#16#

2K 139 6
                                    

Kralın konağına ziyarete geldiğimde yürüyüşe çıktığını söylediler. Bende konağın içerisinde onu beklemeye karar verdim.

İçeriye geçtiğimde sadece oturup bekleyecektim ama dikkatimi çekecek bir şey var mı diye de meraklandım. Etrafa göz gezdirmeye başladım. Odanın arka kısmındaki gizli bölmeye ilerledim ve oradaki eşyalara bakmaya başladım. Küçük bir sandık dikkatimi çekmişti. Açıp açmamak arasında kalsam da, yakalanmak pahasına açmaya karar verdim.

İçinde birçok anlam veremediğim şey vardı. Ama dikkatimi çeken şey, kırık süslü bir saç iğnesi oldu. Tanıdık geliyordu sanki. Katlanmış bir kağıt parçası elime geçti. Okumaya niyetlenmişken birden Kral Majestelerinin geldiğini söyleyen nedimenin sesiyle irkildim.

Kağıt parçasını hemen göğsüme sıkıştırıp hiçbir şey olmamış gibi mindere oturdum. Kral geldiğinde oldukça normal bir tavırla "Hoşgeldiniz majesteleri" diye selamladım.

"Seni buraya hangi rüzgar attı, Cariye Shin?"
"Neden? Majestelerini özlemiş olamaz mıyım?"

Kral alaylı bir şekilde tebessüm etti.
"Geçen gece hayal kırıklığına uğradığın için mi geldin yoksa?"
Birden utanıverdim. Ne... Nasıl... Neyi kastediyordu?

"Hemen pembeleşti yanakların."
"Yarın önemli bir gün ve sizin yaptığınız şakaya bakın." diye dudak büzdüm.

Yarın Ming elçilerinin geldiği gündü. Bu demek oluyor ki, büyük gün.

"Bana şans ve başarı öpücüğü mü vermeye geldin?"
"Majesteleri!"
Güldü ve yanağını bana uzattı. Hiçbir şey yapmadan göz kırpıştırdığımda yanağını işaret etti. Minik bir buse kondurmaktan başka şansım yoktu.

***
Ming elçilerinin geleceği gün... Sarayda büyük bir hazırlık vardı, ahım şahım. Kraliçe YeunJa bile terzihaneden birçok kez kıyafetini değiştirmişti.
"Efendim, ağabeyiniz geldi."
Baş nedimemin sesiyle içimdeki heyecan arttı.

"Konuştuğumuz gibi her şey tamam. Kararlı mısın?"
"Evet, Tae Soon ağabey. Bu can alıcı vuruş noktamız olacak."
"Kral Lee Kwan Joon'un çizilmiş resmi, bütün sarayın ve Ming elçisinin gözleri önünde açılacak. Daha sonra..." Sözünü yarıda kestim.

"Sana güveniyorum. Anlatmana gerek yok."
Tae Soon ağabey başıyla onayladı.

***

Kralın beni ve kraliçeyi çağırdığı vakit geldi. Törendeki yerlerimizi almadan önce aklıma dün Kralın konağından çaldığım kağıt aklıma geldi. Vakit olmamasına rağmen merak duyguma yenik düşerek kağıdı göğsümden çıkarıp açtım.

Ama bu... Benim şimdiki halimin çizilmiş resmiydi. Altında da Prenses Lee Min Young yazıyordu. Kral Hyun Joon, benim eski prenses Lee Min Young olduğumu biliyordu. Ama nasıl olabilirdi bu? Hiç korkmuyor muydu benden? Neden bildiğini saklamıştı? Kendince benimle alay mı ediyordu. O da benden mi intikam alıyordu?

Kağıdın arka tarafının en altında yazan yazıya baktığımda "Sevdiği kadın için her şeyden vazgeçen bir adam." yazıyordu.

Saç iğnesi, hatırladım...
---"Prenses, neden size aldığım saç iğnesini bana geri veriyorsunuz?"
"Ağabeyimin en yakın arkadaşı, şimdi onu tahttan indirip veliaht prens mi oldu? Derhal gidiniz."
Saç iğnesini yere atıp üstüne bastım.--- Daha sonra da arkama dönüp gittim.

Bunca sene kırık bir saç iğnesini mi saklamıştı? Baş nedimenin bana seslenmesiyle kendime geldim.
"Majesteleri sizi bekliyor."

Joseon: İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin