Yazarın Anlatımından;
--- Dört gün Önce ---
Kral Hyun Joon ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Ana kraliçenin etik olmayan tavrı, kötü planlarına karşı nasıl durabilirdi?
Ana kraliçe ne yaparsa yapsın, onu bir şekilde korumak zorundaydı. Hem sevdiği kadının öz annesi, hem de kendisinin manevi annesiydi. Tabii ki ona uygun bir ceza verecekti, Ana kraliçe olsa bile. Lakin onu tehlikeye atmak, yapabileceği bir şey değildi. Onun tehlikeye girmesi, kraliyeti de tehlikeye düşürebilirdi. Kendisini değil, kraliçeyi ve veliaht prensi düşünüyordu.
İşin içinden bir türlü çıkamıyordu. Eski kraliçeyle hiçbir zaman birbirlerine karşı bir gönül bağı oluşmasa da, yılların verdiği bir dostluk payı vardı.
Kral Hyun Joon kraliyet zindanına gittiğinde önce Baş muallim ile görüştü. Onunla yüzleşmesi gerektiğini düşünüyordu.
"Bana her zaman doğrunun peşinden gitmemi söyleyen sen değil miydin? Şimdi burada ne işin var?"
Sesi gür ve pek idi. Kral Hyun Joon'un hiddeti, Baş muallimin bedeninin korkudan titremesine neden olmuştu. Konuşmaya mecali yoktu. Kral Hyun Joon devam etti.
"Ana kraliçe, gözünü bu kadar mı boyadı? Her zaman doğrularla yaşayan bir muallimin haksız tarafa geçmesini sağlayacak kadar mı?"
Baş muallim güçlükle konuşmaya başladı.
"Muallimler de insandır. İnsanların içinde hem iyilik hem kötülük vardır. Bazen ne kadar çabalasak da içimizdeki kötülüğe yenik düşeriz. Ben çok üzgünüm, majesteleri."
Kral Hyun Joon, asıl önemli olduğunu düşündüğü o soruyu sordu.
"Peki, pişman mısın?"
Baş muallim cevap veremedi. Anlaşılan yine olsa yine yapardı.
"Her insan hata yapar. Ama önemli olan pişmanlık duygusudur. Sende bu yok. Senin öğretilerin ile büyüdüğüm için kendime üzülüyorum. İçinde kötülüğün ağır bastığı biri olarak yaşamayı hak etmiyorsun." diye devam etti.
Daha sonra eski kraliçenin bulunduğu yere yöneldi. Onu gördüğünde yüzü solgun, bedeni yorgun bir şekilde yatıyordu. Dün hastalandığı halde tekrar zindana getirilmişti. Vaziyeti iyi değildi. Onu bu halde görmek, Kral majestelerinin kalbini kırıyordu adeta.
"Eski kraliçe..."
Eski kraliçe, Kral Hyun Joon'un sesini duyduğu anda bulunduğu yerden kalktı ve parmaklıkların yakınına geldi.
Beli kırılacak şekilde eğilerek selamladıktan sonra "Majesteleri, siz beni tanıyorsunuz. Gerçek olanın ne olduğunu biliyorsunuz, değil mi? Ben yapmadım." dedi gözyaşları içerisinde. Korku dolu ve endişeliydi.
Kral Hyun Joon, parmaklıkların arasından eski kraliçenin elini nazikçe tuttu ve "Biliyorum, Moon YeunJa. Bu yüzden ne olursa olsun, seni korumalıyım." diye yanıtladı.
Kral Hyun Joon, bu olayların arkasındaki kişinin Ana kraliçe olduğunu anlamakta fazla zorlanmamıştı. Baş muallimi oldukça iyi tanıyordu. Ona bunları yaptırabilecek tek kişi, Ana kraliçeydi. Bunun sebebi ise, yıllar önce onun ve ailesinin hayatını kurtarmış olmasıydı. Ana kraliçe sayesinde basit bir muallim iken saraya bile girebilmişti. Lakin bir gün kurtardığı hayatı kendisi için isteyen birisi ne kadar iyi biri olabilirdi ki?
"Benim için kendinizi ve kraliyet ailesini tehlikeye atmamalısınız, majesteleri. Kral olsanız bile bazen gücünüzün yetemeyeceği şeyler vardır. Zaten kraliyet konsey üyeleri, kendilerine takındığınız adaletçi ve eşitçi tavrınızdan dolayı size karşı durumdalar." diye yanıtladı, Eski kraliçe. Yüzündeki hüzün, samimiyetini kanıtlıyordu.
"Senin de söylediğin gibi, adaletçi ve eşitçi bir görüşüm var. Bu yüzden Joseon'da benim hakimiyetim altında olan kimseler için de tavrım hep böyle kalacaktır. Ben kukla değilim. Korumam gerekeni korumalıyım."
Eski kraliçe Moon Yeun Ja, Kral Lee Hyun Joon'a hayranlıkla baktı. Hiç şüphesiz mükemmel bir kraldı.
"Majesteleri, bunun olmasına izin veremem. Ben ölümden korkmuyorum. Beni gücendiren şey, bana layık görülen vatan hainliğidir. Ben her zaman size ve Joseon kraliyetine sadık kalacağıma dair ant içtim. Benim hayatım sizi ve Kraliyeti tehlikeye atacaksa ben hayatımdan vazgeçmeye razıyım."
Kral majesteleri, Eski kraliçe Moon YeunJa'ya güveniyordu. Lakin kendi ailesini de koruması gerekiyordu, Kraliçe ve veliaht prensi...
Kral Hyun Joon aklında bir plan oluşturdu ve "Aklımda bir şey var. Ama herhangi bir sonuca razı olman gerekiyor. İyi veya kötü..." diyerek anlattı.
Kral majestelerinin de içine sinmeyerek kurulan bu tehlikeli plan, eski kraliçenin masumiyetini kazandıracaktı. Başka çaresi yoktu. Eski kraliçe masumiyetini ispat etme karşılığında hayatını bu tehlikeli oyuna teslim etti.
Kral Hyun Joon bunu yapmak zorunda olmadığını ve onu her şeye rağmen koruyacağını hatırlatsa da, eski kraliçe Moon Yeun Ja bunu yapmak istiyordu.
Shin Tae Soon ise eli mahkum bir şekilde oku atacak kişinin kendisi olması gerektiğini kabul etti. Sevdiği kadını sırtından vuracaktı. Kalbine denk gelmeyen ama kalbine yakın bir yerden vurmak zorundaydı. Böylece herkes inanacaktı.
İdam günü, Moon Yeun Ja belki de ölecek olduğu plana uydu ve kraliçenin önüne atladı.
O an düşündüğü tek şey ise şuydu;
"Kral ve Kraliçe majesteleri için hayatımı feda etmekten onur duyarım. Uzun ve bereketli bir ömrünüz olsun."
![](https://img.wattpad.com/cover/71030857-288-k664476.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Joseon: İntikam
Ficção Histórica1600'lü yıllarda Joseon Kralı Lee Dong Joon hastalığı nedeniyle vefat eder. Oğlu, veliaht prens henüz 13 yaşındadır. Ölen kralın kardeşi, Büyük Prens Lee Dae Joon, onun tecrübesizliğinden yararlanarak tahta geçer. Buna rağmen veliaht prens ve yandaş...