Gözlerimi yavaşça araladığımda olanları hatırlamıyordum. Bu, aniden dehşete düşmeme neden olmuştu.
"Bebeğim!" diye bağırdım.
Korku ve endişeden dolayı bedenim istemsizce titriyordu.
"Bebeğim nerede?!"
Ana kraliçe, hemen elimi tutarak beni sakinleştirmeye çalıştı.
"Sakin ol, kraliçe. Veliaht prens oldukça iyi. Doğum esnasında acının etkisiyle bayılmışsın."
Veliaht prens? Bunu duymamla birlikte aniden gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Ama bu sefer bu gözyaşlarının sebebi, huzur ve mutluluktu.
"Oğlumu görmek istiyorum."
Birkaç dakika sonra baş nedimem elinde bebeğimle birlikte içeri girdi. Onu kucağıma verdiğinde o an, yaşadığım mutluluğu tarif edemiyordum.
Gerçekten çok mu güzeldi? Yoksa benim evladım olduğu için mi bana böyle geliyordu? Kocaman ve parlak gözlere sahipti. Ten renginin açık olması da inancımıza göre asilliğin ve zerafetin göstergesiydi.
O an... İkinci defa aşık olmuştum.
"Kraliçem, sonunda uyandın."
Başımı kaldırıp baktığımda Kral Hyun Joon'u gördüm. Gözlerim dolu bir şekilde gülümsedim.
"Oğlumuz..."
Daha fazla konuşamadım. Hamile olduğum zamanlarda bile kendimi bu kadar duygusal hissetmemiştim.
Kral Hyun Joon yavaşça yanıma otururken Ana kraliçe bir şey söylemeden odadan ayrıldı.
"Teşekkür ederim. Hayatımın en değerli varlığı sen iken, bana bir tane daha verdin."
Şu an, hayatımda aşık olduğum iki erkek vardı. Biri kocam, diğeri oğlum idi. Bir kadın, bundan başka daha ne isteyebilirdi ki?
Mutluluk gözyaşları, gözlerimin kısılmasına neden olurken baş nedime seslendi.
"Majesteleri, eski kral ve Binbaşı Shin'i huzurunuza takdim ediyorum!"
Binbaşı Shin ve eski kral Lee Dae Joon huzuruma geldiğinde ikisi de benim için endişelenmiş görünüyordu.
Baş nedimenin dışarı çıkmasıyla ikisinin de ağzından "Kızım..." duyuldu. Birbirlerine dönüp baktıklarında bu olaydan pek haz etmedikleri belliydi.
Gülerek "Çok şanslıyım. İki tane babam var. Hatta bir diğeri de kraliyet mezarlığında. Üç tane." diye ortamı yumuşatmaya çalıştım.
Çok fazla babaya sahip olduğum için her kız çocuğu gibi bir baba aşkı yaşayamadığımı fark ettim o an.
Hepsinin beni kalbiyle sevdiğine emindim. Ben de onları seviyordum. Belki de gerçekten bu yüzden şanslı sayılabilirdim. Lakin hiçbiriyle normal bir baba-kız ilişkim olamamıştı. Sorun buydu.
Bu hiçbirimizin suçu değildi. Kaderin bize getirdiği bir gerçekti.
***
Kral Hyun Joon ile uzun zaman sonra sarılarak uyuyorduk. Bunu özlemiştim. Hamileliğimin son zamanlarında ayrı yatmaya başlamıştık.
Uykum olmasına rağmen bir türlü uyuyamıştım.
"Uyudun mu?" diye hafifçe seslendim.
"Hayır, mutluluktan uyuyamıyorum. Sen neden uyuyamadın?"
Gülümsedim.
"Sanırım bende o yüzden."
Devam ettim.
"Yarın bebeğimizin isim töreni var. Ama sen hala bana ne olduğunu söylemedin?"
"Sürpriz. Sadece bekle."
Bebeğimizin ismini, törende öğrenecek olmam beni biraz endişelendiriyordu. Böyle bir şey nasıl sürpriz olabilirdi ki?
***
Ertesi gün, tören hazırlıkları erken saatte yapılmaya başlanmıştı bile.
Törene az bir vakit kala, baş nedime elinde bir kağıtla konağıma gelmişti.
"Eski kraliçe, size göndermiş."
Gülümseyerek kağıdı açtım.
"Kraliçe majestelerine sevgi ve saygılarımı sunarak başlamak isterim. Tebrikler, majesteleri! Joseon'un veliaht prensinin annesi oldunuz. Dilerim, o da Kral majesteleri gibi merhametli ve iyi bir kral olur."
Beni sürekli hatırlayışı, kalbimde güzel bir tat bırakıyordu. Onu ve Tae Soon ağabeyimi gerçekten çok özlediğimi fark ettim. Eski kraliçe saraya gelemiyordu, ben saraydan çıkamıyordum. Birbirimizi bir daha göremeyecek miydik? Bu, yüzümün asılmasına neden olmuştu.
"Canını sıkan nedir, Kraliçe?"
"Eski kraliçeyi ve ağabeyimi gerçekten çok özledim, majesteleri."
Gülümsedi ve bu konu hakkında bir şey demedi.
"Tören, birazdan başlayacak. Hazırsın, değil mi?"
***
Tören başlamıştı. Geleneksel müzik eşliğinde geleneksel kutlama dansları yapılıyordu. Bakanlar ve memurlar oldukça eğleniyordu. Joseon'un veliaht prensinin doğması, halka da yaramıştı. Bedava pirinç dağıtıldığını işitmiştim.
O, beklenen an ise sonunda gelmişti. Kral Hyun Joon kucağına veliaht prensi aldı ve ayağa kalktı. Eğlence durmuş, herkes Kral Hyun Joon'u izliyordu.
"Joseon'un yeni veliaht prensi... Lee Kwan Joon."
Not: Hatırlamayanlar için;
Lee Kwan Joon, Kraliçenin geçmişte ölen, ağabeyi bildiği veliaht prens.
![](https://img.wattpad.com/cover/71030857-288-k664476.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Joseon: İntikam
Tarihi Kurgu1600'lü yıllarda Joseon Kralı Lee Dong Joon hastalığı nedeniyle vefat eder. Oğlu, veliaht prens henüz 13 yaşındadır. Ölen kralın kardeşi, Büyük Prens Lee Dae Joon, onun tecrübesizliğinden yararlanarak tahta geçer. Buna rağmen veliaht prens ve yandaş...