Evet kitabın adından da anlaşılacağı üzere şato hayatından bıkan vampirler ünlü diyetisyen canan karatay ablamızın fikirlerini dikkate alıp bol kolesterollü kanlı beslenmeyi bırakıp daha sağlıklı olan beyaz buğday, süt ve zeytinden oluşan iç anadolu kurtadam diyetini tercih ediyorlar ve anadolunun kurak bir bölgesinde sulak bir köy kurup orada rahmetli kont drakulanın köy muhtarı , karısı,baldızı ve üç eltisininde köy ihtiyar heyeti azası olduğu bir yönetim kuruyorlar.
Sonra köyün nüfusu düşük olunca bunlar bir oyun tertipleyip sinema gösterimi ayağına gariban insan evlatlarını boyutlar ötesi yolculukla köylerine getirip ya bizim köye gelin gelirsin ya da biz seni öldürürüz tehdidiyle vampir yapıp köyün nüfusunu arttırıyorlar.
Artık dertleri büyüyüp büyükşehir olmak mı bilmiyoruz ama gizem,gerilim ,korku bakımından tırt bir eser olmasına rağmen bir köy nasıl yönetilir gayet iyi öğreniyorsunuz.
KİTABIN ADI : VAMPİR KÖYÜ
KİTABIN YAZARI : Rosa Tear
KİTABIN TÜRÜ : VAMPİR EDEBİYATI
OKUNMA SAYISI : 305K
ELEŞTİRMEN YORUMU
tür olarak vampir ve genç kız edebiyatını çok seviyorum.beni en çok eğlendiren kafamı dağıtmama sebep olan kitap türü bunlar.alacakaranlık serisini izleyen, okuyan her ergen gencin kaleme sarılıp vampir ve kurt adam hikayeleri yazması hoşuma gidiyor.ben de bu sayede türkün vampirle imtihanını görme fırsatını buluyorum.
hayatında vampir görmemiş kardeşlerimizin sanki vampirlerle aynı mahallede yaşıyormuş gibi doğal bir anlatımla vampir kitabı yazması,kahramanlarına vişne şurubu içirir gibi torbalarda,poşetlerde kan içirmesi açıkçası sempatik geliyor.hatta migrosta şişe cam içinde taze kan satılıyor deseler şaşırmam.bazı vampir yazarlarının kahramanları numune hastanelerinin kan bankalarının müdavimi bile olabiliyor.aşırı kan içmekten sarhoş olmuş vampir bile okudum.ya da kanı bardakta değilde direk şişeyi ağzına dikti diye anasından zılgıt yiyen vampir evladı bile okudum.dediğim gibi bana artık sempatik ve mizahi geliyor.zaten kaçımız vampir gördük ki.
genç kız edebiyatını da sever oldum.kahramanı olan gençlerin vücutlarının betimlemesini yaparken tıp fakültesindeki hocalara taş çıkartan engin bilgilere sahip yazarlara selam olsun.öyle bir kas ve vücut betimlemesi yapılıyor ki bu kadar detay tıp fakültelerinin anatomi derslerinde verilmiyor.çoğu kitaptaki yakışıklı gençler genelde geniş omuzlu,kas yapısı gelişmiş,östrojen oranı düşük testesteron oranı yüksek,hemoglomin sayısı fazla kütle vücut endeksi brad pitle gerorge clooney arasında olan baklava dilimli karın kaslarına sahip çocuklar.
zaten bu yazarların kahramanlarını okuduktan sonra üç gün depresyona girdim çıkamadım.dedim madem depresyondan çıkamadım çareyi başkalarını da depresyona sokmakta buldum.bari eş dost çevresi depresyona girsin deyip onları da depresyona soktum.vücudumla barışık değilim.şimdilik göbeğimle ateşkes antlaşması imzaladım.göğüs kaslarımla olan problemim sürüyor araya birleşmiş milletleri soksam çare olmaz.kol kaslarım bağımsızlığını ilan edip ayrı devlet kurdu.sonra kahramanların göz renklerinin genelde mavi ve yeşil renginde olduğunu okuyunca aklıma ailedekilerin göz renklerine hiç dikkat etmediğim geldi.Meğer babamın bir gözü yeşil diğer gözü maviymiş.bildiğin van kedisi gibi.annemin göz rengi bal rengi,küçük kardeşimin ise eflatunla fuşya rengi arası bir tonda.bunca sene nasıl farkedemedim kendime çok kızdım.
neyse gelelim kitabımıza
bu yazarımızda hikayesini amerikada anlatanlardan.kahramanları da yabancı.yazar amerikayı elinin içi gibi bildiği için köy kasaba şehir isimlerini yazmaktan çekinmiyor.kahramanlarımız tahmin edileceği üzere yabancı.kızımızın ismi kristen.anası babası 5 yıl önce boşanmış ve anası daha boşanma biteli iki ay olur olmaz başkasıyla evleniyor.kızımızın anasıyla olan diyaloğuda bu evlenmeden sonra resmen bitmiş gibi oluyor.allahın hikmeti işte bu kızımızda on sekiz yaşına basar basmaz evrenin kanunları devreye girip talihsiz olaylar silsilesini başlatıyor.kızımızın hoşlandığı çocuk olan logan adlı genci afrodit adındaki bir kızla öpüşürken yakalıyor ve dünyası başına yıkılıyor.