Joseon: İntikam

#38#

Taç giyme töreni nihayet bitmişti. Ben ise tören boyunca böyle bir şeyin nasıl olabileceğini düşünüyordum.

Yeni kraliçenin ilk gecesi olduğundan dolayı, kralın konağında geçirmeliydi. Kral Hyun Joon'a baktığımda aşık olduğum adamın ağabeyim olduğunu düşünüyordum. Bu sapıklıktı.

"Min Young, neyin var?"
Ona her şeyi anlatacağıma dair söz versem de, nasıl anlatabilirdim ki?

"Yalnızca biraz yorgunum."
Güldü ve beni kendine doğru çekti.
"Dün geceden dolayı mı yoksa?"

Gülümsemeye çalışarak "Uyuyalım artık." dedim.
"Ne yani, kraliçeliğini bir öpücükle taçlandırmayacak mıyız?"

Beni kendine iyice yaklaştırıp tam öpecekken geri çekildim. Hiçbir şey söylemedim. Ne olduğunu anlayamasa da üstüme gelmemeyi tercih etti.

***

Sabah olduğunda Kral Hyun Joon ile aynı yatakta uyansam da, soğuk tavrım yüzünden aramızda hiçbir şey geçmemişti.

O uyanmadan önce, hemen hazırlanıp eski kral Lee Dae Joon'un konağına gelmiştim.

"Sabahın bu kadar erken vaktinde geldiğim için şaşırmış olmalısın."
Gözleri açıktı, gözlerini bir süreliğine kırptı. Beni duyabiliyordu.

Sana sormam gereken bir şey var. Ama nasıl soracağımı bilmiyorum."
Duraksadım. Sahiden nasıl sorabilirdim ki, böyle bir şeyi?

O an cesaretimi topladım.
"Ben senin kızın mıyım?"
Bu soruyu sormam ile birlikte eski kral Lee Dae Joon'un gözleri doluvermişti.

"Nasıl böyle bir şey olabilir?!" diye birden bağırdım. Dışarıda nedim ve nedimelerin sesimi duyup duymaması bile umurumda değildi.

Bir süreliğine olduğum yerde öylece kaldım. Sonra tekrar cesaretimi toplayarak yanına yaklaştım. Yatağının ucuna oturdum.

"Bana doğru cevap vereceksin. Kral Hyun Joon aslında benim ağabeyim mi? Eğer öyleyse gözlerini uzun süre kapat."
Korkuyla ona baktığımda gözlerini bir anlığına bile kapatmamak için zor tutuyordu. Bu içimi rahatlatmıştı.

"O zaman Kral Hyun Joon kimin oğlu?"
Bu sorunun cevabını sadece eski kral Lee Dae Joon ve Ana kraliçe biliyordu. Ana kraliçe ile yüzleşmem ve gerçekleri öğrenmem gerektiğinin farkına vardım.

***

Kraliçe YeunJa... daha doğrusu, Moon Yeun Ja bugün saraydan ayrılacağı için, konağına ziyarete gittim.

"Benimle vedalaşmak için geldin demek. Benim için üzgün olduğunu anlayabiliyorum. Ama ben saraydan ayrılıp özgürlüğüme kavuştuğum için mutluyum. Tae Soon ağabeyin ile kavuşamasak da sorun değil."

YeunJa, saraydan ayrılan eski bir kraliçe unvanını taşıyacaktı. Bu saatten sonra Tae Soon ağabeyimle birlikte olmaları oldukça zor hatta imkansıza yakındı.

Ona sarıldım. Her zaman mutlu olmasını ve Tanrı'nın onu hep korumasını diledim.

***

Konağıma geldiğimde Tae Soon ağabeyimin beni beklediğini gördüm.
"Beni çağırmışsın. Endişelendim. Bir şey mi oldu?"

Gülümsedim.
"İçeri geçelim önce."
İçeri geçtiğimizde Baş nedime eşyalarımı çoktan toparlamıştı.

Tae Soon ağabeyim etrafa göz gezdirip şaşkınlıkla "Saraydan mı ayrılıyorsun?" diye sordu.
"Haberin yok sanırım." dedim ve gülümsedim.

O sırada baş nedimem izinle içeri girdi ve "Kraliçe majesteleri, eski kraliçe birazdan saraydan ayrılacak." diyerek başını eğdi. Baş nedimeye bizi yalnız bırakmasını söyledim.

"Bu nasıl oldu?" diye sordu.
Şaşırdığı belliydi.
"Kraliçe YeunJa, kendi isteğiyle saraydan ayrılmak istedi."
Daha çok şaşırmıştı.

"Bence artık mutlu olmalısınız. İkiniz için zaman ilerlemiş olsa da, hiçbir şey için çok geç değil." diyerek tebessüm ettim.

O an, kalbinin sesini dinledi ve hiçbir şey söylemeden eski kraliçe saraydan ayrılmadan yetişebilmek için hızlıca konağımdan ayrıldı. Sanırım onlar için her şey yeni başlıyordu.

***

Ertesi gün olduğunda eski kraliçenin konağına taşındım. Bakan Kim beni tebrik etmek için konağıma kadar gelmişti.

"Kraliçe majesteleri, Joseon'un yeni annesi olduğunuz için tebrik ederim."
Beyaz bıyığının altından gördüğüm gülümsemesi, alay eder gibiydi.

"Teşekkürler. Buraya kadar gelmenize gerek yoktu."
Bu adamdan nasıl kurtulacaktım? Kral Hyun Joon halledeceğini söylese de içim rahat değildi.

"Biraz keyfini çıkarın ve dinlenin. Kısa süre sonra birlikte güzel işler başaracağız."
Bir şey söylememek ve yapmamak için kendimi zor tutmuştum.

Konağımdan ayrıldığında derin bir nefes aldım. Sonunda gitmişti ve rahatlayabilmiştim.

***

Hava kararmadan önce Ana kraliçenin konağına gitmek için cesaretimi toplamıştım. Konağına geldiğimde "Kraliçe, seni görmek ne güzel." diyerek bana gülümsedi. Kraliçe olduğum için oldukça mutluydu. Büyük ihtimal bir sonraki isteği, veliaht prens istemek olacaktı.

Biraz başka şeylerden konuştuktan sonra "Ana kraliçe majesteleri. Affınıza sığınırım. Bu konu hassas bir konu, biliyorum lakin... Sormak istediğim bir şey var." diyerek konuyu açtım.

Ana kraliçe gülümsedi ve "Büyük ihtimal... Eski prenses hakkında değil mi?" diye sordu.

Başımı eğdim.
"Evet."
"Bu hikaye, uzun bir hikaye. Benim ve  eski kral Lee Dae Joon arasında sonsuza kadar sürecek olan bir sır."

İstediğim şeyi elde edemesem de, bir şeyin farkına vardım. Benim Lee Min Young olduğumu bilmiyordu. Eğer bilseydi, bu kadar rahat olamazdı. Eski kral ondan da bir şeyleri saklamış olmalıydı. İtiraf edip her şeyi öğrenmek istesem de, uygun zamanın bu olmadığına karar verdim.

***

Konağımın önüne geldiğimde eski kraliçenin nedimesi bana bir mektup getirmişti. İçeri girmeden önce direk mektubu merakla açıverdim.

"Kraliçe majesteleri... sayenizde ben ve ağabeyiniz, yıllar sonra kavuşabildik. Bu vakitten sonra mutlu olmaya karar verdik. Size karşılığında kötü bir hediyem var. Bilmeniz gerektiğini düşündüğüm için söylemeye karar verdim. Eski kral majestelerinin odasında arka bölümde bulunan kalın kitaplardan birisinin içinde size yazılmış bir mektup var. Okumaya cesaretiniz olursa bakmalısınız."

Hızlı bir şekilde eski kral Lee Dae Joon'un konağına gittim. İçeri girdiğimde gözleri açıktı. Hiçbir şey söylemeden odanın arka bölümündeki kalın kitapları karıştırmaya başladım. Sonunda aradığım mektubu bulmuştum. Üstünde Prenses Lee Min Young'a yazıyordu.

Tam mektubu açacaktım ki, Kral Hyun Joon'un "Ne arıyorsun burada?" demesiyle olduğum yerde öylece kala kaldım.