe gitmesi an meselesiydi. Nasıl ikna edileceğini bilmediğim için ağzımı açmaya korkuyordum. Tam bu sırada Rıfat hızla içeriye girdi.

"Abi..!" dedi panikle.

"Şimdi değil Rıfat, çık!" dedi Selim boşta kalan elini havaya kaldırıp arkasına dönmeden git işareti yaparak.

"Abi polisler..." dedi Rıfat bu kez tedirginliğin ve korku dolu sesiyle.

Selim hızlı bir refleksle dönüp Rıfat'a baktı.

"Ne! Ne polisi? Nerden çıktı polis?"

"Bilmiyorum abi... Yaklaşıyorlar, gitmemiz lazım!"

Selim hızla bana dönüp baktı.
Boşta kalan eliyle alnını sıkıca tutup gözlerini sıkıca yumdu, ardından aynı eliyle terini sildi. Bu sırada deli gibi bulunduğu hizada bir yukarı bir aşağı volta atıyordu. Elindeki silahıda hala sıkı sıkı tutuyordu. Araya Rıfat girdi.

"Abi ne bekliyorsun gitmemiz lazım! Yakalanırsak açıklayamayız ama kaçarsak inkar edebiliriz arkamızda en ufak bir iz bırakmadık."

Bu sırada Murat tekrar hafifçe hareket etmeye başladı.

Selim gözlerini bana dikip eliyle beni göstererek Rıfat'a emretti.
"Çöz iplerini!"

Rıfat şaşkınlıkla kafası Selim'e dönük eliyle beni işaret ederken cevapladı
"Abi bunu da mı götüreceğiz?"

"Çöz iplerini dedim Rıfat!" dedi Selim bastırarak.

"Abi durumun ciddiyetini anlamıyorsun sanırım. Duru arabada baygın, polisler geliyor, zamanımız az ve biz görünmeden burdan kaçmalıyız.
Eğer bu kızı yanımıza alırsak ha burda yakalanmışız ha bu kızla yakalanmışız ikisi aynı şey! Kızı yanımıza almadan hemen gitmemiz lazım, zaten adamda uyanmak üzere zamanımız kalmadı!"

"Ulan korkak Rıfat! Sen defol ben Mukaddes'i almadan gitmiyorum!" dedi Selim elindeki silahı hızla beline yerleştirip aynı hızla ayaklarımda ki ipleri çözmek için önüme diz çökerken.

Rıfat korkmasına rağmen gitmiyor öylece şaşkın ve tedirginlikle Selim'i izliyordu.

Selim ayaklarıma eğilince konuşma sırası bendeydi.

"Sakın! Sakın dokunayım deme!"

Ayağımdaki ipe dokunamadan durdu.
Kafasını kaldırdı ama ben onun gözü dönmüş pis suratına değil ayaklarıma bakıyordum.

"Seni bırakmam... Benimle beraber geleceksin oturup konuşacağız..." dedi sesi narindi sanki ikna etmek istercesine.

Ama ben onun aksine hırçındım, kaşlarım çatık tüm yüz simam öfkeyle kaplı.
"Seninle gelmiyorum ve tek kelimede konuşmak istemiyorum şimdi kalk ve defol!"

Benim sesime karşı bir tepki midir bilmem ama Murat biraz daha hareket etti sanırım artık ayılmak üzereydi.

"Abi kız izin vermiyor! Zaten ipini açarsak kaçmaya çalışır bağırmaya başlar! Adamda uyanmak üzere kalk hadi!
Kalk gidelim abi ya!"

Selim dinlemeyip bir yandan konuşurken bir yandan ayaklarımdaki ipleri çözmeye başladı.
"Seni almadan gitmem!"

Ayaklarıma dokunmasın ve ipleri açamasın diye ayaklarımı hatta sandalyemi sallamaya başladım.

"Rahat dur Mukaddes..." dedi Selim ipleri açmaya çabalarken.

Ben bağırmaya ve ayaklarımı sallamaya devam ettim.
"Bana dokunma! Defol!"

Kalem ile KelepçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin