İyi okumalar tatlışlarım
Sabahın ilk işıklarıyla gözlerimi açtığımda hala aynı pozisyonda olduğum için bir taraflarım uyuşmuştu.
Dönerken acıdan inlemiştim. Gözüm yatakta uyuyan Jimine değdiğinde şaşkın bakışlarla karşılaştım.
Siktir. Burdamıydı. Hemen doğrularak üzerime çeki düzen verdim. Bu sessizlikten kurtulmak istiyordumki telefonum mukemmel bir zamanda çaldı.
S: Alo
Jaeri: Günaydın Seri
S: Günaydın Karamelim
J: Yaa sen hala bana öylemi sesleniyorsun
S: Hıhı
J: Peki öyle olsun. İyimisin? Yani bay Park iyimi?
S: Ah evet herşey yolunda
J: Seri bu gotik tarzı bu günde sürüyor
S: Ufff tamam
J: Birde dünkü kıyafetlerden kurtul neresi gotik onların?
S: Sizin gibi hayaletemi benzeyeyim. Hele William gözüne siyahları sürmüş.
J: Yaa ama yakışmamışmıydıWilliama Hem ben yapmıştım.
S: Yakışmıştı. Çünki zaten yakışıklı.
J: Ooooo.
S: Sanada iyi günleri Jaeri
J:Yah tamam tamam. Hoşçakay. İyi giyin.
S: Bye bye.Telefonu kapatıp çantama attım.
"Yakışıklı değilmi?"
"Hıı bi şey mi dedin ?"
"Diyorumki Seri William yakışıklı değilm?"
"Haaa . Tabiki. Göz var nizam var.
Bu arada eve gitmeyeceksen ben çıkıyorum üzerimi değiştireceğim""Geliceğim"
~
Eve vardığımızda hemen odama çıktım. Jiminin dedesi bizden çok önce gitmişmiş. Belkide yeniden yüz yüze gelmek istememiştir. Neyse hazırlansam iyi olur. Sıçtığımın konsepti. Ne giyeceğim şimdi ben. Fark ettimde şu sıralar çok kötü konuşuyorum. Tamam içimden konuşuyorum ama yinede.
Geçen sefer seçtiğim ama açık olduğunu düşünerek giyinmediğim elbiseye tekrar baktım.
Ama şimdi buraya giymesemde nereye giyeceğim. Yazık olacak. Neyse giyelim gitsin.
Ohh sonunda..Hazırlanıp aşağı indim. Çantamıda alıp gitmek üzre kapıya doğru ilerledim.
"Bekle beni"
Al işte izin vermeyecekki.
Adım seslerinden geldiğini anladığımda yüzümü ona taraf dönmemle Jiminin gözleri büyümüştü."Seri sen...."
"Ben ne?"
"Boşver. Hem sana bir şey söylemem gerek
"Lütfen çabuk olsun"
"Ben dün gece demişdim yaa son kez.."
"Evet"
"Bir daha sen istemediğin sürece sana yaklaşmayacağım"
"Çok güzel zaten bende istemeyeceğime göre ....rahatladım şuan.
Bu arada daha çokmu konuşacaksın işim varda yetişmeliyim"Hiç bir şey demeden ilerlemişti.
İşte böyle olursun.Şirkete girdiğimiz andan itibaren herkes bana bakıyordu. Bunu anlamamak için deli olman gerekir herhalde. Tabii ki sadece bana bakmıyorlardı.
Sadece beni hiç böyle koyu makyajla görmemiştiler. Şaşırmış olmalılar. Jiminse hala sinirli görünüyordu.
Bu yaptıklarına anlam veremiyordum. Neden beni kıskanıyordu? Sonuçta bana karşı bir şey hissetmiyordu. Peki bu sinirinin sebebi neydi.
Yukarı çıkıp toplantı odasına girdiğimizde.
Masaya bacaklarını uzatmış umursamaz Williamı ve bir tarafta Woo Binle bir şeyler konuşan Jaeri'i görmüştüm. Hmmm bu aralar nedense pek bi yakınlar.
Masamıza geçerek oturduğumuzda William kulağındaki kulaklıklarından dolayı hala bizi fark etmemişti.
Jimin kulaklığını sert bir şekilde çektiğinde işlerin boka saracağını anlamıştım.Willim ayağa kalkıp sinirli bir şekilde Jimin önünde dikildi. Lütfen şu tipik erkek kavgalarından olmasın.
"Hey hey kendinize gelin"
Araya girmeye çalışmıştım."Beklesene huysuz ne yapacağını merak ediyorum. Kendini çok mu güçlü sanıyor"
"William lütfen yaşınız kaç? Çocukmusunuz?"
"Seri çekilirmisin birileri kaşınıyor" diye bu sefer Jimin tıslamıştı.
Geri çekilerek kollarımı birleştirdim
"Neden sizi ayırıyorum. Siktir ne yaparsanız yapın"İkiside birden ağzı açık bana taraf dönmüştü.
Williamsa gülümseyip elini ensesine götürerek yalandan kaşıma hareketini yaparak yerine geçmişti.Sanki hiç küfür duymadılar. Ne var yani?
Tamam küfür etmezdim ama beni kendimden çıkardılar."Seri bakıyorumda sonunda gotik tarzın ne olduğunu anlamışsın" diye gülmüştü William.
"Ben anladımda anlaşılan sen cadılar bayramı partisine gideceksin burdan"
Dediğim şeye Jimin gülümsemişti ama belli etmemeye çalışıyordu.Ayağa kalkıp yeni proje hakkında konuşacağım sırada Namjoon gelmişti. O beni bende onu baştan aşağıya süzmüştük. Siyah gömleği ve siyah pantalonuyla bir harikaydı.
Hafifce gülümseyip monitöre taraf döndüm.
"Evet nerde kalmıştık. Bildiğimiz gibi yeni projemizi diğer şirketlere tanıtma amacıyla parti düzenlenecekmiş 1 hafta sonra o yüzden o zamana kadar tüm herşeyi halletmeliyiz
Bay Kim sizde lütfen çalışanlarınıza daha hızlı olmalarını söyleyin"
"Ohh Tabikide Bayan Kim"
Bikerek yapmıştı. Ben ona bay Kim dediğim için oda uyumlu olması için bana o şekilde seslenmişti.
Daha bir kaç bilgi verdikten sonra geri çekildim "Bay Park sıra sizde"
Ben yerime o da monitörün önüne geçerlen dönüp kısa süreliğine bir birimize bakmıştık. Bu neydi şimdi anlamamıştım.
Herşeyi halledip eve geçtiğimizde hemen üstümü değiştirmek için yukarı çıktım. Gerçektende bu gün hiç bir yanlış harekette bulunmamıştı bay gıcık. Belkide gerçekten sana dokunmayacağım dediğinde gerçekçiydi.
Çok iyi o zaman sanki umrumdaydı.
Güzel bir banyo yapıp rahatladıktan sonra yatağa kendimi attım.
Nedensizce Jiminle olan konuşmalarımız aklıma gelmişti. Ama normal konuşmalarımız değil daha çok... sevişme esnasında konuştuğumuz şeyler.
Kendine gel Seri. İyice delirdin birden kapının çalmasıyla hemen bornozla olduğumu unutarak aşağı indim.
Jimin.
Ona bir söz vermiştim. Asla ona yakın davranışlarda bulunmayacaktım. Tabiii o istemediği süreceFakat beni delirtiyordu. Giydiği elbiseler. Namjoonla gülüşmeleri. Williamla olan yakınlığı. Ben ona zor karşı koyarken birde bu şeyler beni iyice çileden çıkarıyordu.
Etrafta bir o taraf bir bu tarafa giderek dolaşıyordum. Ayağıma bir şey çarptığında durakdayıp ne olduğuna baktım. Bir defterdi..
Hayır değildi çünki bir günlükyü Serinin günlüğüydü.
Tanrım acaba okumalımıyım. Kilit falan hiçbirşey yoktu
Ooo Jimin bey dokunmayacakmış...
Hmmm acaba yapabilir mi?🤔
GELECEK BÖLÜM⬇️
Hani demiştin yaa bıraktığında sana acı verecek kadar hiçbirşeyi sahiplenme.
Ben onu çokmu sahiplenmiştim anne?
YOU ARE READING
Contract || Sözleşme
FanficHikayede #yetişkiniçerikli kısımlar vardır. Yaşı küçük olanlar lütfen okumasın? Tamamlandı.... "Yoksa hiç bir şeyi hatırlamıyormusun? Halbuki dün çok istekli görünüyordun" İsteklimi ? Ne demeye çalışıyor bu çocuk. "Ne demeye çalışıyorsunuz Bay Park...