Her zaman söylüyorum ,yine söylüyorum.Avrupalı tarihçiler tarih kitabı yazacaklarsa bizim tarihi kurgu romanı yazarlarımıza danışmadan bu işe kalkışmasınlar.Yoksa kendi tarihlerine yabancılaşırlar.
İngiliz tarihini ingiliz tarihçilerden bile daha iyi bilen ve büyük olasılıkla her yüzyılda bir kez dünyaya avrupanın değişik şatolarında dünyaya gelen tarihi kurgu yazarlarımızın bu tecrübelerini kitaplara aktarması büyük şans.Avrupanın değişik ülkelerinde saray saray gezip buradaki gözlemlerinden yola çıkarak çorumlu ağzıyla tarihi saray kurgusu yazmak ise daha büyük bir başarı.
Ben henüz avrupa soylusu gibi konuşabilen bir tarihi kurgu karakteri görmedim.Göreceğime dair umudum da sayısal lotonun bana çıkacağına dair umutla yanı oranda.İç anadolu ağzıyla yazılmış avrupa tarihi kurgularının basılıp kitaplaşması da ayrı bir trajedi.
Bugün bir tarihi trajediyi kısa da olsa ele aldım.
KİTABIN ADI : Yakışıklı Dükün Çirkin Karısı
KİTABIN YAZARI : DenizTyler
TÜRÜ : TARİHİ KURGU
OKUNMA SAYISI :2,2M
ELEŞTİRMENİN YORUMU
bu kitabı okuyunca aklıma bizim fransız kraliyet sosyetesinin çok meşhur "kontesin aklı dükünde,dükün aklı çükünde" sözü geldi.uzun süredir tarihi kurgu bölümünde bir kitap eleştirmediğim için bu bol okunmalı kitabı gözüme kestirdim.okudukça da bu kitabı mahmut tuncerin üçüncü göbekten kuzeni fransız asilzadesi kont frederik albert marquelin yazdığı hissine kapıldım.o kadar bizden o kadar bize özgü bir dille yazılmış ki ,ya yazar çok fazla tarihi film izlememiş ya da izlediklerini yanlış yorumlamış.
günümüzde kanuni sultan süleyman gibi bir cihan padişahının hayatını bile aşka ,yatak odası seviyesine indiren yapımcıların ,acaba bu sefer kanuni kiminle sevişecek hürremle mi yoksa nurbanu sultanlamı diye merak eden tarihi film meraklısı izleyicinin olduğu bir ülkede böyle tarihi kurgu romanların olması gayet normal.çünkü her zaman diyorum.bizim tarih okurken bile algıladığımız tek şey cinselik ve aşk.savaş olmuş,medeniyetler yıkılmış bizi ilgilendirmiyor.yeter ki içinde aşk olsun.bu kitabın içinde de var.aşk da var buram buram erotizm de.ama içinde malesef ele avuca gelecek fındık içini dolduracak hiç birşey yok
önce tarihi kurgu nedir onu öğrenelim ve bir açıklamasına bakalı tarihi kurgu : içinde tarihi karakterler barındıran ancak akışı, olaylara sadık kalınarak yazar tarafından kendine has öğelerle zenginleştirilmiş yazım biçimi
yani karakterlerin çok da hayali olmasın,olaylar mümkünse yaşansın ama istersen sen onun içine aşk koy,sevgi koy,dostluk koy.
ama bizim tarihi kurgudan anladığımız ne ?karakterler hiç yaşamamış,olaylar hiç olmamış,kitaptaki şehir ve yer adları yeryüzünde yok çünkü diğerleri gibi atmasyon.o zaman biz buna tarihi kurgu diyemeyiz genel kurgu deriz.içinde konteslerin düklerin paşaların olması onu tarihi yapmaz.çünkü tarih yaşanmış olanı yazar.sense sallıyorsun.kimse sana o dönemde yaşa demiyor ama sen tarihi kurgu yazacaksan
-o dönemin şehrinin nasıl göründüğünü bilmen lazım
- o dönem karakterlerin neler giydiğini ve nasıl giyindiklerini bilmen lazım
-olay örgüsü mümkünse gerçek yaşanmış olaylarla zenginleşmeli
örneğin dönem kitabı yazıyorsun osmanlı dönemi ve balkan harbinde aşk diye bir roman yazıyorsan o dönemi iyi analiz etmen gerekiyor.
bizim yazarımıza gelince koskoca konteslere ,düklere sabah kahvaltısında çay içiriyor .çay fransız asilzadelerinin alışkanlığı değil.oysa biraz araştırsa bırak asırlar önceki saray ve soylu hayatında düklerin konteslerin çay içmediğini şimdi ki fransızların bile kolay kolay çay içmediğini öğrenirdi.dünyada çayı daha çok asya medeniyetideki insanlar ve bir de bu asya medeniyetinden, uzak asyadaki sömürgelerinden etkilenmiş olan ingilizler içer.ama arkadaş soylulara sabah kahvaltısında rize turist çayını içirtmeyi ihmal etmemişke dükümüz ekmeğine sarelle de sürseydi.
bu tarihi bir roman ama ilginç ki yazar kahramanlarını giydirirken o kadar yüzeysel o kadar soyut bir tasvirde bulunuyor kahramanların ne giydiğini gözümüzde canlandıramıyoruz.çünkü tüm kitap boyunca bir gömlek bir de pantolonla gezip duruyor karakterler yazarın kitabını genel kurgu bölümünde yayınlaması daha mantıklı olur.çünkü içinde tarihi kurgu denebilecek en küçük bir kırıntı bile yok.klasik bir aşk hikayesi ve içinde düklerin,kontların olduğu basit bir hikaye
tarihi bilginiz yoksa,yeterli donanımdan yoksunsanız,tasvir yeteneğiniz kıtsa böyle tarihi kurgu adı altında bu kitapları yazmayın.bu kitap 2,2M değil 220M olsa ne olacak ki.iyi bir okur bu kitabın içindeki yavanlığı anında anlayabiliyor.
yeşilçam filmlerini izleyenler bilir fakir kızlar soylu ailelerde rezil olmamak için film boyunca özel hocalar tarafından zerafet dersleri alıp durur.burada da ne hikmetse koskoca bir düşes bir dükün karısı gibi davranabilmek için özel dersler alıyor.
iyi de arkadaşım adı üstünde düşes.yani doğuştan ister kraliyet ailesi mensubu ol ister olma soylu bir ünvan olan düşessen zaten zerafet dersleri alıyorsun ta emeklediğin günden beri.biri yazara düşesin üst sınıfa mensup bir soyluluk ünvanı olduğunu hatırlatsın
açıkçası bu kitap çok klişe bir genç kız romanının geçmişte geçen versiyonu gibi.nenemin okuduğu pembe romanlar bile bu kitabın yanında nobel ödüllü kitap kalır.
ayrıca kitapta kullanılan konuşma dili o kadar bayat,o kadar avam ki bizim mahalle esnafı bile kitaptaki soylulardan daha zarif ve nazik konuşuyor
-nereye gidiyoruz ackerley?
-çocuk yapmaya
bu mudur bir dükün düşese kullandığı soylu ağız?
bakın wattpadın tarihi kurgu bölümü saçma sapan kitaplarla dolu.niye çünkü bir kere tarihi kurgu nedir onu iki kelimeyi bir araya getirip tasvir yapmaktan aciziz.araştırmadan çala kalem yazılan kitaplardan biri de acı bir gerçek ki en çok okunan tarihi kurgu da bu kitap kitapta daha yazar mirasla vekalet arasındaki farkı bilmiyor.sözde kont ackerley denen kahramanın babası yok.ama annesi oğluna gözdağı vermek için
-biliyorsun baban vasiyetinde malları benim vekaletime bıraktı
cümleye bak.arkadaşım vekalet ne miras ne vasiyet ne önce onu bir öğren.ölen bir insan vekalet bırakmaz miras bırakır.
boşuna tarihi kurguda güzel kitap aramayın
kendi tarihinden yoksun çoluk çocuğun avrupa tarihi kitaplarını yazamamasının acı birer örneğidir bu kitap
yazarın üslubu : 1/5
kitabın akıcılığı :2/5
dönemi anlatışı : 0/5
konunun özgünlüğü : 2/5
kurgu tekniği : 2/5
genel olarak : oldukça vasat hiç bir mantıklı bilgiye dayanmayan sıradan bir aşk kitabı
aşçı ökkeş ustanın ferrarinin çalışma prensibini anlatması neyse bu yazarımızın da tarihi kurgusu o
okuyucu notu : 1/1