#20#

1.9K 147 7
                                        

Bir süredir rüya görmüyordum. O kötü ya da etkileyici rüyaları... Lakin tekrardan başladı.

Biraz mesafeli gördüğüm bu genç oldukça tanıdık geliyordu. Yanına yaklaştığımda gerçek ağabeyim Lee Kwan Joon'u gördüm. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.
"Sen... Ağabey. Seni çok özledim."
Sarılmak istediğim için ona doğru koştum. Lakin o beni geri itti.
"Neden?" diye sordum.
Başını iki yana olumsuz anlamda salladı.
"Min young-ah. Benim küçük kardeşim. Sen ne yaptığının farkında mısın?"
Neyi kastediyordu?
"Lee Min Young." Bu ses başka yönden geliyordu. Arkamı döndüğümde daha da dehşete düştüm.
"Baba..." diyebildim güçlükle.
"Benim güzel prensesim... Gerçekten istediğin bu mu?"

Ağlayarak uykumdan uyandığımda Kral Hyun Joon'u da uyandırmış oldum ve bana sarılarak "Geçti, sadece kötü bir rüyaydı." diye teselli etti.

Bütün geceyi birlikte geçirdiğimizi hatırladım. Birlikte geçirmek dediysem, sadece birbirimize sarılarak uyuduk.

Peki, gördüğüm rüya neydi öyle? Ağabeyim ve babam... Kral Hyun Joon'u sevip her şeyden vazgeçtiğim için yanlış mı yaptığımı ima etmişlerdi?

Gün boyunca sürekli hem Kraliçe YeunJa'yı, hem rüyamı, hem de Kral Hyun Joon'u düşündüm.

Hava kararmadan Ana Kraliçe beni görmek istedi. Bütün bu düşüncelerim arasında bir de onun saçma sapan sebepler yüzünden başımı ağrıtmasını istemiyordum. Ama mecburen konağına gitmek zorunda kaldım.

Her zamanki gibi güler yüzlü tavrıyla beni karşıladı. İyi bir insan olduğunu biliyordum lakin şu an onunla sohbet edebilecek havamda değildim. Hiçbir şey olmamış gibi bende yüzüme sahte bir gülücük kondurdum. Sıradan hal hatır sohbetlerinden sonra konuya girdi.

"Kral Hyun Joon ile aranızın oldukça iyi olduğunu duydum?"
Tebessüm ettim.
"Tanrıya minnettarım." diye yanıtladım.

"Biliyorsun ki, bir veliaht verebilmek asıl olarak Kraliçenin görevidir. Lakin o, bir türlü Kralın lütfuna layık görülemedi. Bu yüzden veliaht prensi senin doğurman daha münasiptir."

Gerçekten şu an tek derdim, veliaht prens doğurmak olsaydı keşke. Başımla onaylarmış gibi yaparken birden bunun önüme gelen bir şans olabileceğini fark ettim.

"Ana kraliçem. Sizinle açık konuşabilirim, değil mi?"
Ana kraliçe, nazikçe elime dokundu ve gülümsedi.
"Tabii ki, güzel kızım."

"Veliaht prensi eğer ben dünyaya getirirsem büyük ihtimal bir cariyenin çocuğu olduğu için büyük bir karışıklık yaratacaktır. Özellikle Kraliçe ve Bakan Moon'a destek çıkan soylular rahat durmayacaktır. Bu Kralımızın itibarına da ne yazık ki yansıyacaktır. Her ne kadar nikahlı baş cariye olsam da ikinci bir kadınım sadece."

"Haklısın…" diye yanıtladı ve devam etti.
"Bu sarayda cariye olarak sende oldukça zorluk çekiyor olmalısın."
Ana kraliçe'nin aklına soktuğum bu şüphe bana biraz da olsa yardımcı olabilirdi belki.

"Benim için mühim değil. Lakin kraliçenin bir veliaht prens dünyaya getirmesi daha doğru olacaktır."
Ana kraliçe derin bir nefes aldı.

"Bu imkansız."
"Neden imkansız olsun ki? Şu an Kralın lütfuna layık bulunamaması böyle devam edeceği anlamına gelmez."

Biliyorduk ki, böyle devam edecekti. Kral Hyun Joon, beni seviyordu. Bunu Ana kraliçe de biliyordu. Kraliçe YeunJa'ya saygı duyuyordu lakin onu hiçbir zaman kadını olarak görmemişti.
Ama Ana kraliçe, o an tahmin bile edemeyeceğim başka bir şey söyledi. İşimi daha da kolaylaştıracak bir şey.

"Kraliçenin hiçbir zaman çocuğu olamayacak."
"Bu ne demek?"
"Kraliçe yoz."
(Yoz: verimsiz demektir. Yani burada kısır, soyuna devam niteliği olmayan, çocuğu olmayan anlamına gelmektedir.)

Buna mutlu olduğum için kendimi suçlamam mı gerekiyordu? Kraliçenin yoz olması, benim işime yarayacaktı. Sonuçta bu duyulursa büyük olay olurdu. Kraliçelik unvanı elinden direk alınırdı ve Bakan Moon küçük duruma düşerdi.

"Siz ne diyorsunuz Ana kraliçem? Böyle bir şey nasıl olabilir?"
Endişelenmiş gibi davranıyordum.
"Hekime başka bir sebepten ötürü gittiğimizde öğrendik."

Bir süre sessizlik oluştuktan sonra Ana kraliçe birden elimi sımsıkı tutuverdi.
O an tam da duymak istediğim şunları söyledi;

"Shin Yoora, kraliçe konumuna yükselmen için elimden gelen her şeyi yapacağım."

Joseon: İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin