Bir mucize oldu. Eski kral yani öz babam felç hastalığını yenmişti. Karşımızda bize gülümseyerek bakarken Kral Hyun Joon ile ben, şaşkınlıktan dilimizi yutmuştuk.
"Bu yüzden geçen sefer buraya girmemeniz için onun hasta olduğunu bahane ettim. Lakin aslında tam tersiydi durum." derken Ana kraliçe'nin gözleri parlıyordu. Eski krala aşkla bakıyordu. Mutluydu. Hem de çok.
Selamlama merasimini yaparken bir an gerginlikten öleceğimi düşündüm.
Kral Hyun Joon, eski krala mutlu bir şekilde sarıldı.
Ben ise... Mutlu muydum, mutsuz muydum... Bilmiyordum. Daha doğrusu ne hissetmem gerektiğine emin değildim.
"Shin Yoora? Gelinim?"
Başımı kaldırıp eski krala baktığımda kalbim küt küt atıyordu.Ana kraliçe hala hiçbir şeyi bilmediği için eski kral bana geliniymişim gibi davranıyordu.
Birlikte oturduğumuz zaman boyunca tedirgin, daha doğrusu korku doluydum.
***
Konağıma doğru Kral Hyun Joon ile birlikte yürürken "Korkuyorsun değil mi?" diye sordu.
"Neyden korkuyorum?" diye sordum anlamamış gibi.
"Yüzleşmekten."
Olduğum yerde durdum ve Kral Hyun Joon'a baktım. Bir süre hiçbir şey söylemedim.Sonra gülümseyerek "Galiba." dedim. Bana tebessüm ederken kendine çekti ve sarıldı.
"Sorun değil, ben yanındayım."
Yavaşça olduğu yere çöküverdi. Başının yan tarafını, karnıma yaslayıp devam etti."Rüya gibi değil mi?"
***
Ertesi gün, öğle vaktinde Bakan Kim beni görmeye geldi.
Alaycı bir tavırla "Gebeliğiniz nasıl gidiyor, Kraliçe majesteleri?" diye sordu.
"Beni düşündüğünüz için sağ olun Bakan Kim."
Buraya gelme sebebinin başka olduğu belliydi. İdam edilen yeğeninin pişmanlığını bile yaşamıyordu.
"Duyduğuma göre, eski kral Lee Dae Joon... İyileşmiş." dedi ve devam etti.
"Mucize diyor, kraliyet baş hekimi."Oldukça ciddi bir tavırla "Buraya geliş sebebiniz nedir?" diye sordum.
"En sevdiğim. Lafı dolandırmamak."
Bıyığının altından sinsi gülümsemesiyle devam etti.
"Eski kralın yemeğine zehir koymalısın, Kraliçe majesteleri."Ne söylediğini biliyor muydu?
"Canınıza mı susadınız, Bakan Kim?"
"Aksi halde... Şu an oturduğunuz kraliçelik makamınızdan indirildiğiniz gibi ipin ucunu da..."
Daha fazla dayanamayarak yüksek sesle "Siz beni tehdit mi ediyorsunuz, Bakan Kim? Siz kim oluyorsunuz? Haddinizi bilin!" diye sözünü kestim.
"Karnınızdaki bebeğinize de mi üzülmüyorsunuz, Kraliçe... ya da eski prenses?"
Apaçık bir tehditti. En azından eski kralın gerçek babam olduğunu bilmiyordu. Eğer bilseydi her şey daha korkunç olabilirdi.
***
Kral Hyun Joon'un konağına gelmiştim. Onunla konuşmam gerekiyordu. Bakan Kim ile başa çıkamazdım.
Aceleyle içeri girdiğimde Kral Hyun Joon ile kraliyet baş hekimi konuşuyorlardı.
"Sanırım uygun bir zamanda gelmedim."
"Gel, Kraliçem. Bizde kraliyet baş hekimiyle eski kralın sağlık durumunu konuşuyorduk."
Kraliyet baş hekimi saygıyla eğildikten sonra odadan ayrıldı.
Kral Hyun Joon yanıma yaklaşıp elini karnıma koydu.
"Evladım nasıl?"
Gülümsedim.
"O iyi. Lakin bir sorun var."
Yutkundum ve devam ettim.
"Bakan Kim... Eski prenses Lee Min Young olduğumu öğrendiğinden beri, bana sürekli isteklerini öne sürüp beni tehdit ediyor. En son istediği şey ise..."Kapının açılmasıyla ikimizde kapıya doğru baktığımızda Ana kraliçeyi gördük.
"Bu ne demek oluyor?"
Ana kraliçenin gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Benim, kızı eski prenses Lee Min Young olduğumu böyle öğrenmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/71030857-288-k664476.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Joseon: İntikam
Historical Fiction1600'lü yıllarda Joseon Kralı Lee Dong Joon hastalığı nedeniyle vefat eder. Oğlu, veliaht prens henüz 13 yaşındadır. Ölen kralın kardeşi, Büyük Prens Lee Dae Joon, onun tecrübesizliğinden yararlanarak tahta geçer. Buna rağmen veliaht prens ve yandaş...