47.MAVİ ve SİYAH

55.7K 2.7K 1.8K
                                    

Ben geldim!
Arkadaşlar normalde bölümü biliyorsunuz 1 Ocak'ta atacaktım ama neden bilmiyorum, Wattpad bu kitaba gelen oyları kabul etmiyor. Sayılar bende günlerdir sabit. Lütfen oylarınızın algılandığından emin olun.
💙🖤

Yazım yanlışları için üzgünüm. Bölümü tekrar okusam bile zaten ben yazdığım için ezbere okuyorum arkadaşlar. Ben de bir kitapta yazım yanlışı görünce rahatsız oluyorum ama benim de gözünden kaçanlar oluyor.

1000 oy ve 1000 yorum sınırımız.

Sizi sevdiğimi ve hep ilgi göstermek için zaman ayırdığımı biliyorsunuz.
Keyifli okumalar.

Bölüm ithafı: misss_love 💜🖤

🖤💙

"Bölüm 47: Mavi ve Siyah"

Güzel şeylere ağır bir özlem duyduğumu hissediyordum. Bu özlem o kadar ağırdı ki bazen sırtım ağrıyor, bazen belim tutuluyordu. Nasıl katlanılır bilmiyordum. Tam böylesine sorunlu düşüncelerin içinde yuvarlanırken acının kaydırağından gözyaşlarıyla kayan o kız olarak onun gözlerindeki suya düştüm. Sırtımdan düşmemek için kollarını kaburgalarıma düğümlemiş özlemin bağları çözüldü, belimdeki ağrı gitti. Onun bana getirdiği milyonlarca histen sadece birisiydi bu.

Yanan şöminenin önüne uzanmış gölgesiz tek varlık olan ateş ışığını dalgalandırırken sessizdik. Sırtımı onun göğsüne dayamış, yüzüm şömineye dayalı halde yatıyordum. Kıvanç, beni bütün bıçaklardan korumak ister gibi arkamda uzanan bir surdu. Gözlerim ağır ağır açılıp kapanıyor, uyku ateşin sıcaklığıyla daha çok kanıma karışıyordu.

"Sana bir şey soracağım," dedim, sesim bir akarsu kadar net ve sakindi.

"Sor mavi."

"Cihan abiyle konuşacak mısın gerçekten?" Sözlerimin onun kasılmasına sebep olduğunun farkındaydım ama bunu sormak zorundaydım. Tümüyle bütün olabileceği tek kişi bendim, bundan emindim. Ona benden başkası ayna tutamaz, tutsa dahi Kıvanç aynadaki o adamla göz göze gelmezdi. "Biliyorsun, onun hiçbir suçu yok."

"Onunla konuşmam gerektiğinin farkındayım," dedi dalgın bir sesle. Sanki aklında bir sel vardı, selin üzerine saçılmış kelimelerin hepsini okumaya çalışırken bir yandan da bana cevap veriyordu. "Hiçbir şey için onunla konuşmayacak olsam bile seni o şerefsizin elinden kurtardığı için onunla yine konuşacağım." Derin bir nefes alarak belimde bir halat misali sarılı olan kolunu yavaşça çekerek eliyle ince belimi kavradı ve beni kendine çevirdi. Sırtımı ateşe vererek ellerimin ikimizin arasında sıkışmasına neden olduk. Bir yastığın üzerinde olan birbirine denk gözlerimiz görünmez bir çizginin üzerinde kesiştiğinde ateşin düştüğü yüzündeki dalgalanmaları izledim.

Şimdi gözlerinde ateş vardı.

"Ben de onunla konuşmanı isterdim," dedim. "Seni gerçekten önemsiyor. Zor olduğunun farkındayım. Benim de annem çıkıp gelse ben de senin gibi davranırdım sanırım." Elimi kaldırıp onun kirli sakallarının sarmaladığı yanağına koydum. Elmacık kemiğini, bir ok kadar keskin görünen simsiyah kaşlarını okşadım. Biz birimize hep burada olduğumuzu hissettirebiliyorduk.

"Konuşmayalım bunları." Kaşları çatıldı. "Başka şeylerden konuşalım." İki kolu da beni sardı bedenlerimizin tamamen birbirine yaslanmasına neden oldu. Sabahki ağrılarımdan arınmış bir halde, hala onun bu sabah giydirdiği çoraplarla yatıyordum. "Söyle bakalım, yarın nereyi gezmek istersin?"

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin