#13#

2.1K 152 6
                                        

Öğle saatlerinde manevi babam Binbaşı Shin ziyaretime geldi. Hizmetimdeki nedimelerin gitmesini istemesinden ne konuşacağını anlamıştım bile.

"Sen yaptın, değil mi?"
"Neyi ben yapmışım?"
"Eski kral Lee Kwan Joon yani ağabeyinin ağzından yazılan bir şeyler dolaşıyor etrafta."
Tebessüm ettim.

"Ben yaptıysam ne olmuş?"
"Gerçekten kendi hüzünlü sonunu böyle mi hazırlayacaksın?"
Soğuk bir şekilde karşılık verdim.

"Baba... ya da hayır. Binbaşı Shin. Bunca zaman bana baktığınız için size gerçekten minnettarım. Ama bundan sonrası için bana ihanet etseniz de size kızmam. Çünkü sizin de geleceğiniz söz konusu."
Elleri titriyordu. Beni sevdiğini, benim için endişelendiğini bana tek bir bakışından bile anlardım zaten.

"Yoora... Sen benim kızımsın. Sana nasıl ihanet edebilirim?" dedi gücenerek.

***

İstediğim gibi Joseon halkı, eski Kral Lee Kwan Joon'un yıllardır üstü kapanan haksız yere tahttan indiriliş ve ailesinin öldürülüş hikayesini konuşuyordu. Hatta bazıları hayatını bir şekilde kurtarıp yaşadığına inanmış durumdaydı. Bazıları ise haksız yere öldürüldüğü için hayaletinin intikam almadan rahat etmeyeceğini söylüyordu.

Kral Lee Hyun Joon'un da keyfi bu yüzden yerinde değildi. İntikamım daha yeni başlamışken içimde bir huzursuzluk vardı. Gitgide günler ilerledikçe eski kral adına notlar da çoğalıyordu sayemde.

Halkın yanı sıra kraliyet soyluları da diken üstündeydi. İçlerine yerleştirdiğim "Ya yaşıyorsa ve bizi katledecekse?" şüphesiyle kendilerini yiyorlardı.

Artık geceleri Kral Hyun Joon yanıma gelmemeye başladı. Bu da huzurlu uyuyamadığının kanıtıydı.

Bir gece yanına gitmek için konağına gittiğimde çimlerin üstüne yatmış, öylece gökyüzüne bakıyordu. Nedimelere birkaç adım geride kalmalarını söyledim.

Öylece çimlere onun yanına yatıverdim. Bana dönüp şaşkın bir şekilde baktı.

"Siz yanımda değilken ben nasıl huzurla uyuyabilirim, majesteleri?" diye tebessüm ettim.
"Ben de huzurlu uyuyamadığım için, Cariye Shin."

"Doğru düzgün yemek yemediğinizi de duydum." duraksadım ve devam ettim.
"Olanları duydum. Eski vatan haini ilan edilen kralın yaşadığı söylentileri... Bu yüzden mi huzursuzsunuz?"
Derin bir nefes aldı.

"Yaşadığı için değil. Eğer gerçekten yaşıyorsa yüzüne nasıl bakacağım konusunda huzursuzum."
İçimden bu basit sözlerin beni zerre kadar etkilememesi gerektiğini söylüyordum.

"Konumunuzu almasından ve size zarar vermesinden korkmuyor musunuz?"
"Sadece bir dakikalığına onun yaşadığını görsem kendi rızamla hiç düşünmeden canımı veririm. Konumum, kendim... Hiçbir şeyi önemsemiyorum."

Yattığım yerden kalkıp Kral Hyun Joon'un eline hafifçe dokundum.
"Şimdi karşınızda olsaydı ona ne söylemek isterdiniz? Benim gözlerimin içine bakarak söyleyin. İçinizde kalmasın."

Kral Hyun Joon yattığı yerden yavaşça kalktı ve gözlerimin içine baktı. İlk defa gözlerimin içine bu kadar uzun ve anlamlı bakıyordu. Bir süre hiç konuşmadı. Karanlıkta bile fark ettim, gözlerindeki hüznü.

"Beni affet, en yakın arkadaşım."
Sadece bunu söyledi ve öylece birbirimize bakar vaziyette kaldık.

Birden ne olduğunu anlayamadan bana sımsıkı sarıldı.
Kulağıma fısıldadı:
"Cariye Shin, hep yanımda kal. Bu dünyaya beni ait hissettiren tek şey sensin."

Joseon: İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin