27.SAHTE PARÇA

61.6K 3.3K 3K
                                    


Seviyorum sizi, keyifli okumalar...
1350 oy ve 1000 yorum.
💙🖤
Keyifli okumalar...

Bölüm 27: "Sahte Parça"

Parçalanan avın, avcıya zararı falan yoktu.

Topa vurmak için hızlıca zıpladığımda, yanımdaki kısa kızın bana çarpması üzerine bileğimin üzerine düştüm. Dudaklarımdan çıkan acı dolu inlemeye engel olamazken hoca düdüğü çalıp yanıma koşturdu. "Berfin! İyi misin kızım?" Parmaklarım ince ayak bileğimi sararken çevremdeki uğultu fazla geliyordu. Biraz olsun kendimden uzaklaşmak adına antrenmana katılmıştım ama yine olan olmuştu.

Hoca ayağımı uzatmamı isteyip bileğime dokunduğunda çığlık attım. Bir bıçak sanki bileğime saplanmış da dönüp duruyordu içeride. Dişlerimi sıkarken iki kişi kalkmama yardımcı oldu. Takımdaki iki kız beni dışarı çıkarttı, yürüyebileceğimi anladığım anda ikisine de teşekkür edip onları bıraktım. Kimseden yardım istemiyordum. Kimseden ama kimseden...

Yavaş yavaş ön bahçeye çıktığım da sık sık dişlerimin arasından soluyordum. Bir elimi ayağı burkulan sağ bacağıma koyup ayağımı öne doğru çektim. Hastaneye gitmem gerekiyordu. Kendimi sonunda çardağa attığımda çaprazım da oturan Kıvanç'ı ve çocukları gördüm. O aptal günün üzerinden iki gün geçmişti. Özgür'ün beni götürmesine izin vermemiş, kendi evime gitmek için bir taksi tutmuştum. Özgür'ü de kendime yaklaştırdığım söylenemezdi, hatta Ezgi ile bile fazla konuşmuyorduk.

Beni bırakmıştı ve bana olan düşkünlüğünü her şeye rağmen biliyordum. Bana değer vermeyen bir adam, sırf ona aşık olduğum için benden ayrılan adam hesabıma şak diye yüz bin lira para geçirmezdi. Bunu kullanmaktan çekineceğimi mi sanıyordu?

Bu ceylanın zekası vardı ve o avcı yine benim ayağıma gelecekti.

"Berfin?" Ezgi'nin sesini duyduğumda gözlerimi sızlayan bileğimden çekip ona çevirdim. Üzerindeki formayla nefes nefese gelmişti. "Görmedim düştüğünü, telefonla konuşuyordum." Elini koluma koydu. "İyi misin?"

Başımı salladım. "Biraz dinleneyim, geçer."

"Çocuklardan birini çağırayım mı?"

"Sakın!" dedim sert bir sesle. "İstemiyorum. Hadi sen antrenmana git." Başını salladı. Tam arkasını dönmüş gidecekken duraksadı, yeniden yüzünü bana döndü.

"Kıvanç'ı savunmaya yüzüm kalmadı. Bu son yaptığı tam bir pislikti ama sadece şunu bil, o seni ona aşık olduğun için bırakmadı. Hatta ona aşık olmadığını söylediğinde bozuldu, bunu fark edebiliyordum o an. Kıvanç ona aşık olmanı istiyordu zaten." Kulağımdan giren kelimeleri incelemedim, umursamadım, takılmadım. Ben artık sebeplere değil sonuçlara bakıyordum. Gerisi umurumda değildi.

"Konuşmayalım bunu Ezgi."

"Peki." Ezgi yeniden okulun arkasına döndüğünde yavaşça arkama yaslandım. Biraz daha bekledikten sonra bahçeden çıkıp gidecek gücü kendimde bulabileceğime inanıyordum.

Öylece bahçeyi izlerken arada bir Kıvanç'a kayan gözlerime mil çekmek istiyordum. Sinir oluyordum kendime bazen. Bana bir kere bile bakmamıştı arkamızda bıraktığımız iki gün içerisinde. Bugün üçüncü gündü ve gözünün kıyı bile değmemişti. Nasıl bu kadar iradeli olabiliyordu?

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin