37.AY TENLİ ADAM

66.3K 3.1K 2.7K
                                    

Merhaba.
1200 yorum ve 1200 oy sınır.

Böyle birçok satır arası yorumu istiyorum.

Keyifli okumalar.
💜🖤


Bölüm 37: "Ay Tenli Adam"

Gecenin içinde, çırpındığım kör sokaklar zihnimin derinlerindeydi. Siren sesleri, telsiz cızırtıları, bileklerimdeki ağır kelepçenin soğukluğu, içimde derin derin kanayan ve sızlayan o yara... O yaradan bir cinayetin sönmüş izmariti dökülüyordu, o yarada başka sigaralar sönüyordu. Yanan ellerim sönmüşken, tutuşan ruhumun sadece kalbi yanmışken oradan oraya kabaca çekiştiriliyordum.

Kadın polis memuru beni bir sorgu odasına alıp bileğimdeki kelepçeleri söktüğünde ellerim cansız iki nesne gibi yanlarıma düştü. Kadın çelimsiz bedenime, birer buz kütlesi gibi görünen boş gözlerime baktı ve kapıyı üzerime kapatarak çıktı. Zihnim durmuştu. Birileri beni itip çekmedikçe hareket etmiyor, dün gece hakkında hiçbir şey düşünmüyordum. Burada olmayı hak etmiyordum.

Karşımdaki boş sandalyeye bakarken geçirdiğim bilinçsiz zaman tepemden akan tek ampullü lambayla kararıyordu. Kapı açıldı ama dönüp kimin girdiğine dahi bakmadım. Elindeki siyah, deri bir çanta taşıyan takım elbiseli adam karşıma oturdu. Yüzü gergindi ve gözleri endişeli bakıyordu. Bu adamı tanımıyordum.

"Merhaba Berfin Hanım, ben Arslan Bey'in avukatıyım. Size yardımcı olmaya çalışacağım. Öncellikle suçlamanız hakkında bilgi aldım. Bana karşı dürüst olun, bu oda dinlenmiyor ya da izlenmiyoruz. Bu cinayeti işlediniz mi?" Adamın kırışıklıklarla dolu yüzüne baktım. Ya Kıvanç'tan ya da Umay ve Arslan abiden tehdit aldığı çok açıktı. Onun gerginliğini azaltmak için derin bir nefes alıp ona odaklandım.

"Hayır."

"Tamam, sorulan sorulara bütün dürüstlüğünle cevap ver. Sıkıntı olursa sessiz kalma hakkını kullan. Bu işi sen yapmadın, bu senin sorunun değil." Başımı salladım. "Ben hemen dışarıdayım. Sıkıntı etme." Başımı salladım yeniden. Adam ayağa kalkıp omzumu dostane bir tavırla sıktı ve odadan çıktı. Bu kısacık konuşma bana hiç güç vermedi, hiçbir şey hissettirmedi.

Biraz daha zaman geçti. Ne kadar zaman geçti, buraya ne zaman geldim ve ne kadar süredir burada oturuyordum? Oda gittikçe sessizleşti, zaman sakız gibi uzadı. Aynı koltuğa bakmaya devam ettim. Adım sesleri geldi, geçti. İrislerimdeki buz çatlamadı. Ne heyecan, ne tedirginlik ne de korku hissediyordum. Sadece o koltuk ve ben vardık sanki.

Kapı yeniden açıldı.

Donuk bakan gözlerimin bebeğine düşen yansıma orta yaşlı bir adama aitti. Elindeki dosyayla birlikte karşıma oturduğunda üzerindeki polis yemeğine bakındım, kısa kıvırcık saçlarında gezindi gözlerim. En sonunda ise masanın üzerine koyduğu cinayet dosyasına diktim gözlerimi. "Berfin Kırımlı." Adımı telaffuz ettiğinde hiç etkilenmeden donuk bakışlarımı onun gözlerine geçirdim. "An itibari ile Ahu Esmer'in cinayet dosyasında şüpheli konumundasınız. Dün gece, saat on ile on bir arasında neredeydiniz?"

"Zeynep ile birlikteydik," dedim. "Bir ara hava almak için biraz dolaşmaya çıktık. Onun dışında bütün gece onun evindeydik. Arslan abi de buna şahittir."

Dosyanın içinden çıkarttığı, bir paketin içindeki izmariti benim önüme doğru sürdü. "Bu size ait, değil mi?" Düşündüm, üç sigara yakmıştım ve üçünü de bu sabah Umay'ın evinin klozetine atıp sifonu çekmiştim. Bu sigaranın bana ait olduğunu sanmıyordum. "Üzerinden parmak iziniz var. Üstelik üzerinde size ait deri parçaları da var. Kurbanınızı öldürdükten sonra aynı izi kendinizde de mi bırakmak istediniz?" Ah! Dün gece evden çıktıktan sonra bir sigara daha yakıp kendi avcumda söndürmek istemiştim.

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin