♡47Bölüm♡

5.7K 419 38
                                    

İyi okumalar tatlışlarım

Seri
Toplantı bittiğinde herkes dağılmıştı.
Sorun şu ki dosyaları düzenlemem gerekiyordu o yüzden gecikecektim sanırım. Ahh tabii bide Bay sapık Namjoonla çalışacaktım oh ne güzel.

Kapının sesini duyduğumda üzerime çeki düzen verip gir dedim. Demez olaydım

"Ah Kim Namjoon buyrun bir şey mi vardı?"

"Ah evet seninle konuşmam gerekiyor"

"Tabiikide iş hakkındaysa yarın Hayoung la beraber sizin şirkette olucağız"

"Hayır yanlış anladın yalnız konuşmamız gerek"

"Ahh öylemi sanırım ben gitsem iyi olacak"

Tam ilerleyecekken kolumdan tutmuştu.
"Kolumu bırakırmısınız acaba"

"Lütfen geçen konuştuk ama hala bana inanmadığını düşünüyorum"

"Bay Kim ne önemi var kendiniz demedinizmi? Söylediniz ve inanıp inanmamak bana kaldı"

Hızla kolunu itip dosyalarla birlikte odadan çıktım. Peşimden geldiği için hızlı hareket etmeye çalışıyordum. Topuklularlada baya zordu. Merdivenlere vardığımda iki basamak inmiştimki ayağım kaymasıyla dengemi kayb ettim. Tam düşecekken biri sıkıca çekip beni parmaklıklara yaslamıştı.

All işte Namjoon.
"Beni rahat bırakırmısın"

"Çok farklı teşekkür etme tarzın varmış"

"Ne teşekkür edeceğim ya ben sana çık git başımdan"

"Olsun ben seni bu halinlede beğenirim" diyerek iyice yaklaşmıştı.

O sırada Jiminin bağırmasını duymuştum.

"Aşağılık herif" diye.

Kolumdan tutulmamla Jiminin odasına sürüklenmem bir olmuştu.

Jimin
O adamın fotoğraflarını gördüğümde sinirlenmiştim. Şüpheliydi onunla çalışmamak için inat etmemişti öylece razı olmuştu.

Tam odaya gidecekken Serinin dibine kadar giren Namjoonu görmemle deliye dönmüştüm ve olanlsr olmuştu işte.

"Şimdi Seri sen mi anlatıyorsun ben mi sorayım"

"Neyi anlatmamı istiyorsun"

"Ne işin vardı o adamla?"

"Hey önce bir sakin ol ki anlata bileyim"

"Sana olan güvenimi gerçekten kaybediyorum"

"Ne yani sırf beni onun yanında gördün diye bana olan güvenini kaybediyorsun demek"

"Seni onunla görmekmi? Adam resmen dibine girmişti. Tamam bunu saymıyorum neden bilgisayarında o adamın fotoğrafları vardı? Neden ona bakıyordunki?"

"Jimin sen gerçekten şu an"

"Daha bitirmedim üstelik bu gün onunla çalışmanı söylediklerinde karşı çıkmadın, hiç bir şey söylemedin öylece kabul ettin"

"Yah sen gerçekten delirmişsin kendine baksana bağırmaktan ne hale geldin. Nasıl böyle ahmakça bir şey düşünürsün?
Söylesene ne düşünüyorsun? Onunla aramda bir şey olduğunumu?"

"Şu anda konuşmak istemiyorum çünki sinirlerime hakim olamayacağım"

"Gerçektenmi beni ahmak bir şeyle suçlayıp şimdi kaçıyormusun şimdi konuşacağız"

"Seri şu an konuşmamalıyız. Seni kırmak istemiyorum"

"Beni neyle itham ettiğini biliyormusun sen? Birde konuşmayalım diyorsun"

Seri
Deliye dönmüştüm. Gerçekten ne düşünüyordu? O adamla aramda bir şey olduğunu falanmı?

Konuşmamakta diretiyordu. Birden hızla odadan çıktı.

"Hey Park Jimin buraya gel"
Şirketin içi boyunca arkasından koşuşturdum tabii herkes bizi izliyordu.

Zorda olsa düşe kalka merdivenleride peşinden inmiştim.
Aşağıya vardığında bir anda yolunu değiştirerek duvara taraf gidip tutundu.

Hey neler oluyor. Hemen koşup yanına vardım. Elini tutunarak yürümeye çalışıyordu.
"Jimin iyimisin?"
Kahretsin cevap vermiyordu.

Beni hafif ittirerek ilerlemişti zaten herkes sabahtan beri bir gariplik olduğunu anlamış başımıza toplaşmıştı.

Tam iyi işte derken bir anda gözlerim önünde sevdiğim adam yere yığılmıştı.

Hemen koşarak yanına giderek, dizlerim üzerine düştüm.
Herkes şaşkınca eli ağzında izliyordu. O sırada Yoongi, babam ve bizimkilerde gelmişti.

"Yah ne bakıyorsunuz hemen ambulans çağırın çabuk olun"

Hemen nabzına baktım çok zayıftı. Tanrım delireceğim neler oluyor.

Gömleğinin bir kaç düymesini açarak kafasını hafif arkaya yasladım.

"Ambulans çağırdınızmı?" Kendi isteyim dışı bağırmaya başlamıştı.

Tekrar nabzına baktığımda bu sefer dahada zayıftı. Yüzüne avuçlarım arasına almıştım"Kahretsin Jimin aç şu gözlerini"

Kimse umrumda değildi şu an ne resmiyet konuşması umrumdaydı nede bir şeyler anlamaları.
Dizlerim üzeründe hafif geri çekilerek iki elimi birleştirip göğsüne yerleştirip kalp masajı yapıyordum.

Kendimin bile haberi olmadan göz yaşlarım durmuyordu. Bir kaç defa kalp masajını tekrarladım. Ama hiç bir etki yoktu.

O sırada biri kollarımdan tutarak beni çekiştirmeye başlamıştı.

"Yoongi bırak beni " bağırarak itmiştim.
Bir elimi jiminin kafasının altına diğerinide yüzüne yerleştirdim.

"Jimin lütfen aç şu gözlerini. Beni çok korkutuyorsun" Ağlamaktan artık kafam çatlıyordu.

Herkes şaşkınca izliyordu. Babam bile kaskatı kesilmişti.

"Jimin üzgünüm lütfen uyan ve ne kadar bağırarsan bağır çağır ama lütfen kendine gel"

Artık nefes alışlarım zorlanıyordu.
Elimi Jiminin ellerine kenetleyerek ağlamaya devam ediyordum.

"Yoongi nerde kaldı ambulans?"

"Seri iyi değilsin haydi kalk ayağa. İyi olacak"

Hayır diye bağırarak tekrar Jimine dönmüştüm. elini avuçlarım arasında sıkıca tutmuştum. Artık nefes alamadığımı hissediyordum.

Yavaşça Jiminin yüzüne doğru eğildim.

"Lütfen uyan bebeğim"

Sessiz söylediğim son cümlemden sonra gözlerim buğulanmış ve Jiminin göğsüne yığılmıştım.

Son kez gözlerimi saniyelik açışımda gördüğüm görüntü. Elimin elinde başımın göğsü üzerinde oluşuydu. O yüzden hiç bir şey umrumda değildi ölsem bile böyle ölmeyi isterdim..

Ooooo romantik pozisyon.

Jimin ne oldu sana?🙁

Contract || Sözleşme  Where stories live. Discover now