Bu aralar fantastik kitap okumaya ara versem iyi olacak.Zira iş görüşmesi formunda yazan hobileriniz neler kısmını hobbitleriniz neler diye okudum.Bir de ailecek frodonun hastasıyız en kral hobbit odur diye cevap yazmasaydım iyi olacaktı.Sanırım kendime başka bir iş baksam iyi olacak.
Evet ilk dönem ergen edebiyatının güzide eserlerinden birinin eleştirisini yapacağım.Bol atarlı,aşırı giderli zengin bir kızımızın staj için başvurduğu holdingin patronuna ilk günden posta koymasını ve ardından onu baştan çıkarıp holdingin tapusunu komple üzerine geçirmesini anlatan garip bir eser.
Babasına kızdığı için babasının holdingi yerine başka bir holdinge başvuran ve daha stajın ilk günü girişteki resepsiyoniste çemkiren,patronun sekreterine göreceksin bak patron da holding de benim olacak diye gider yapan kızımızın bu histerik krizlere girmesinin sebebini ruh doktorları bile açıklamakta yetersiz kalıyor.
Hayır benim anlamadığım şu ,bu bizim kurgu yazarlarına göre tüm patron sekreterleri patronlarla yatan ,esas kızlar için potansiyel tehdit midir?
Yaptığı triple ilk günden kapının önüne konulup holdingin girişine de girmesi yasaktır yazılı resminin asılması gereken kızımızın bu asiliğini çekici bulan o sivri zekalı patronun holdingi neden batmıyor anlayabilmiş değilim.Ulan yoksa bizim elektrik su faturalarından vergi ayağına kesilen paralar bu holdinglere falan gidiyor olmasın.
Koskoca krizde tüm holdingler battı bir bu asi stajyer kurgusundaki holdingle töre kitaplarındaki holdingler batmadı.Ciddi şüphelerim var.
KITAP ADI : ASI STAJYER
KITABIN YAZARI : MELEK TAN
TURU : GENC KIZ EDEBIYATI
OKUNMA SAYISI : 1.1M
ELESTRIMENIN YORUMUBeylem adlı genç kızımızın babasıyla yaptığı tartışma sebebiyle babasının holdinginde staj yapmak yerine babasına gıcıklık olsun diye gücün karanlık tarafını seçip başka bir holdingte staja başlamasını ve daha ilk günden ilk dakikadan itibaren holdingin sekreterinden patronuna oradan bahçıvanına kadar trip atmadığı kimsenin kalmamasını konu edinen bu kurguya niye nobel edebiyat ödülü yerine noel edebiyat ödülü vermişler anlayabilmiş değilim.
Bir roman kurgusundan çok televizyondaki dizilerden seçkilerden oluşan kitap okuyanda bol bol çilek kokusu,kiraz mevsimi ,ianadına aşk ,kiralık aşk gibi yerli dizilerin senaryosunu anımsatıyor.Gerçi anımsatmak hafif kalır,bildiğin bu dizileri birbirine karıştırıp ortaya tripli atarlı bol giderli bir kurgu yazmış.
Şimdi baştan söyliyim bu kurguyu okuduktan sonra staj yapacağınız şirketin patronuna aynı tripleri atmayın yoksa ilk günden kapının önüne konulur bütün ticaret merkezlerine de resminizi poster yapıp asarlar haberiniz olmaz.Patrona atar yapayım belki beni özgüveni yüksek bir kız sanıp benimle aşk yaşar diye planlarınız varsa da bu planlarınızı 2080 yılına kadar ertelemenizde yarar var.
Belli ki saydığım dizileri kaçırmayıp sınavlara da bu dizilerden hazırlanan yazarımız dizi senaryosu tadında bir kurgu yazayım da alem aşk görsün diye yola koyulmuş ancak tribal enfeksiyon sorunu olan kahramanımız Beylem bize acep hangi dizinin senaryosunun içindeyim dedirtip duruyor.
Kurgunun daha birinci bölümünde nenepozu gecikmiş fitnat teyze misali gergin tavırlar ,cool edalar ve kendini beğenmiş bir halde holdinge giren kızımız beyleme patronun sekreterinin " Bak kızım adam gibi giyin anladın mı.Başımda yeterince sürtük var bir de seninle uğraşmiyim.Bak buraya patronu etkilemek için geldiğini biliyorum ama bu fırsatı size vermem.Nicelerini buradan gönderdim.Sen vız gelirsin" der.
Vay be koca holdingin sekreterine bak bildiğin sokak ağzıyla konuşuyor.Gerçek hayatta biri size bunları söyleyecek.Ben diyim onun saçını başını yolmadan,çıngar çıkarmadan o holdingten çıkmayacağınızı adım gibi biliyorum.