Önce kitabın okunma sayısına , beğeni sayısına baktım sonra da üşenmedim kitabı okudum ve anladım ki bu ülkede edebiyat düzeyi ve edebiyat sevgisi bu seviyedeyse bu ülkenin burnu neden boktan çıkmıyor daha iyi anladım. Okuyucu kalitesi ve yazar kalitesi bu düzeydeyse kimse bu ülkeden çok da bir şey beklemesin.
Endoplazmik retikulumu ünlü manken heidi kulumun annesi sanan bir topluluktan 22 yüzyıl mucizesi beklemek bence çok abes olur. zaten kuantumu otomobil markası sanan amcaoğlumla da selamı sabahı kestim.
öncelikle bu kitap bana edebiyatımızı sorgulatsa da okuyana da hayatı sorgulatıyor . kitabın yazım seviyesi ilkokul beş seviyesinde. gerçi okuyucu da uzay fiziği eğitimi almıyor o ayrı konu ancak yazdığı kitaplardan para kazanmış bir yazar da nasılsa okuyucumda anaokulu bebeleri seviyesinde beyin var düşüncesiyle bu kadar özentisiz de yazmamalı. kitabın içi klişelerle bezenmiş , konu zaten bildik ve oldukça amerikanvari. zaten wattpad yazarlarının % 10 ' u amerikan sinema ve dizilerinden esinlenerek ve hatta tıpkısının aynısının bir benzerini yazdığı ve kalan % 90 'da , o % 10 u taklit ettiği için wattpad birbiirine ikizi kadar benzeyen hatta ruh eşi kıvamında kurgularla dolu.
KİTABIN ADI : KARANTİNA
KİTABIN YAZANI : beyzaalkoc
KİTABIN TÜRÜ : NE SEN SOR NE BEN SÖYLİYİM BACIM
KİTABIN OKUNMA SAYISI : 108M
Efendim konu Ekrem İmamoğlunun yönettiği istanbulda geçiyor. kızımız istanbulun pekçok altyapı üstyapı hatta yan yapı sorunlarını anne babasıyla bizzat yaşadığı için hayatını akp bağcılar belediye başkanı kıvamında yaşamaktadır.kızımız daha okulun ilk günü büyük bir sorunla karşı karşıya kalıyor. okulda salgın hastalık çıkmıştır ve ortalık oldukça karışıktır.müdür okuldaki salgın sebebiyle okulun komple karantinaya alındığını anons eder ve ortalık hepten karışır. bu salgın hastalık okulun badboyu ile 70 bölüm sevişemezse ölür hastalığından bile daha korkunç bir hastalıktır. üstelik okuldaki salgında ilk kurban da verilmiş ve bir öğrenci de hakka yürümüştür.okul müdürü okuldaki kantin ,kütüphane , yüzme havuzu , alaskalı zencilerin çalıştırdığı masaj salonunun ve bilimum yerin hizmete açıldığını söyler ve herkesi sukunete davet eder.
kızımız zombi virüsü dahil hiçbir virüsün barınamadığı tuvalete girer ve ailesi dahil kimse aramasın diye telefonu uçak moduna alıp sadece interneti açar. ( Bakın bu teknoloji sadece wattpad evreninde var. çünkü normal evrenimizde uçak moduna aldığınızda internet de çalışmaz ama neyse Allahtan konu wattpad evreninde geçiyor). kızımız internette açtığı müziğin de verdiği rehavetle klosetin üzerinde uyuya kalır ( Yeminlen böyle dikine uyuyabilen insanlara hayranım. rahmetli dedemi mezarlıkta yer yok diye dikine gömmüşlerdi .hey gidi günler hey. bok kokusunun insanı yumuşatıp uykuya daldırdığına dair isviçreli bilim adamlarının araştırmalarından bahsetmiyorum bile.)
kızımız uyandığında akşam olmuştur ve tuvaletin camından dışarı baktığında akşam karanlığının karanlık seviye ayarından saatin 7 olduğuna karar verir. ancak ters giden bişiler vardır. tuvalet dahil her yer karanlıktır . son elektrik zammından sonra faturayı ödeyemeyen okulun elektrikleri kesiktir. koridor da karanlıktır dışarda elektrik olmasına rağmen sadece karantina altına alınmış olan okulda elektrik yoktur. kızımız koridora çıktığında kızılötesi ışınlara sahip gözleriyle yer de kanlar içinde yatan sarı saçlı zayıf uzun boylu bir kız görür. ( Valla o karanlıkta ben donumu görmezken sen nasıl o kızı gördün saçının sarı olduğunu nasıl anladın yeminlen hayran kaldım. Rabbim kızımıza projektör gibi göz vermiş.)