29.KÖRDÜĞÜM

60.2K 3.6K 1.9K
                                    

Hepinize merhaba!
1300oy ve 1000 yorum. Artık sabit sınırımız oldu😅
Keyifli okumalar...
koalaamauykusuz1  bölüm için o kadar çok çabaladı ki... Bölümü ona ithaf ediyorum.
Bölüm şarkısı: Nothings breaks like a heart.

Bölüm 29: "Kördüğüm"

En son kimin için böylesine telaş etmiştim?

Sanırım Kıvanç polisler tarafından arabaya sokulmaya çalıştığında böylesine bir telaşa kapılmıştım. Ama Hakan ya da Kıraç kimdi? Tabi ki de Kıraç abinin ameliyatta olması beni çok üzmüştü ama sanırım geçen onca zamanın ardından gerçek ve tarafsız bir arkadaş edinişim ilkti. Hakan benim için büyük şeyler yapmıştı. Her şeyden önce beni o tuvaletten kurtarmasa o kızların elinden nasıl kurtulacağımı Allah bilirdi.

Öte yandan Hakan abisini kaybetme korkusu ile burun burunaydı. Bunun ne demek olduğunu çok iyi bilirdim.

Danışmanın yanındaki merdivenleri tırmanıp koşarak kadının tarif ettiği yere doğru ilerlemeye başladım. Uzun saçlarım ayarsız koşuşum yüzünden ağzıma yüzüme dolanıyordu. Üzerimdeki trençkot bana boldu ve üzerimdeki kıyafetlerin hiçbirinin bana ait olmadığı kilometrelerce öteden belliydi. Halime aldırış etmeden kendimi başka bir koridora attım ve Hakan'ı gördüm.

Sanki onu vurmuşlardı.

"Hakan?" Nefes nefese ona seslendiğimde kafasını kaldırıp kanlanmış gözlerini bana çevirdi. O an, topuklu ayakkabı giyen bir kadın göğsümün ortasındaki cam kırıklarını ezerek geçti. Dağılmıştı.

"Berfin?" Koşar adımlarla ona yürüdüm ve onun da ayağa kalkmasıyla ona sarıldım. Artniyetleri, fesatlıkları, sakat düşünceleri zihnimdeki cehenneme atıp ona şefkatle sarıldım. Kollarını bana sarıp koca bir adam bana sığındığında ağlıyordu. Dişlerimi sıkarak yutkundum. Abimi özlüyordum, günlerdir pek çok kişi tarafından itilip kakılmıştım, Kıvanç kim bilir neredeydi ama ben şu an ağlamamalıydım. Birimizin güçlü olması gerekiyordu.

Geri çekildim. Hakan'ın göz çukuruna düşen damlaya bakarken benim de artık gözlerim dolmuştu. Onun piç bir tavırla sırıtması gerekiyordu, böyle kanlanmış ve kırmızı renkli damarlarla sarılmış bir çift gözün acıyla bakışı bütün umutlarımı yerle bir ediyordu. "Sakin ol," dedim ellerimi kollarına koyup. "İyi olacak."

Hakan başını arkaya atıp tavana baktı. "Nereden bilebilirsin ki?" dedi çatlamış bir sesle.

"Kötü olacağını nereden bilebiliriz?" dedim umudu önüne sürerken. Zorla yutkunup kafasını aşağı eğdi.

"Çok kan kaybetti." Avuçlarını gözlerine bastırıp aşağı yukarı yürümeye başladı. "Çok geç kaldım." Ah, hayır! Böylesine bir durumda kendini suçluyor olamazdı.

"Böyle olacağını nereden bilebilirdin ki?" Hakan kendine sinirli olduğunu belli eden bir tavırla bana döndüğünde ameliyathanenin kapısı açıldı. Orta yaşlı bir hemşire kapıdan çıkıp Hakan'a döndü.

"Uygun kanı hala bulamadınız mı?"

"Ben vereceğim!" diye atıldım hemen. "0Rh- değil mi?"

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin