13.VERYANSIN

81.7K 4.3K 3.5K
                                    

1450 oy ve 1000 yorum olduğunda birkaç saat içinde bölümü atacağım🖤💙
Keyifli okumalar...

Bölüm 13: "Veryansın"

Bazen isteklerin bir önemi yoktur. Hayat alnına bir silah gibi dayar şartları ve sen sürüklenirsin. Kendime bakıyordum aynadan. Yansımamın arkasından alevler yükseliyordu. Şimdim mi yanıyordu yoksa geleceğim mi alev almıştı? Her şerrin içinde bir hayır vardır, derler ya; Bataklık bir şer ise bataklığın canavarının kanatları altında yaşamak bir hayır mı?

Kıvanç Ataman bu işin güzel yanı olabilir miydi?

Hiç sanmıyordum.

Elimdeki kakaolu sütten gözlerimi ayırıp okul kapısına diktim gözlerimi. Yılın sonuna yaklaşmıştık artık. Hava beklediğimden biraz daha ılıktı. Montlarımızla soğuğa inat oturuyorduk çardakta. Kıvanç'ı bekliyordum, hala gelmemişti. Gözüm onu arıyordu. O beni eve bıraktıktan sonra bir daha onu görememiştim. Onur bir işe gittiğini söylemişti. Bugün geleceğini ise Cengiz masadakilerle konuşurken öğrenmiştim.

Masadan yükselen dumanlara diktim gözlerimi. Herkes sıcak bir şeyler içerken ben neden süt içiyordum, bilmiyordum. Sadece görünce canım çekmişti. Onu hatırlatıyordu. Benim dışımda herkes bir şeylerle uğraşıyordu. Özgür ise başka bir Tess Gerritsen kitabına başlamıştı, yanlış görmüyorsam Cerrah adlı kitabı okuyordu.

"Sokayım okuluna!" Sesini duymamla hızla gözlerimi dumanlardan kaldırdım. "Sabahın köründe kargalar bokunu yemeden geliyoruz buraya!" Söylenerek yanıma oturduğunda gülmemek için kendimi sıktım. Elleri ceplerindeydi. Başını arkaya atıp gözlerini kapattı. Dikkatle onun pürüzsüz yüzünde gezdirdim gözlerimi. Kimse olmasa onun yüzüne dokunabilirdim, parmak uçlarım sızlıyordu.

"Sana da günaydın kardeşim," dedi Cengiz alayla.

Kıvanç ona söylenen birkaç cümleyi daha duymazdan gelip tek gözünü açarak bana baktı. Bakışlarında dün gece vardı, bakışlarında artık kalkan engellerin özgürlüğü vardı, bakışlarında ben vardım. Gözlerimi gözlerinden çekmeden ona baktım. Mavi gözleri ayak uçlarımdan saç diplerime kadar doldurdu beni ama nefes almaya da devam ettim. Bir o kadar gökyüzüydü çünkü gözleri.

"Abin nasıl Berfin?" Cengiz'in sesiyle gözlerimi onun boğucu bakışlarından çekip Cengiz'e çevirdim. Grubun şüphe parçacıklı bakışlarını üzerimize çekmiştik.

"İyi," dedim omuz silkerken. "En son görüşmemizin üzerinden biraz geçti aslında. Birkaç gündür yeniden yanı..." Başını omzum da hissedince kelimelerim dilimin üzerine eridi. Grup donup kalmıştı Cengiz haricinde. Kıvanç'ın ona söylediğini düşündüm. Bu beni rahatlattı mı yoksa utandırdı mı, kestiremedim. Gülümsememek için yanaklarımı kastım ve dudaklarımı yaladım yeniden konuşmadan önce. "Birkaç gündür yeniden yanına gitmeyi planlıyorum. Ayarlayamadım henüz," diye tamamladım cümlemi.

"Ben halletmeye çalışırım," dedi Cengiz. Bu esnada parmaklarım arasındaki süt kutusu kaydı. Kıvanç pipeti dudakları arasına yerleştirirken ona yandan bir bakış attım. Gözleri kapalıydı ve kimseyi umursamadığı ortadaydı.

"Sağ ol," dedim sütümü Kıvanç'tan kurtarırken. Hepsini içip bırakıyordu her seferinde. Tek gözünü açıp bana ters ters baktı. Pipeti dudaklarım arasına yerleştirdim. Bu masadaki şaşkınlığı bir doz daha arttırmış, şaşkınlık peşinden sessizliği sürüklemişti. İlk defa kendimi birine bir şey açıklamak zorunda hissetmiyordum. Kıvanç'la olmak demek huzur anlamına gelmese de özgürlük demekti.

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin