#21#

1.9K 147 10
                                        

Bütün geceyi yine Kral Hyun Joon ile birbirimize sarılıp uyuyarak geçirdik. Kraliçenin yoz olması, içten içe beni rahatlatıyordu. Bu yüzden rahat bir şekilde düşüncesizce uyuyabilmiştim.

Sabah olduğunda Kral Hyun Joon'a kıyafetini ben giydirdim. Birbirimize cilveli bakışlar atmalar, küçük ama etkileyici fiziksel dokunuşlar... İyice heyecanlanmama neden olmuştu.

Kral Hyun Joon konağımdan ayrılırken bana sımsıkı sarıldı.
"Sen benim için Joseon'sun. Başka bir Joseon'a ihtiyacım yok." diye kulağıma fısıldadı. Ne demek istemişti?

Kral Hyun Joon'u gönderdikten sonra Kraliçenin nedimesinin nedimeme huzuruna gelmem için haber gönderdiğini öğrendim.

Kraliçe YeunJa'nın konağına geldiğimde oldukça rahat bir şekilde selamladıktan sonra karşısına oturdum. Büyük ihtimal o da rahatlığıma şaşırmış olacak ki, dudaklarını sinirle büktü.

"Hala bu saraydasın?"
"Bu sarayda olmamın nedeni, sonuçta Kralın kalbinde olmam değil mi, majesteleri?"

"Ne? Bu ne yüzsüzlük ve kendini bilmez bir cesaret? Sana söylediklerimi unuttun mu?"
Kraliçe burnundan solurken ben oldukça sinir bozacak bir sakinlikte ateş püskürerek konuşmaya başladım.
"Bu saraydan gidecek biri varsa o da sizsiniz. Zira saraya ve Joseon'a sürülmüş bir kara lekesiniz. Veliaht prens bile vermekten aciz yoz bir Kraliçeyi, ne saray ne de halk kabul eder."

Söylediklerim karşısında nutku tutulurken ben konuşmaya devam ettim.
"Sırrınızı, sırrım karşısında güvende tutacağıma emin olabilirsiniz. Malum her şeyin bir karşılığı olmalı, değil mi? Bunu yolsuzluk yapan babanız Bakan Moon çok iyi bilir."

Kraliçenin konağından ayrılırken şimdilik rahatlamıştım ama Kraliçe ile olan savaşımın burada bitmediğini biliyordum.

Bakan Moon'la tesadüfen karşılaştığımızda Bakan Moon saygıyla başını öne eğdi. Bu durumdan pek hoşnut olmasa da sarayda baş cariye olarak ondan daha kıdemli sayılıyordum.

"Sizi Kraliçenin konağına getiren nedir, Cariye Shin?"
"Kraliçe ile hoş muhabbet etmeye gelmiştim sadece."
İfadesiz ve saygısız bir şekilde devam ettim.

"Son zamanlarda Kraliçenin konağını çok fazla ziyaret ettiğinizi işittim."
"Ne demek istiyorsunuz?"
"Bu durumun pek hoş olmadığı âşikar."

Kraliçe YeunJa'nın benim için olan planı bozulmuş olsa da, Bakan Moon'un planları da vardı eminim. Kraliçe YeunJa yoz olduğunu babasına bile söyleyemeyecek kadar cesaretsizdi. Ama merak ettiğim şey, Bakan Moon benim eski prenses Lee Min Young olduğumu biliyor muydu? Bilse eminim karşımda bu kadar sakin durmazdı. En azından Kraliçe YeunJa, babasının hırsına yenik düşmeyecek kadar zekiydi.

Konağa geldiğimde Kralın baş nedimi beni bekliyordu. Kral majestelerinin bana özel bir şey gönderdiğini söyledi. Baş nedim, küçük bir sandık kutusunu önüme koyup huzurumdan çıktı.

Ben ise heyecanlı bir şekilde kutuyu açtığımda bir saç iğnesi gördüm. Bu geçen gördüğüm geçmişten kalan kırık saç iğnesinin onarılmış haliydi, sağlamdı. Elime aldığımda uzunca bir süre saç iğnesine baka kaldım.

Daha sonra içindeki kağıdı açıp okumaya başladım.
"Beni affettin mi?"
Beynimden vurulmuşa döndüm. Kral Hyun Joon, onun beni bildiğini bildiğimi de biliyordu.

Konağımdan çıkıp Kralın konağına doğru koşarken nedimelerimde ne olduğunu şaşırmış arkamdan koşuyorlardı.
Baş nedimem "Baş cariye Shin, lütfen koşmayın." diye seslense de umurumda değildi.

Kralın konağına girdiğimde beni beklediği âşikardı. Hızlıca ona doğru koştum ve önünde durdum. Gözlerim dolu bir şekilde ona bakıyordum ve cümleleri toparlayamıyordum.

"Nasıl anladın? Bir değil, iki değil. Bunca şeyi nasıl anlayabildin?"
Bana birden sarıldığında hüngür hüngür ağlamaya başladım.
"Ben seni uzaktan hep izledim ve özledim."

Joseon: İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin