#22#

1.9K 131 3
                                        

( Kral Lee Hyun Joon'un genel kısa anlatımı; )

Binbaşı Shin'in kızı, Shin Yoora. Her halinden sıradan bir kız olmadığı anlaşılıyordu. Farklıydı, beni cezbeden bir yanı vardı.

Benim soframdan zehirlenmesinin o gün tesadüfi olmadığını biliyordum. Bu ondan kuşkulanmama sebep olsa da hiçbir şeyi kesin olarak öğrenemezdim.

Onu uzaktan seyretmeye başladım. Babamın huzurunda gördüğümde bir şeylerin yanlış olduğunu anladım. Kolundan tuttuğumda titriyordu. Sağ elinin üstünde bulunan ben dikkatimi çekti. Bana eski prensesi andırdığı için daha fazla sinirlendim.

Görmezden gelmeye çalışsam da başaramadım. Aksine onu daha çok düşünmeye başladım.

Öyle ki, Joseon Kralına diklenen birini ilk defa görmüştüm. Onu istemiyorsam beni istemediğini söyledi. Bu beni sinirlendirip dehşete düşürdü. Ne haddineydi?

Bunun üzerine sarayda yayılan dedikodular canımı sıkmaya başladı. Ondan etkileniyor muydum, yoksa sadece eski prensese benzediği için mi duygularım karışmıştı? Kafayı yemek üzereydim. Bu yüzden Ana kraliçe yani annemden onu saraydan kovmasını kaba bir dille rica ettim.

Sarayda olmaması biraz kalbimi rahatlatsa da onunla şehir merkezinde karşılaştım. Daha doğrusu uzaktan onu izledim. Köle bir anneyle kızına sahip çıkışı beni şaşırttı. Bu ona hayranlık duymama sebep olmuştu. Binbaşı Shin'in kızıydı, yani doğuştan şanslı bir sınıfta olmasına rağmen vicdanı yani güzel bir kalbi vardı.

Bu kadın da beni kendisine çeken bir şeyler vardı ve ne olduğunu bulmam gerekiyordu. Bu yüzden ona binevi anlaşmalı evlilik teklifi ettim. Tabii ki Kralı reddedecek bir üst konumda kimse yoktu. Bu yüzden şartlı bir şekilde kabul etti.

Aynı yatakta birbirimize sırtımızı dönerek yatsak da bu durum beni nedense rahatlatıyordu. Yani, beni rahatlatan bana ait olması hissiydi.

Bir şeyler aklımı sürekli kurcalasa da "Olmaz öyle şey" diyordum.

Geceleri sürekli kabus görüyordu. Ama uyandığında hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Gerçekten güçlü bir kadındı. Bazı geceler rüyasında ağlıyordu bile. O gecelerden birinde "Ağabey..." diye istemsizce söylenerek ağladığını duydum. Fazla üstünde durmadım.

Bu arada da eski kral Lee Kwan Joon'un çizilmiş portresi ve adıyla yazılmış metinler etrafta dolaşıyordu. Bu beni ürkütse de suçluluk duygusu daha ağır basıyordu.

Bir gece rüyamda eski kral yani yakın arkadaşım Lee Kwan Joon'u gördüm. Bana elini uzatıyordu. Ona karşı utandığımdan tereddüt ettim. Bana tebessüm ettiğinde bende elini tuttum.
"Kız kardeşim ve sen, gerçekten güzel görünüyorsunuz. Bu durumdan memnunum."
Uyandığımda sadece aklımın bana oynamış olduğu bir oyun olduğuna kanaat getirdim. Ama şüphelerimin gitgide artmasına engel olamıyordum.

O gün, iyice düşünüp basit tesadüfi benzerlikler olmadığını düşündüm. Kendimce bir oyun oynamaya karar verdim. Bunun sonucunda Cariye Shin benden utanmaya ve kaçmaya başlamıştı. Bu durum istemsizce benim hoşuma gitmişti.

Bir sabah, eski kral yani babam ile dertleşmek istediğimden huzuruna gittiğimde kapı kenarından Cariye Shin'in içeride olduğunu fark ettim. Onu gizlice dinlemeye başladım, kan kusuyordu. O an onun benim ilk aşkım, eski prenses Lee Min Young olduğunu öğrendim. Şüphelensem de bunun doğru olduğuna emin olmak beni alnımdan vurulmuşçasına etkiledi.

Bütün gece düşündüm. Ona karşı mahcup olduğumu fark ettim. O, bu saraya benden intikam almaya girmişti. Lakin ona gücenmedim. Aksine böylesine güçlü ve azimli bir kadın olduğu için takdir edip mutlu oldum.

O gece, ona duyduğum özlemle küçük sandık kutusundan kırılmış saç iğnesini çıkardım. Derin bir nefes aldım. Ardından bir kağıt ve fırça çıkardım ve onu hayal ederek resmetmeye başladım. Kendimce de söz verdim. "Ben, Kral Lee Hyun Joon. Beni bitirecek de olsa bu kadının yanımda olmasını istiyorum. Onu koruyacağım."

Ming elçilerinin geldiği gün, büyük bir olay bekliyordum. Ama gerçekleşmedi. Bir şey planladığına emindim. Ona göre, yolunda gitmeyen şey neydi?

O gece Yoora, yani Min Young kendi isteğiyle yatağıma girdi. Bu beni bir anlığına dehşete düşürse de, o an; benim her şeyi bildiğimi onun anladığını anladım.

Not: ( Bir sonraki bölüm, her zamanki gibi Shin Yoora anlatımıyla devam edecektir.)

Joseon: İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin