Merhaba.
Sohbet faslını atlıyorum. Sizi hemen bölümle bırakıyorum, bölüm sonunda konuşuruz. Yorumların hepsini tek tek okuyacağım.
Keyifli okumalar...
Bölüm 69: "Mavi Çocuk"
Her insanın bir miladı vardır.
Kıvanç Ataman için milat, o gün sokakta karşılaştığı küçük kız çocuğuydu. Mavi'si. O kız çocuğu için de Mavi adamın bizzat kendisiydi.
Göğsünün sol yanındaki sancı öylesine şiddetliydi ki sanki o an can verdiğini sandı. Sanki o an birisi onun bütün kaburga kemiklerini kırmış ve bedenindeki en değerli parçayı sol yanındakini söküp alırken hayatındaki en değerli parçası olan Mavi de gidiyordu. Ölüm Mavi'nin omzunda konaklayan bir kuştu ancak her gün Siyah'ın canını alıyordu.
Alnını hastanenin buz gibi duvarlarından birisine yaslamıştı. Farkında değildi ancak belli bir ritimde alnını buz gibi beyaz duvara çarpıp duruyordu. Kalbinin sancısı, bu defa fiziksel acıyla bile geçecek gibi değilken Ayça'nın sözleri zihninde bir yılanın zehri gibi gezinmeye başlamıştı.
Umarım, demişti Ayça Kıvanç ona arkasını döndüğünde. Bir kadını köpekler gibi seversin. Ve umarım o ellerinden kayıp giderken hiçbir şey yapamazsın.
Ayça'nın ahı tutmuştu işte. Derler ki bir kadın ağladığında melekler onu ağlatana lanetler edermiş. Kıvanç bundan yıllar önce, herkesin düşündüğünün aksine o genç kadının hayatını karartmak için değil onu kendinden kurtarmak için terk ettiğinde söylemişti bunları Ayça. Aslına bakıldığında onunla Berfin arasındaki terk fark Kıvanç'ın ona birini kendinden kurtarması, diğerini de kendine ölümüne bağlamasıydı. Ayça'nın saplantısı aşılamayan bir duvar haline geldiğinde Kıvanç kendini değil, onu o aşılamayan duvarlardan kurtarmanın tek yolunun o duvarları kırmak olduğunu fark etmişti.
O melekler tarafından lanete uğramış ve Ayça tarafından bir ahla cezalandırılmış mavi çocuktu.
Dişlerini sıkarak gözlerini yumduğunda omzunda hissettiği elle duraksadı. Ardından gözlerini açarak yanında dikilen, adama baktı. Babasına. Cihan Avlanmaz büyük bir hüzün ile oğluna bakarken Kıvanç'ın itiraz etmesine izin vermeden ona sarıldı. Daha önce sarılmış, sarılabilmiş miydi oğluna? Kıvanç, ona sarılan babasına karşı donakalsa da artık ne direnecek kadar güçlüydü ne de sevdiği kadın içeride yatarken kimsesi vardı.
Babasına sarıldı.
Berfin'i o klozetin başında bulduğunda dünyası başına yıkılmıştı. Sanki çocukluğundaki o an gibiydi. Tek kelime edememişti, dokuz yaşına kadar olduğu gibi konuşmamıştı. Kelimeler yine kaçmıştı ondan. Onu alıp yatağa yatırdığında bile konuşamıyordu. Neden sonra Ayşen odaya dalmış ve Kıvanç onu yatağa bırakırken geç kalmadan müdahale etmişti. Kıvanç son yarım saattir tek kelime edememişti. Çünkü onun hayatı Mavi'si ile başlayıp onunla bitiyordu.
"Sakin ol," dedi Cihan, oğlunun aynısı olan mavi gözleri dolmuştu. "Berfin'e müdahale ediyorlar. Kötü bir şey yok." İçeride bir ordu doktor vardı ve hiçbiri Berfin'in başından ayrılmamıştı. Kıvanç durumun babasının yansıttığı kadar basit olmadığının çok iyi farkındaydı ama yine konuşmamayı tercih etti. "Hadi gel," dedi Cihan geri çekildiğinde. "Biraz hava alalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK •Tamamlandı•
Teen FictionBerfin, abisinin ne iş yaptığından habersiz liseyi iyi derece ile bitirmek isteyen bir öğrencidir. Bir gün abisini polislerin götürmesinin ardından abisinin gerçek işini öğrenir. Kurye. Uyuşturucu kuryesi. Abisini kurtarmak için o dünyaya girmesi ve...