#52#

1.1K 88 18
                                    

Konağıma geldiğimde içimde tuttuğum öfke ve hüzün bir anda ortaya çıktı. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.

Baş nedimeme kimseyi görmek istemediğimi söyledim. Akşam yemeği de yemedim.

Elimi karnıma götürdüm. Bu bebeğin büyük bir aşkın temsili olduğunu düşünüyordum. Lakin öyle değilmişti.

Ne bekliyordum ki, diye kendime kızdım. O bir kraldı. Bir sürü cariyesi vardı. Bazılarını da kendine özel alma hakkına sahipti. Tıpkı benim bir zamanlar bu saraya geldiğim gibi.

Derin bir nefes aldım. En azından bebeğim için dayanmalıydım. Artık tek başıma değildim.

***

Ertesi gün olduğunda hamile olduğum için kendimi az da olsa bir şeyler yemek için zorlamıştım.

"Kraliçe majesteleri, size söylemem gereken bir şey var."

Bir yandan yavaşça yemeye devam ederek "Kötü bir şey mi?" diye sordum.

"Maalesef, majesteleri."

Delirmiş gibi güldüm ve "Ne olursa katlanmak zorundayım zaten, değil mi? Söyle." dedim.

"Sarayda kral majestelerinin cariye Park'la geceyi birlikte geçirdikleri konuşuluyor."

Derin bir nefes aldım.

Hamileyim diye miydi? Benimle birlikte olamadığı için miydi? Yoksa erkek olduğu için miydi?

***

Kral Hyun Joon'un konağına doğru yürürken Cariye Park ile karşılaştım. Beni görünce saygıyla eğildi.

"Biliyor musun, Cariye Park... Geceleri gökyüzünde bir sürü yıldız olsa da, en parlak olan her zaman Ay'dır."

Bu ona bir uyarıydı.

Yoluma devam ettim.

Kral Hyun Joon'un konağına geldiğimde baş nedim uygun olmadığını söyledi.

Bana uygun değildi ama Cariye Park'a uygundu. Acaba eski kraliçe Moon YeunJa'da şu an benim hissettiğim şeyi mi hissetmişti?

Konağıma geri döndüğümde eski kraliçeye mektup yazmaya karar verdim.

"Eski kraliçe'ye.

Uzun zaman oldu. Nasılsın?
Umarım Tae Soon ağabeyimle birlikte çok mutlusunuzdur. Sizi çok özledim.

Bir şey daha söylemek istiyorum.
Senden özür dilerim,
Bir zamanlar ikinci kadın olduğum için.

Kraliçe majesteleri'nden."

Mektubu baş nedimeye verdim ve Binbaşı Shin'in aracılığıyla eski kraliçeye göndermesini söyledim.

***

Ertesi gün olduğunda her zamankine göre daha halsizdim.

Sabah yemeğimi getiren baş nedimeme "Öğleden sonra Kraliyet baş hekimini çağır. Kendimi iyi hissetmiyorum." dedim.

"Neyiniz var, majesteleri? Hemen çağırabilirim."

"Önce yemek yiyip biraz dinlenmek istiyorum."

Yemek yemeye başladığım halde baş nedime hala ayakta dikiliyordu.

"Bir şey mi söyleyeceksin?"

"Evet. Lakin nasıl söylemem gerektiğini tam-"

Sözünü keserek "Söyle!" dedim yüksek sesle.

Baş nedimenin yüz ifadesinden benim kahrolmama neden olacak bir şey olduğu belliydi.

"Kral majestelerinin, iki gün sonra Cariye Park'la nikah töreni olacakmış."

Sert bir şekilde yemek çubuklarını sofraya bıraktım. Ellerim titriyordu.

"Kraliçe majesteleri, iyi misiniz?" diyen baş nedimeme aldırmayarak kralın konağına gitmek için bir hışımla çıktım.

***

Kral Hyun Joon'un konağına geldiğimde Cariye Park'da huzurundaydı.

"Cariye Park, çık."

Kral Hyun Joon öfkeyle "Benim huzurumdaki bir cariyeyi nasıl kovabilirsin?" diye bağırdı.

"Cariye Park, çık dedim sana."

Park Min Hee, Kral Hyun Joon'a baktığında Kral Hyun Joon başıyla onayladı. Bunun üzerine odadan ayrıldı.

"Bu ne demek?"

"Kralım ben. Bu kendini bilmezlik de ne? Eşimin ve cariyelerimin ne zaman gitmesi gerektiğine ben karar veririm."

Geçen gün dediğim şey...
"Sadece yalnız kalmak istiyorum. Kral olduğun için eşin ve cariyelerinin ne zaman gitmesi gerektiğine sen karar verdiğin için mi bu kadar zor geldi?"

Bunu bana karşı mı kullanıyordu?

"Evlenecek misiniz o cariyeyle?"

"Evet."

"Ben birbirimize büyük bir aşk duyduğumuzu düşünüyordum."

"Kraliçe, son günlerde oldukça mızmız ve anlayışsız oldun. Bir eş olarak görevlerini yerine getiremiyorsun."

"Bu ne demek?" diye kekeledim.

"Artık seni eskisi gibi sevemiyorum."

Kral Hyun Joon'un arkasına dönmesiyle gözlerimden yaşlar süzüldü.

Beni eskisi gibi sevemiyor muydu? Yani bizimkisi geçici bir şey miydi? Ben aşk olduğunu düşünmüştüm.

Hamile olduğum için mi, son zamanlarda bu kadar duygusaldım?

Bir anda bacağımın arasından bir şeyler süzüldüğünü hissettim. Hanbokumun eteğini biraz kaldırdığımda kan akıyordu.

Güçlükle "Bebeğim..." diyebildim.

Joseon: İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin