beni bir sumo güreşçisi için terkeden amerikalı sevgilime " unutma unutulanlar unutanları asla unutmazlar" diye mesaj çektim. Ailesi kızdan 10 gündür haber alamıyormuş.sanırım garibim beyin felci geçirdi.
genelde beni bir hiç için terk eden yabancı menşeili sevgililerime ibrahim erkal abimizin bu sözünü yazıp gönderir olayların seyrine bakarım.şuana kadar ksımi beyin felci geçirmeyen eski sevgilim neredeyse yok.en son bitanesi kendisini dış dünyadan soyutlayıp sudokuya başlamıştı.bu yüzden beni terk etmeden önce iki kez düşünün derim.
aslında bu aralar canım sıkkın.beni bu yılda geleneksel oskar törenlerine çağırmadılar.sanırım fikir hırsızlığıyla suçladığım yıldız savaşları serisinin yaratıcısı George lucas abiyle dahi yönetmen steven spielberg abimiz bana fena taktı.ya heriflerin günahlarını aldım ya da istanbul kumburgazda steven spielbergi kokoreç yerken gördüm diyen okuyucumun gazına geldim.artık gerçekleri zaman gösterecek.
tam titanik filmi için titanik biraz erken battı gibi eleştirim unutulup gitmiş diye düşünürken kopasıca dilim yine durmadı ve bilim kurgunun efsane dizisinden uyarlanan STAR TREK (uzay yolu) filmine atıfta bulunarak star trrek , trekklerin efendisi yazımı hollywood affetmedi.
ayıptır söylemesi ben bu eleştiriyi uzaya fırlatılan Türksat 4c uydusuna güvenerek yazmıştım.nerden biliyim sadece fazladan kanal izlenmesi için gönderildiğini.ben marsa flash tv yayını yapıcak sanmıştım. adamlar da haklı herifler uzaya lazer güdümlü füzelerden yapılma galaksi kalkanı yapıyor sen hala uzaya fazladan 50 kanal izlensin diye türksat uydusu yolla.neyine senin uzay eleştirisi.
anlayacağınız mağduriyetim diz boyu.artık hollywood tarafından sallanmamamı yanayım oskar töreninde angelina jolieyle karşılıklı kadeh kaldırıp ona kur yapamayacağımamı yanayım bilmiyorum.tam d akadın brad pitti terk etmişken.ayıptır söylemesi 100 km uzaklıktan brad pite benzediğimi söylerler.gerçi yakından izzet altınmeşeye benzeten de çok o ayrı konu.kapıdan kovdular bari bacadan gireyim diyorum ama orada da noel babayla karşılaşma olasılığı var.onu da bir yazımda baya eleştirmiştim.
evet geleneksel mağdur edebiyatımı da yaptığıma göre havadan sudan sohbetimize geçebiliriz.
biliyorsunuz buraya başladığımdan beri aile bütcesine katkı olsun diye kurgu yazan badem bıyıklı ablalarla evlerindeki şömineye doğru ayaklarını uzatıp töre kitabı yazan 14 lik bacıların kurgularını eleştirdim durdum.her siyah takım elbise giyeni mafya sanıp polise şikayet edip ardından mafya kitabı yazan 12 lik poncikleri de unutmayayım.üstümdeki emeklerini inkar edemem.
okurlarım uzun süredir çok sık eleştiri bölümleri yazmamamdan şikayetçi.eskisi gibi eleştiri bölümleri atmamamdan.haklılar ama eleştiriyi bırakmasam da yavaşlattım.çünkü
birbirine benzeyen on binlerce kurgudan bir kaçını eleştirmek zaten yetiyor.başı sonu hep aynı olan herkesin biribirinden alıntılayıp yazdığı bu kurguların on bin tanesini eleştirmenin bir anlamı yok.zaten birkaçını okuduğunuzda benzerlikleri görmemek ve anlamamak için ileri düzeyde IQ kaybına uğramış olmanız gerekiyor ya da beyin yetmezliğinden muzdarip olmanız.
mesela siz hiç mardinde geçmeyen töre kurgusu gördünüz mü? gören varsa alo 195 e sesli mesaj göndersin.
kız ne kadar okumuş ve kültürlü olursa olsun ani bir telefonla köklerinin mardine kadar uzandığını öğrenip , kızın berdel gitmediği bir töre kitabı var mı?
hatta mardine giden bu kızların başlarda itici bulup sonradan deli divane olmadığı bir ağa kurgusu var mı?
mafya kitapları da aynı.siyah arabası ve siyah takım elbiseli adamlarıyla genç yakışıklı bir adam ve saf güzel bir genç kızın olmadığı bir kurgu var mı?