#18#

2K 137 11
                                        

Birkaç gün boyunca konağımdan çıkmayışım sarayda dedikodulara neden olmuştu.  Hamile mi, majesteleri ile araları kötü mü, bir şey saklamak istediği için mi dışarı çıkmıyor.

Ben ise sadece kendimi yalnız bırakıp ne yaptığımı, ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Kendimi tükenmiş, yalnız ve kötü hissediyordum.

Manevi babam Binbaşı Shin ve ağabeyim Shin Tae Soon birkaç kere ziyaretime gelseler de uygun olmadığımı ileterek görüşmedim. Ailemin katilinin oğluna aşık olduğumu nasıl söyleyecektim ki?

"Majesteleri geldi."
Kral Lee Hyun Joon mu gelmişti? Kaç gündür yalnız olmama rağmen gelmeyişi beni incitse de, şimdi heyecanlanıvermiştim birden.

"Benim güzel cariyem kaç gündür ortalarda görünmediği için sanırım ona hasret çekiyorum."
Diye konuşarak girdi.

Ben ise alıngan bir tavırla "Hatrınıza yeni mi geldim, majesteleri?" diye yanıtladım.
"Bir an olsun hatrımdan çıkmadın ki..."

Yanaklarımın utançtan pembeleştiğini hissedebiliyordum. Derin bir nefes alıp oturduğum minderden kalktım.
"Buyrun, böyle geçin majesteleri."

"Fazla kalmayacağım. Sadece yüzünü görmek istemiştim. Bir de iyi olup olmadığını kontrol etmek istedim."
Başımla onaylayarak eğildim. Kral Hyun Joon elimi tuttu ve konuşmaya devam etti.

"İyi misin? Kaç gündür konağından çıkmadığını duydum."
Eli, elimdeydi. Gözlerimi istemsizce kırpıştırdım. Bu anın beni büyülemesine izin vermemeliydim.

"Sadece biraz halsiz ve yorgundum. Sizi endişelendirdiysem beni mâzur görün, majesteleri."
Tebessüm etti.
"Şimdi iyiysen sorun yok."
Elimi bırakıp kapıya yöneldiğinde incinmiştim. Elimi hiç bırakmamasını istemiştim.

"Majesteleri. Yarın akşam kraliyet bahçesinde buluşalım mı?"
Arkasını döndü ve alaycı bir tavırla "Bugünlerde oldukça tuhaf görünüyorsun." diye söylendi.

"Majesteleri, lütfen..."
"Tamam, tamam. Uygundur."
İçim rahatlamıştı.

Bütün gece düşünmekten uyuyamadım, her zamanki gibi. Yarın akşam Kraliyet bahçesinde Kral Hyun Joon'a her şeyi anlatacaktım. Duygularımı söyleyecektim. Beni böyle kabul edip etmeyeceğini soracaktım.

***

Sabah olduğunda Kraliçe YeunJa, nedimesiyle nedimeme haber göndermiş. Benimle hemen görüşmek istiyormuş. Benimle konuşabileceği mühim mesele ne olabilirdi ki?

Kraliçe YeunJa'nın yanına gittiğimde kendi eliyle bana çay ikram etmişti. Tabii ki bunun altından mutlaka bir şey çıkacağı belliydi.

"Beni görmek istemenizin nedeni nedir, Kraliçe?"
Yüzünde alaycı bir tebessüm vardı.
"Geçen seferki başbaşa olan görüşmemizde seninle nasıl başa çıkacağım konusunda endişe etmiştim. Ama boşa endişe etmişim."

Çayından bir yudum aldı ve devam etti.
"Kayınbabamız... Eski Kral Lee Dae Joon... Sık sık ziyaretine gittiğini duydum."
"Ara sıra diyelim."
Bu kadının amacı neydi?

"Geçen istemeden sohbetinize kulak misafiri oldum. Çok afedersin. Ona anlattığın her şeyi duydum. Her şeyi."
Göğsüme kılıç saplanmışçasına karşısında savunmasız kalıverdim bi anda.

"Neden bu kadar beklediniz?" diye sordum güçlükle.
Güldü ve "Senden nasıl kurtulabileceğimi iyice düşündüm. Senin gerçek kimliğini herkese söylesem bu beni çok tatmin etmez. Aksine Kral majestelerini ve kraliyeti küçük düşürür." diye yanıtladı.

En azından Kral Hyun Joon'a saygı duyuyordu. Aslında seviyordu.

"O halde planınız nedir?"
"Ya bir şekilde öl, ya da kendi isteğinle saraydan bir şekilde ayrıl."

Joseon: İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin