#74#

848 72 8
                                    

İdam vakti gelmişti. Ana kraliçeyle yüzleştiğim için dedikleri karşısında elim mahkumdu.

--- 5 Saat Önce ---

"Beni öldürmek mi istedin? Kendi öz kızını? Peki, ne için? Neden? Ben sana ne yaptım? Beni büyütmediğin için mi, beni öz evladın olarak görmedin?"

Ana kraliçenin gözlerinden yaşlar süzüldü.

"Hyun Joon ve sen... İkiniz de benim evladımsınız. Gerekirse sizin hayatınız için kendimden vazgeçerim."

"O zaman bu olanların sebebi ne?"

"Her şey, sizin için."

Ne demek istediğini anlamadığım için öylece duraksadım. Ana kraliçe her şeyi, en başından anlattı.

Kraliyet konseyinde bulunan birkaç soylu, eski kraliçe ile güç birleştirmeyi düşünüyormuş. Bu, benim mağlup edilmeme yol açacakmış. Bu yüzden de eski kraliçenin suçlanabileceği durumlar yaratmış.

"Eski kraliçe bunu asla kabul etmezdi. Kral majesteleri de buna asla izin vermezdi." diye karşılık verdim.

"Eski kraliçenin senin ağabeyinle uygun olmayan bir evlilik hayatı yaşadığı öğrenilseydi... En başından her şey biterdi. Kral Majestelerinin de gücünün yetmeyeceği şeyler var."

Ne yazık ki, haklıydı.

"Sende çareyi eski kraliçenin ölümünde mi buldun?"

"Onun ölümü, her şeyi çözümleyecekti. Bu yüzden de onu suçlamak için baş nedimeni bile maşa olarak kullandım."

Bir insanın haksız yere öldürülmesi nasıl bir çare ya da çözüm olabilirdi ki? Bu çok caniceydi.

"Eski kraliçenin idamını durduracağım."

"Bu, kraliyetin nâmına zarar verir."

"Masum birini öldürmek isteyen bir kraliyetin nâmı mı kalır?"

"Hyun Joon'u düşün. Otoritesi tamamen sarsılır. Belki de..."

"Ne demek istiyorsun?"

"Lee Kwan Joon'un başına gelenleri düşün."

--- 4 Saat Önce ---

Kral Hyun Joon ile konuşmak için konağına gelmiştim. Ona her şeyi anlatmalıydım. Otoritesini, eski kraliçeden üstün tutmayacaktı. Ayrıca kendisini ve bizi de koruyabilirdi. Kwan Joon ağabeyimin başına gelenler yalnızca bir talihsizlikti. Çok gençti. Bakanlar ve eski kral bunu kullandı. Ama Hyun Joon farklıydı.

İçeri girdiğimde kraliyet sekreterini gördüm. Önemli bir şeyler konuştukları belliydi. Beni gördüklerinde konuşmayı kestiler.

"Kraliçem, seni buraya getiren nedir?"

"Önemli bir şey konuşmak için geldim."

Kral Hyun Joon bundan rahatsız olmuş görünüyordu.

"Eski kraliçe hakkındaysa dinlemek istemiyorum. Sarayın ve kralın otoritesini hiçe sayan bir vatan haini yaşamayı hak etmiyor."

Duyduklarım karşısında şaşkındım. Bunları sevdiğim adam mı diyordu? O, böyle birisi miydi? Yoksa ben mi yanlış tanımıştım? Eski kraliçeden vaz mı geçmişti? Kral Hyun Joon gitgide beni şaşırtmaya devam ediyordu.

"Majesteleri, ama bu-"

"Ne zamandan beri, benim söylediğim sözün üstüne söz söyleniyor Kraliçe?"

Sözleri keskin ve sertti. Bir şey söylemeden başımı eğerek selamladıktan sonra odadan çıktım.

--- 3 Saat Önce ---

Ne kadar düşünürsem düşüneyim, bir çare bulamıyordum. -Tanrım, lütfen bana yardımcı ol- diye sürekli dua ediyordum.

Kraliyet zindanına geldiğimde eski kraliçeyi görür görmez ağlamaya başladım. Beni fark edip ayağa kalktı.

"Kraliçe majesteleri... Lütfen üzülmeyin. Haksız yere öleceğim. Ama sizin bana olan inancınız, acımı biraz olsa hafifletiyor."

"Bu sefer olmadı. Her zaman bir şekilde işleri yoluna koyan ben, bu sefer beceremedim. Özür dilerim, eski kraliçe."

Eski kraliçe parmaklıkların ardından elime uzandı ve sımsıkı tuttu.

"Yıllar önce beni kurtardığınız gün, hayatım sizin sayenizde devam etti. Belki de bu size ödemem gereken bir hayat borcudur. Böyle olması gerekiyordur."

Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Eski kraliçenin bu kadar sakin olması beni daha da üzüyordu.

--- Şimdi ---

Asıl hainin ana kraliçe olduğu gerçeği canımı acıtırken hiçbir şey yapamıyordum. Her şeyi anlatsam bile bu durumdan zarar görmeden kimse kurtulamazdı.

Eski kraliçe, baş muallim ve Cariye Nam idam meydanına doğru yürüyordu. Ne olursa olsun, bu idamı durdurmalıydım.

Kendi kendime "Tanrım, lütfen bir işaret gönder. Bana yardım et. Masum bir kulun ölüme gidiyor. Bu şekilde ölmemeli." diye tekrarladım.

Eski kraliçe idam yapılacak yere geçerken birden durdu. Dikkatini çeken bir şey olmuş gibiydi. Baktığı yöne doğru baktığımda dikkatlice süzemeden Kraliyet muhafızlarını itti ve birden önüme geçiverdi.

"Ne yapıyorsun, eski kraliçe?"

"Şimdi gerçekten borcumu ödüyorum."

Ne olduğunu anlayamadan eski kraliçenin sırtına birden bir ok saplandı. Birisi beni öldürmeye kalkışmıştı ve eski kraliçe hayatımı kurtarmıştı.

Herkes şaşkın ve endişeliyken Kral Hyun Joon güçlü ve otoriter sesiyle bağırdı.

"Joseon sarayında buna kim cesaret eder? Bu nasıl olabilir? Derhal suçluyu yakalayın!"

Joseon: İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin