3. [Medeniyet]

17.9K 2K 345
                                    

Elhamdülillah gözyaşı ve korku dolu anlar geride kalmıştı. Apartman sakinleri evlerine girmeye, sokaktaki vatandaşlar tek tek uzaklaşmaya, yol tenhalaşmaya başlıyordu. Kötü bir tecrübeydi tüm bu yaşananlar. Hem yaşananları hem de onu görmenin şokunu atlatmak biraz zaman alacaktı.

Odamın içinde volta atıp durmak bu zamanı hızlıca geçirmeye yaramıyordu. Yatağımın üstüne oturdum, halının desenini seyrederken daldığım düşünceler onu gördüğüm anları tekrar ful hd gözümün önüne serince tekrar kalkıp volta atmaya devam ettim.

Olmuyordu, şaşkınlığım geçmiyordu.
Geçmemesi normaldi, Merve hanımın bir daha görmeyeceksin diye teselli ettiği adam, ertesi gün evimin önünde bitti.
Peki, evimi nerden biliyordu?
Tevafuk muydu yoksa kasıtlı mı?

Bunları ve onu düşünmemeliydim, silmeliydim aklımdan.
Estağfirullah çektim defalarca, yetmedi gidip soğuk suyla güzel bir abdest aldım. Ardından seccademi serip yatsı namazımı kıldıktan sonra yatma vakti gelmişti, ama gel gör ki yatamıyordum.
Tavan bana bakıyordu ben tavana.
Bazen de duvar bana bakıyordu ben duvara. Derken nasıl olmuşsa uyumuşum.

Sabahlarımın korkulu sesi olan alarm sesini duyar duymaz gözlerimi açtığımda tam karşımda ki saat 7:42' yi gösteriyordu. Ne ara kapatıp tekrar uyumuşsam dersin başlamasına on sekiz dakika kalmıştı. Alarmı kapattır kapatmaz telefon tekrar çaldı Merve 'kapıdayım aşağı in' araması yapıyordu. Reddedip pencereden perdeyi kafama tülbent yaparak baktım.
Merve zaten kafasını kaldırmış pencereme baktığı için göz göze gelince, "3 dakika veriyorum." dedi gayet ciddi, "2 dakikaya oradayım." diyerek hemen fırladım, giyinip ışık hızıyla hazırlanıp çıktım.

Merve elinde peçeteye sarılı iki poğaça ile bekliyordu, "Selamun aleyküm uykucu!" derken birini elime tutuşturup yürümeye başladı.

Poğaça hala sıcaktı, kokusu burnuma gelirken bir parça koparıp ağzıma attım, yolda yemek yemek doğru olmadığından kalanını çantamın ön gözüne koyarken onun temposuna uyarak hızla yürümeye başladım.
"Aleyküm selam erkenci! Poğaça çok iyi oldu ya teşekkür ederim."

O da benim gibi bir parça alıp çantasına koyarken cevapladı.
"Afiyet olsun."

Acelemiz olmasına rağmen onu görür görmez dün olanları anlatmasam olmazdı.

"Dün n'oldu inanamazsın!"

"Biliyorum, sizin apartmanda kalorifer kazanı patlayacakmış az kalsın, biz dün halamlara gitmiştik eve geç döndük sonradan öğrendim yoksa hemen gelirdim yanına, çok geçmiş olsun."

"Sağol. Evet onu anlatırım ama başka bir şey daha oldu."

"Ne oldu?"

"Hani senin beni teselli ettiğin bir daha muhtemelen görmeyeceğim dediğin o kişi var ya." 

"Onu gördüm deme!" deyip duraksayarak kocaman gözlerle bana baktı.

Durup üzülerek dudağımı büktüm.
"Dedim bile... Hatta günün kahramanı oldu. Kazan dairesine dalıp patlamayı son anda o kurtardı."

"Ciddi misin ya? Evini nerden biliyor? Küçük kız yanına geldiğinde adresini de mi verdin yoksa!?"

"Hayır tabii ki... Ama şöyle de düşündüm acaba oradan mı geçiyordu da beni görünce tevafuken mi öğrenmiş oldu."

"Ee bu erkek tarafından değil miydi? Buralarda oturmuyor olması lazım. Üstelik yoldan geçerken gördü desek sizin eviniz sokak arasında yol üstü değil, yani biraz işkilli bir durum."

"Ne bileyim ya ben de anlamadım."

"Dur bakalım anlarız yakında."

Kolundaki saate bakıp geç kalmamak için devam etmemiz gerektiğini görünce "Konunun şokuyla durdum ama yürürken konuşalım yoksa geç kalacağız." diyerek koluma girdi.

Kalem ile KelepçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin