Cumartesi akşamından hepinize merhaba!
1000 oy ve 1000 yorum sınır.Keyifli okumalar...
Sizi seviyorum.Bölüm 49: "ZÜLAL'İN KIZI"
Özgür ile aramızda ilişki her zaman ilginçti. Kötü anlam barındırmayan bir tuhaflıktı bu. Biraz mesafe, biraz korumacı, bazen de çok kırılgan bir ilişkiydi. Onun bana bakışı zaman içerisinde benim ona bakışım gibi devamlı olarak değişmişti. Şimdi birbirinin iyi hayatlar yaşamasını dileyen iki arkadaştık, en azından ben onun için uzun süredir bunu diliyordum. Bana bağlı kalmasını, aklından sarkan bir ipin hep bende bağlı olmasını istemiyordum.
Ömür çıktı geldi.
Aralarındaki ilişki önümüzdeki günlerde nasıl ilerleyecekti bilmiyordum. Korkum Ömür'ün üzülmesi değildi çünkü Ömür atlatırdı. Eski sevgilisinin arkasında bıraktığı enkazın en altında kalmıştı Ömür, oradan kalkmıştı. Umursamazlığını çok sonradan kazanmışsa da kazanmıştı işte. Eskişehir'e dönmek istese döner ve onu arkasında bırakırdı.
Benim korkum Özgür'dü. Kıvanç ile ilişkimiz başladığından beri aramızda kocaman bir duvar oluşmuştu. Sınırlar siyah kalemlerle çekilmiş, bakışlara ve dokunuşlara sınırlar getirilmiş, hatta bu sınırların keskinliği arkadaşlığımızı bile kesmişti. Onun bana olan duyguları deyimi yerindeyse patlak verdiğinde bu sınırları çizmek kaçınılmaz olmuştu elbette. Ama Ömür ile aralarındaki şey... Ne bileyim kimse kimseyle sarhoşken bile pat diye, hiçbir şey yokken yatmazdı.
Özgür oldukça duygusal bir adamdı. İkinci bir kırılma yaşamasını istemiyordum.
"Kızım sen ciddi misin?" dedim ona kocaman gözlerle bakarken. "Aynı Özgür'den bahsediyoruz değil mi?"
Ömür yüzünü buruşturarak arkasındaki yatağa oturdu. "Kaç tane kıvırcık saçlı Özgür var?" diye homurdandı. Ona kızmak istedim, nasıl bu kadar dikkatsiz olabilirdi? Evet, Bataklık'ın eski adamlarındandı ama orada kimse kimseye ne olacağının güvencesini veremezdi. Oradaki herkes kafayı çekiyordu, herkes herkese korkunç zararlar verebilirdi. Üzerine gitme niyetindeydim ama elini sürekli kasıklarına ve karnına doğru bastırarak kıvrandığını gördüğümde sözlerimi yutarak onun yanına vardım.
"İyi misin? Karnın mı ağrıyor?"
"Oradan çıkıp buraya gelene kadar o kadar şaşkındım ki, şoktan ağrıyı bile hissedemedim. Zaman geçtikçe kasıklarımın ağrıdığını daha iyi hissediyorum." Yanaklarını şişirerek gözlerini kapattı. "Hayvan herif! Kim derdi ki öylesine kibar bir adamın içerisinden böylesine vahşi bir herifin çıkacağını?" Söylediği şeyler yanaklarımın kızarmasına neden olduğunda başımı aşağı eğerek yüzümdeki kızarıkları saklamaya çalıştım. Özgür'dü ya Özgür, onun hakkında böyle müstehcen şeylerden konuşmak daha da utanç vericiydi.
Ömür birden kıkırdamaya başladığında başımı kaldırıp onun siyahla beyazın aynı sahnede şov yapması gibi acıyla gülümsemesinin aynı anda yüzünde olmasına tanık oldum. Canı yanıyordu ama aklından ne geçiyorsa gülmeden de duramıyordu. Aptal. "Bu haldeyken seni bu kadar güldüren nedir acaba?" dedim elimden geldiğince iğneleyici bir şekilde.
"Kızım hiçbir şey hatırlamıyorum ya. Resmen güme gitmiş ateşli bir gece." Gülüşü ses kazanırken birden saplanan sancıyla inleyerek sağ tarafına doğru yıkıldı. "Ulan Özgür," dedi yüzünün yarısı yastığa gömülürken. "Mağaradan mı çıktın be adam?"
"Ay sus artık!" dedim daha fazla dayanamayarak. "Bir seviyorsun bir sövüyorsun! Bozma benim de dengemi! Hem sen hiç merak etme." Kaşlarımı çatarak ayağa kalktım. "Özgür karşılaştığınız ilk yerde sana her şeyi hatırlatır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK •Tamamlandı•
Teen FictionBerfin, abisinin ne iş yaptığından habersiz liseyi iyi derece ile bitirmek isteyen bir öğrencidir. Bir gün abisini polislerin götürmesinin ardından abisinin gerçek işini öğrenir. Kurye. Uyuşturucu kuryesi. Abisini kurtarmak için o dünyaya girmesi ve...