Gözlerimi açtığımda karşımda Kral Hyun Joon'u gördüm.
"Bebeğim..." dedim güçlükle.
"Endişelenme, ikiniz de iyisiniz. Çok fazla su yutmadan çıkardım seni."Rahatlamıştım. Gülümsedim.
***
Aradan birkaç gün geçti. Kendime gelmiş ve toparlanmıştım. Kraliyet zindanına Kang So Hyuk'u görmeye gittim.
Parmaklıkların ardına çökmüş, kanlı beyaz mahkum kıyafetiyle oturuyordu.
"Sen buradasın ama dayın dışarıda oldukça rahat bir hayat sürüyor."
Güçlükle olduğu yerden kalktı ve bana baktı."Nasıl anladın, Lee Kwan Joon olmadığımı?"
"Beni kendine çekerken sağ elini kullandın. Ama Lee Kwan Joon solaktı. Yemek yerken, yazarken, bir şeyi yerden kaldırırken... Her şeyde sol elini kullanırdı."Alay ederek "Ne yani sadece bu mu? Diye sordu.
"Hayır. Bir şey daha var. Bakan Kim ile geldiğinde kırmızı ginseng çayını içtin. Ama Lee Kwan Joon'un kırmızı ginsenge alerjisi vardı.""Zekisin."
Daha fazla bir şey söylemeden kapıya doğru yöneldim.
"Lee Kwan Joon'un nasıl öldüğünü biliyor musun?" diye seslendi.Arkamı dönüp baktım.
"Eski kral Lee Dae Joon tarafından sürgüne giderken zehirledi."
"Hayır. Öz babası öldürdü."İsim verip açık etmese de konuştuğumuz kişinin Bakan Kim olduğunu ikimizde biliyorduk. Bakan Kim'i köşeye sıkıştırıp öğrenmem gereken çok şey var gibiydi.
***
Konağıma geldiğimde Kral Hyun Joon'u beni beklerken gördüm.
"Haber vermeden tek başına gitmişsin." dedi."Özür dilerim. Sen gitmemi istemiyordun ama yüzleşmek istedim."
"Ne olursa olsun, o gece böyle bir şeye nasıl cesaret edebildin?"
---"Baş nedimeyle birlikte göletin kenarına gideceğim. Sen de Kral'a ona bir sürprizim olduğunu söyle, Nedime Oh."---
"Ya gelmeseydim?" diye devam etti.
Gülümsedim.
"Aşk romanlarında her zaman ana karakterlerden erkek, kızı kurtarır. Biz ikimiz ana karakteriz. Mutlu sonla bitmek zorundayız."Sinirliydi ama endişesi daha çok ön plandaydı. Sürekli kendi başıma bir şeylerin üstüne gittiğimden dolayı endişeleniyordu.
Birden eski kral Lee Dae Joon'un baş nediminin hızla gelmesiyle ona baktık.
"Bir şey mi oldu?" diye sordu Kral Hyun Joon.
"Kendiniz görseniz daha iyi, majesteleri."
***
Korku ve endişeyle eski kral Lee Dae Joon'un konağına gelmiştik. İçeri girdiğimizde Kral Lee Dae Joon gayet sakin bir şekilde yavaşça yemeğini yiyordu. Her zamanki gibi Ana kraliçe ya da nedimi ona yedirmiyordu, kendisi yiyordu.
Bu nasıl olabilirdi?
Ana kraliçe bize döndü ve gülümsedi.
"Demek geldiniz. Bir mucize oldu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Joseon: İntikam
Historical Fiction1600'lü yıllarda Joseon Kralı Lee Dong Joon hastalığı nedeniyle vefat eder. Oğlu, veliaht prens henüz 13 yaşındadır. Ölen kralın kardeşi, Büyük Prens Lee Dae Joon, onun tecrübesizliğinden yararlanarak tahta geçer. Buna rağmen veliaht prens ve yandaş...