Konağıma geldiğimde hala eski kralın dediklerini düşünüyordum.
---
"Kral Lee Hyun Joon'un tek annesi, ana kraliçedir. Başka bir şey söylemeye gerek yok."
---Derin bir nefes aldım. Baş nedimeye seslendim.
"Buyurun majesteleri."
"Suyu hazırla. Suyun içine de nilüfer çiçekleri serpiştir."
Nilüfer çiçeği... Küçüklüğümden beri en sevdiğim çiçekti hep. Neden midir?
Nilüfer çiçeğinin yeni bir filiz verebilmesi için ölmesi gerekir. Biz insanlara dibe batışın son olmadığını göstermiyor mu sizce de?
Üzerimdeki içlik hanbokumu yavaşça çıkardığımda yere düşmüştü. Yavaşça suyun içine girip oturdum.
Nilüfer çiçeklerinin suda yüzmesi istemsizce hoşuma gidiyordu. Suyun içinde elimle karnıma dokundum ve kendi kendime istemsizce gülümsedim.
***
Hava kararmadan önce kraliyet terzihanesinden özel diktirdiğim hanbok gelmişti. Çiçek işlemeli ve oldukça zarifti.
Baş nedimemin yardımıyla hanbokumu giydikten sonra biraz da çiçek tozlarıyla yüzümü renklendirdim.
Hava kararmasına rağmen Kral Hyun Joon hala gelmemişti. Unutmuş olamazdı, değil mi?
Biraz daha bekledikten sonra öfkeyle Kral Hyun Joon'un konağına gitmeye karar verdim. Odadan tam çıkacaktım ki, kapıda Kral Hyun Joon ile karşılaştık.
"Kral majesteleri..."
"Nilüfer kokusu..."
Kapıyı aniden kapatmasıyla yüzünü yüzüme yaklaştırıverdi. Burnunu yüzüme dokundurarak kışkırtan nazik bir tavırla boynuma doğru inmeye devam etti.
"Hamile olman bir sorun mu?"
"Kraliyet hekimi ilk zamanlar için sorun olmadığını söyledi."
Bunu söylemem ile birlikte dudağıma yapışması bir oldu. Ateşli bir şekilde öpüşmeye devam ederken beni yere yatırdı. Kısa bir anlığına duraksadı.
"Seni çok özledim. Artık daha fazla dayanamayacağım."
Bunu deyişiyle birlikte onun beni kendine çekişi bir anda oluvermişti.
...
***
Hava aydınlanmak üzereydi lakin ikimizde daha uyumamıştık. Kral Hyun Joon arkamdan sarılırken eliyle de karnımı okşuyordu. Bu oldukça hoşuma gidiyordu.
Hafifçe arkama döndüm ve Kral Hyun Joon'un yüzüne nazikçe dokunmaya başladım.
Gülerek "Ne yapıyorsun?" diye sordu.
"Hoşuma gidiyor?"
"Hoşuna giden nedir?"
"Seninle ilgili her şey."
Gülümsedi ve beni kendine doğru çekti.
"Bu anda kalmak istiyorum." dedi.
Kendimi ona daha da yaklaştırıp başımı göğsüne yasladım.
"Tam burada ölmek istiyorum."
***
Kral Hyun Joon ile sabah yemeğimizi birlikte yerken ikimizde oldukça mutluyduk.
"Evliliğimizin ilk günlerinde benim kaseme yemek koyardın, hatırlıyor musun? Ama şimdi kendi iştahından beni göremiyorsun."
Benimle alay ediyordu.
"Hamileyim ben!" diye çıkıştım.
Kaseme birkaç yemek koyarak "Bebeğimi güzelce doyur." diye güldü.
Kral Hyun Joon'un baş nedimi izinle içeri girip saygıyla eğildi. Elindeki uzun kağıt rulosunu bıraktı.
"Kral majesteleri, Bay Hwang tarafından size geldi."
Baş nedim çıktıktan sonra Kral Hyun Joon uzun kağıt rulosunu bana uzatıp "Yıldönüm hediyesi." diye gülümsedi.
Hediye miydi? Unuttuğunu düşündüğüm için bu konu hakkında hiçbir şey söylememiştim bile.
Kağıt rulosunu açtığımda istemsizce gözlerimden bir damla yaş süzülüverdi.
"Ama bu..." diyebildim. Gerisini dile getiremedim.
Bu bir resimdi. Ama çizilen Kral Hyun Joon, ben ve ağabeyim Lee Kwan Joon idi.
"Bir ressamdan senin, benim ve Lee Kwan Joon'un çocukluk çizimlerimizi birleştirmesini istedim."
Kağıdın üzerine hafifçe dokunurken "Böyle hep birlikte olsak çok mutlu olurduk, değil mi?" diye gözlerim dolu bir şekilde gülümseyerek Kral Hyun Joon'a baktım.
Bana yaklaşıp alnıma ufak bir öpücük kondurdu.
"Hep yanımızda olduğuna eminim. Bu yüzden çok mutlu olmalıyız."
Kral Lee Hyun Joon.
Yağmurdan sonra gelen toprak kokusu gibi... Köle bir insanın azad edilmesi gibi... Savaştan sonra gelen barış gibi...
İşte tam da, Tanrı tarafından bana gönderilen böyle bir hediyeydi...
Kral Lee Hyun Joon.O an, Binbaşı Shin'in bana söylediği şey aklıma geldi;
"Ne kadar zorluk çekersen çek, katlanmak zorundasın. Unutma, Tanrı sana ihtişamlı hediyesini vermeden önce senden de bir şeyler alıp götürmek zorundadır."
Tanrım, bana hediye olan bu aşk için sana minnettarım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Joseon: İntikam
Historical Fiction1600'lü yıllarda Joseon Kralı Lee Dong Joon hastalığı nedeniyle vefat eder. Oğlu, veliaht prens henüz 13 yaşındadır. Ölen kralın kardeşi, Büyük Prens Lee Dae Joon, onun tecrübesizliğinden yararlanarak tahta geçer. Buna rağmen veliaht prens ve yandaş...