64.DONDURMA

30K 2.2K 1.7K
                                    

Merhaba.
Muhteşem bir bölümle geldim.

Sınır: 1000 oy ve 1000 yorum.
Sınır geçilirse bölüm yarın gelecek.

Keyifli okumalar dilerim...
💙🖤

Bölüm 64: "Dondurma"

Yoldan geçerken size çarpan birisini ne kadar tanıyor olabilirdiniz? Kuvvetli muhtemel ilk defa gördüğünüz için kaşlarınızı çatarak onun arkasından bakar ve yolunuza devam ederdiniz. Tanıdığınız birisiyse ona gülümserdiniz ve bunu tatlı bir tesadüf olarak değerlendirebilirdiniz. Peki ya hiç görmediğiniz anneniz hangi gruba giriyordu?

Arkasından çatık kaşlarla baktığınız yabancı mı yoksa hoş bir tesadüf mü?

Anne. İçi merhamet dolu, harflerinden sıcaklık akan o güzel ve güven verici kelime.

Yabancı. Hiçbir şey hissettirmeyen, donuk harflere sahip ve tekinsiz hissettiren o kelime.

Filiz'e baktığım da derin bir yabancılık sarıyordu her yanımı. Hissetmekle bilmek arasındaki o farkı yaşıyordum. Yabancılığını hissediyor, anne olduğunu biliyordum. Bu beni kararsızlık uçurumun da sallandırıyordu. İlk an onu kovacağımı sandım, ta ki onunla gerçekten konuşmak istediğimi fark edene kadar.

"Neden geldin?" diye sordum dümdüz bir sesle. Gerçek bir yüzleşmeye ihtiyacımız varsa hala buna gücüm vardı. Ya da öfkem ve acım hala diriydi.

"Ben..." Dolu gözleri etrafta gezindi. "Seni çok merak ettim."

"On sekiz yıl sonra mı?" İyi bir yüzleşme acı dolu olurdu, eğer biraz olsun pişmanlık yaşıyorsa çok acı çekmeliydi ki beni anlasın.

"Lütfen benim kadar acımasız olma," dedi çatlayan sesiyle. "Özür dilemek işe yaramaz, farkındayım ama ne yapmam gerektiğini söyle."

"Geçmişin yaralarını şimdi kapatamazsın Filiz." Sırtımı yastığıma biraz daha bastırarak sabit ifademle ona bakmaya devam ettim. Bazen sorunlar yalnızca acımasız olmakla çözülürdü. Zamanında kime acımasız davrandıysanız onun da sizden öğrendiği acımasızlıkla size yaklaşacağını unutmamak gerekirdi. Filiz çocuklarına çok acımasız davranmıştı, şimdi sıra bizdeydi.

"Öylece gitmemi mi istiyorsun?" Bana doğru birkaç adım attı ama gözlerim ayaklarına indiği an sanki ayaklarından vurulmuş gibi durdu. "İzin ver de yanında olayım." Hiç tanımadığım bir insan bu vakitten sonra yanımda olsa ne olurdu, olmasa ne olurdu? Odamı temizleyen adam kadar faydası yoktu bana. En azından o mikrop kapmamamı sağlıyordu.

"Abim hapisten çıkalı günler oluyor. İlk doğurduğun, anneliği tanıdığın çocuk olmalı o. Gittin mi yanına, gidebildin mi?" Bakışlarını başka yana çevirdi ve sessiz sessiz bekledi. Cevabı yoktu, abimin yanına gidemezdi çünkü. Onun öfkesini göze alabilir miydi, alamazdı. Onun kadar korkak birisi, dertleri sıkıntıları açmak yerine o sorunlardan kaçmayı kendine huy edinmiş bir kadın asla onun öfkesini omuzlanamazdı. "Ya da dur, sen bizde annelik ne hiç bilmedin değil mi? Anneliği Yalın'da öğrenmiştin."

"Hepinizi çok seviyorum," dedi gözlerime bakabildiğinde.

"Evet, öyle ki bizi terk ettin ve onu bu yaşına kadar büyüttün." Ellerimi karnımın üzerinde bağlayarak başımı arkaya yatırdım. Gözlerimi yummamla birlikte dudaklarımdan umursamaz bir tınıda dökülmüştü kelimeler. "Biyolojik olarak sen benim annemsin, ben de senin kızımın. Ama ben başka birisini anne bildim, sen de beni değil de doğurduğun başka bir çocuğu evlat bildin. Bundan sonra ne olur bekliyorsun? Sana anne dememi, boynuna atlamamı mı bekliyorsun?"

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin