#9#

2.3K 171 9
                                    

Kral Lee Hyun Joon ile yan yana nehrin kenarında oturuyorduk. Benimle yalnız konuşmak istediğini söyleyip buraya getirmişti. Bir süre hiç konuşmadı. Ama en sonunda nihayet konuşmaya başladı.

 "Senden neden uzak durmaya çalıştığımı biliyor musun, Shin Yoora?"

 "Beni sevmediğiniz için değil mi?" diye karşılık verdim.

 Eliyle yanağımı okşadı, yüzümü kendisine doğru çevirdi.

  "Ona benziyorsun." Gözleri doluydu, dokunsam ağlayacaktı sanki.

  Şaşkınlıkla bakarken "Kime benziyorum, Kralım?" diye sordum.

 "Kuzenim, eski prenses Lee Min Young'a." Demesiyle alnımın ortasından vurulmuşa döndüm.

 Lee Hyun Joon, suçluluk duyması gereken en son kişiyken neden suçluluk duyuyorsun? Ayrıca seninle o kadar yakın kuzenler değildik ki biz.

 "Eski prenses ve ailesinin ölümüne sizin aileniz sebep olmadı mı?"

 Kral Hyun Joon hiçbir şey söylemeden oturduğu yerden kalktı. Öylece hiçbir şey demeden gidecek miydi yani?

 Oturduğum yerden kalkarak "Eski prensese aşık mıydınız?" diye sordum. Olduğu yerde öylece kala kaldı. Eline baktığımda yumruğunu sımsıkı tutuyordu.

 "On üç yaşındaydım. O zamanlar eski prenses on yaşındaydı. Küçücük bir çocuktan etkilenmeye başladım. Daha kendim çocuğum zaten. Sapıklıktı bu. Uzun bir süre onu uzaktan izledim, duygularıma söz geçiremez oldum. Ağabeyi, yani veliaht prens en yakın arkadaşımdı. Ona kız kardeşinden hoşlandığımı nasıl diyecektim? Üstelik Joseon'da akraba evlilikleri yeni yasaklanmıştı. İleride evlilik görüşmesi bile yapamazdık. Yine de, ben bütün çocukluğumla cesaretimi toplayıp Lee Min Young'a hislerimi söylemeye karar verdim. Ama o gün... ailesi, benim babam tarafından vatan haini ilan edildi."

 O günü hatırlıyordum...

 "Hyun Joon ağabey,hayır. Af edersin, prens... benimle konuşmak istediğin şey ne?"

 Kraliyet sarayından ağabeyimin tahttan inmesi nedeniyle yeni taşınmıştık. Eski saraydaydık. Hyun Joon, yeni veliaht prens olmuştu.

  "Prenses... ben..."

 Hyun Joon arkasında sakladığı çiçekleri tam bana uzatmıştı ki, kraliyet askerlerinin bağrışmasıyla çiçek yere düştü.

 "Eski kralın ailesi vatan hainidir! Eski prensesi, eski kraliçeyi... Hepsini yakalayın!"

 Lee Hyun Joon, bunu bana neden yapıyorsun? Yeterince acı çektim, bir de sen neden aklımı karıştırıyorsun? Kralın yüzüne baktığımda onunda oldukça acı çektiğini anlayabiliyordum.

 Bana baktı ve "Sevdiğim kızın ölümünden gururlanan bir halk vardı. O gün kendime bir söz verdim. Bu ülkede haksız yere bir daha asla insanlar ölmeyecek. Masum insanlar, suçlu durumuna düşüp eziyet çekmeyecek. Ne kadar çabalarsam çabalayayım sınıf ayrımını kaldıramam biliyorum. Ama en azından çabalayacağım. Son nefesime kadar iyi bir Kral olmak için mücadele vereceğim."

 İçim burkulsa da yıkılmamalıydım. Üzgünüm, Hyun Joon ağabey... Seni asla affedemem. Joseon'da herkes için ailesi, kendisi demektir. Sen de ailenin yani babanın yaptıklarının cezasını ödemek zorundasın.

 Hafifçe onun eline dokundum ve tebessüm ederek "Bunları neden bana anlatıyorsunuz ki?" diye sordum. Elini, elimden çekti. Duygusallığını bırakarak ciddi bir tavır takındı.

 "Seni seviyorum. Ama sen olduğun için değil, Shin Yoora. Sende eski prenses Min Young'u gördüğüm için kalbim atıyor. Eğer senin için bu sorun olmayacaksa, Ana kraliçenin de dediği gibi... Evlenelim. Nikahlı baş cariyem ol."

Joseon: İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin