35.KÜLLÜK

58.9K 3.1K 2.3K
                                    

Hepinize merhaba!
1200 oy ve 1000 yorum sınır.
🖤💙

Biri demişti ki biz böyle ölmeyiz yazar, füze at. Ben de füze attım😂

Ağlamadan okuyun.
Keyifli okumalar...
🖤💜

Bölüm 35: "Küllük"

Karanlığın içinden sızan kan huzurumun koynundan oluk oluk akıyordu. Gözü yaşlı bir şekilde oraya bakarken bu günü yaşamamış olmayı dilerdim.

Ayağıma dolanan kediye gülümseyerek bakarken arkamdan gelen Kıvanç ayağıyla usulca kediye dokundu. "Çekil lan kızımın yanından," dedi onu görünce geri geri giden kediye. Kediye bir garezi yoktu ve ona zarar da vermiyordu. Sadece bir şekilde haz etmiyordu. "Öyle patilerini falan da onun istediğin her yerine koyamazsın." Kollarını belime sararak beni kendine çekti. Elimdeki tabağı tezgahın diğer yanına bıraktım. Bazen Kıvanç'ın da bu kediden farkı olmadığını düşünüyordum.

Ellerimi durulamak için musluğa uzandım. "Ama ben o hakkı yeniden elde ettiğime göre sana şu bakış açısını kazandıralım artık." Musluğu kapattığım an beni kucağına aldığında ufak çaplı bir çığlığı attım. Kıvanç ise hiç ama hiç sarsılmadan yürümeye devam etti. Kendi tepkime gülerek sonunda ona odaklanabildim.

"Ya Kıvanç! Saçmalama!" Kıvanç evin yukarı çıkan merdivenlerine tırmanmaya başladı.

"Ne, ya Kıvanç!" Cam odanın merdivenlerini aşıp kapıyı açtığında o gece birbirimize sözler verdiğimiz odanın içine girdik. Kıvanç ayağıyla kapıyı kapattı, beni yatağın üzerine bıraktı. Bu eve iki gün önce taşınmıştık. İşin büyük kısmını Volkan'ın at gibi sevgilisinin üzerine attığım doğruydu ama seçimlerin hepsini ben yapmıştım. Cam odadaki yatağı değiştirmemiştik. Bu odaya yatağın ahşap işlemelerine uyan nefti rengi bir koltuk eklemiştim, kapının önüne de güzel bir kilim sermiştik.

Sırtım yatağa değdiğinde Kıvanç üzerime eğildi, bacaklarımın arasına girip dirseklerini belimin iki yanına koydu. Burnu burnuma değiyordu. Nefesi gökten vadiye dökülen bir rüzgar gibi dudaklarımın arasına dökülürken kalbim sıkıştı. Yatağın üzerinde duran ellerimi onun saçlarına soktum, onu şaşırtmayı seviyordum. Sadece anı yaşamayı, sadece onu yaşamayı seviyordum.

Dudaklarımı dudaklarına sürttüğümde Kıvanç hafifçe gözlerini yumdu. Bu temasın tadını çıkarttığı her halinden belliydi. Bacaklarımı onun beline sardım, kendi sınırlarımı kırarken hissettiğim bu tuhaflığı adlandıramıyordum. O gözlerini açmadan onu öpmeye başladım. Alt dudağı iki dudağımın arasına yerleştiğinde saçındaki ellerimden birini beline indirdim. Tişörtünü hafifçe yukarı doğru sıyırdım ve dövmesini okşadım. Karşılık almam uzun sürmemişti.

Kıvanç her zamankinden biraz daha sabırsız bir tavırla dilini dudaklarımın arasından itti. Onunla birlikte olduğum zamanlarda hissettiğim o kör düğüm hissi dilinin dilimi fethetmesi ile yeniden peyda oldu. Aynı anda inledik. Kıvanç vahşi bir tavırla elini tişörtüme attı. Tişörtü göğsümün altına kadar sıyırdı. Vahşi tavırları karnımın üzerinden kasıklarıma doğru lavlar akıtırken nefesim kesildi kısa bir an. Sıcak avcu dövmemin üzerini kapattı, parmakları etimi sızlatacak kadar sıktı dövmenin olduğu yeri ama buna takılmadım.

Ona misilleme olarak tırnaklarımı tehditkar bir edayla dövmesinin üzerinde gezdirdim, hatta biraz da bastırdım tırnaklarımı. Etrafımızda alevden bir çember çizen bu anlar nefesimi de yaktığında başımı geri çektim. Nefes nefese onun yüzüne bakarken Kıvanç da hızlı nefeslerle dudaklarını şakağıma sürttü. Gözlerimi yumup kollarımı onun boynuna sardım. Ben şöyle bir asır falan burada kalsam o kadar güzel olurdu ki...

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin