--Min Young'un anlatımına dönüş--
Duyduklarım karşısında şaşkınlık duyarken eski kraliçeye öfkeyle baktım.
"Böyle bir şeye nasıl cesaret edebilirsin? Zarar görebilirdin!"
"Başka çarem yoktu."
Ardından Kral Hyun Joon'a dönüp baktım ve "Siz nasıl böyle plan yapabildiniz? Eski kraliçenin hayatını basit mi gördünüz?" diye sordum. Bu, onun kişiliğinden oldukça uzak bir plandı.
"Sen olsan ne yapardın?"
"Ben olsam..."
Devam edememiştim. Ana kraliçe yüzünden eski kraliçenin hayatını tehlikeye atan ben, ne yapardım? Kral Hyun Joon ve kraliyete zarar gelmemesi için bu adaletsizliğe göz yuman ben... Şu an zindanda bulunan Baş muallim Nam kadar suçluydum.
Hiçbir şey söylemeden odadan çıktım. Eski kraliçe hayatta olduğu için minnettardım.
***
Kendi konağıma doğru yürürken baş nedimem başını eğerek yaklaştı ve "Majesteleri, baş muallim ve Cariye Nam'ın idamı yarın gerçekleşecekmiş. Baş muallimin hanımı, kızları ve hizmetkârları da yakında soylu kişilere köle olarak satılacaklar." dedi.
Hanımı, kızları ve hizmetkârları?
"Baş muallimin erkek evladı yok muydu?"
"Hayır, majesteleri."
Bu çok tuhaftı. Saraydaki ilk zamanlarımda Cariye Nam ile konuşurken küçük erkek kardeşinden bahsettiğini hatırlıyordum.
--- İki Yıl Önce ---
"Hye Mi, o şekerlemeyi neden sarıyorsun?"
Hye Mi gülümsedi ve bana baktı.
"Erkek kardeşim bu şekerlemeyi çok seviyor. Bu yüzden ona götürmeliyim."
--- --- --- ---
Baş nedimeye döndüm ve "Baş muallimin bir oğlu var, buna eminim. Hemen araştırmak için baş muallimin evine git. Bir şey bulmadan sakın dönme." diye emrettim.
Kesinlikle bir tuhaflık vardı. Zaten en başından beri aklıma yatmayan bir şeyler var gibiydi.
***
Konağıma geldiğimde Shin Tae Soon ağabeyimi görmüştüm. Beni beklediği âşikardı. Hizmetkârlarıma biraz geride kalmalarını söyleyerek yanına gittim.
"Sevdiğin kadını sırtından vurmak zorunda kaldığın için mi öfkelisin bu sefer? Haberim yoktu. Ama haberim olsa da aynısını yapardım. Kral majestelerinin yaptığının aynısını!"
Tae Soon ağabeyim gülümsedi. Anlaşılan öfkeli değildi. Bu beni şaşırtmıştı.
"Bende aynısını yapardım."
Bu ne demek oluyordu? Acaba benimle alay mı ediyordu?
"Sizin de birbirinizi korumanız gerekiyordu. Doğru olan buydu."
Hiçbir şey söylemeden şaşkınlık içerisinde Tae Soon ağabeyime bakıyordum.
Nazikçe elimi tuttu ve gülümseyerek konuşmaya devam etti.
"Benim küçük kız kardeşim umarım beni affeder. Sadece kendimi düşündüm."
"Ya eski kraliçe yaşamasaydı? Yine aynısını düşünür müydün?"
"Ben Joseon kraliyet askeriyim. Benim öncelikli görevim, Kral ve kraliyet ailesini korumak."
Bu, tatmin edici bir cevap değildi.
"Ben vasfını sormuyorum. Kalbinden geçeni soruyorum."
"Sen benim küçük kız kardeşimsin. Sevdiğim kadın veya sen... ikinizde benim kalbimden geçensiniz. Bu yüzden ikinizi de koruyabilmek için bir ihtimale tutundum. Eğer eski kraliçeye bir şey olsaydı, ben ne kadar kötü ve hüzün dolu olursam olayım... Yine de senin güvende olman bana huzur verirdi."
Gözlerimden yaşlar süzülürken "Affettim..." diyerek gülümsedim.
***
Hava çoktan kararmıştı. Kral Hyun Joon'a fazla sert ve kaba davrandığımın farkındaydım. Lakin konağına gidecek cesaretim yoktu.
Herkesin güvende olması bana da huzur veriyordu. Bu yüzden yaşanan bu kötü şeyleri düşünmemeliydim.
Veliaht prens kucağımdaydı.
"Anneciğim, umarım sen tahta çıktığında huzurlu ve refah bir hayatın olur."
İçimden geçen 'O günleri görür muyum?' sorusu biraz dehşete kapılmama neden olmuştu. Kral majestelerinin ölümüyle yüzleşmek mi, veliaht prensin tahta geçtiğini görmek mi?
Baş nedime izin isteyerek içeri girmişti. Anlaşılan çok gecikmeden bir şeyler öğrenebilmişti.
"Söylediğiniz gibi, baş muallimin bir oğlu varmış. Lakin üç ay önce vefat etmiş."
Vefat etmiş? Hem de üç ay önce? Nedense inandırıcı değildi.
"Bir şey daha var. Baş muallimin oğlu bedensel özürlüymüş."
"Sakat mı?"
"Evet, majesteleri."
Kafamdaki parçalar yavaş yavaş yerine oturmaya başlıyordu. Baş muallim ile konuşmalıydım.
"Derhal, Kraliyet zindanına gidelim."
Baş nedimenin tavrından başka bir şeyler olduğu belliydi.
"Bu tavrın ne? Bir şey mi oldu?"
Mahcup bir tavırla "Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum, majesteleri." diye yanıtladı.
Birkaç saniye duraksadıktan sonra devam etti.
"Kraliyet konseyi üyeleri, eski kraliçenin saraya geri dönmesini istiyorlar."
Böyle bir şey nasıl olabilirdi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Joseon: İntikam
Historical Fiction1600'lü yıllarda Joseon Kralı Lee Dong Joon hastalığı nedeniyle vefat eder. Oğlu, veliaht prens henüz 13 yaşındadır. Ölen kralın kardeşi, Büyük Prens Lee Dae Joon, onun tecrübesizliğinden yararlanarak tahta geçer. Buna rağmen veliaht prens ve yandaş...