Hep bahsettiğim ortak bölümü sonunda yazdım. Her bölümün başı ve sonu farklı o yüzden iki kitabı da okuyorsanız, zaten ortak bölüm diyerek sadece birini okuyabilirsiniz.
Bunun dışında bölümü okurken hoşgörünüzü takınmanınızı istiyorum.
Altını çizerek söylüyorum, yazdığım her şey bütün kadın kitlesini düşünülerek yazılmıştır. Hoşgörüyle, önyargısız ve anlamaya çalışarak okuyun bölümü.
Size keyifli okumalar diliyorum.
💙🖤1300oy sınır. Yorumlarınızı bekliyorum.
Bölüm 33: "Sarışın"
Bir insanın hayatınızın ortasına koyduğunuzda, sizin büyük çarklarınızı çeviren o mekanizma oluyordu. Sönüşler yanışlardan daha kolaydır, demiş yazar. Doğruydu. Başlarda kalbine yağ gibi, habersizce yerleşen o duygu yanarken sadece sıcağını hissediyordun. Sönerken ise hissettiğin katrandı. O yüzden, bir ömür yanmayı sönmeye tercih ederdim.
"Berfin!" Kıvanç oturma odasından seslendiğinde başımı önümdeki test kitabından kaldırdım. Geçen gün soruları bilerek beni geçmiş olmasını gururuma yedirememiştim.
"Efendim!" diye bağırdım başımı arkaya atıp. Biraz sonra ayak sesleri işittim ve arkaya devirdiğim kafamı omzuma doğru yatırarak kapıya çevirdim bakışlarımı. Kıvanç omzunu kapının pervazına dayadı ve gözlerime baktı.
"Hazırlan hadi, dışarı çıkacağız." Gözlerimi saate çevirdim. Saat henüz altıydı. Güneş batalı çok olmamıştı ve ben bugünümü derslerime ayırma hayalleri kurmuştum.
"Nereye gideceğiz?" diye sordum.
"Arslan abi bekliyor, sizi tanıştıracağım. Üstelik o da kendi sevgilisiyle gelecek. Yemek falan yiyeyim, dedi." Kaşlarımı kaldırarak bunu kısa bir an düşündüm. Organizasyon yapılmıştı. Karşı koyma şansım yok gibi görünüyordu. Dürüst olmak gerekirse o adamdan korkuyordum. Hoş, birlikte olduğum adamın da ondan aşağı kalır yanı yoktu.
"Peki." Elimdeki kurşun kalemi kitabın arasına atıp ayağa kalktım. Kıvanç da hazırlanmak için odanın önünden ayrılmıştı. Kapıyı kapatıp dolabıma yürüdüm. Yemek yemeğe gidecektik, nereye gideceğimizi bilmiyordum ama kendime özgü olan hatta artık benim formam haline gelen pantolonla tişörtü üzerime geçirdim. Ayağımdaki açık mavi kotun üzerine giydiğim beyaz tişörte kısa bir bakış atıp siyah deri ceketimi omuzlarıma geçirdim. Saçlarımı hızlıca taradım, bağlamak yerine ihtiyacım olursa diye bileğime siyah lastiği geçirdim.
Odadan çıktığımda Kıvanç kapının önünde bekliyordu. Siyah kotunun üzerine geçirdiği siyah, spor gömlek pazılarını ve belinin etrafını sarmıştı. Yüksek omuzları belirginleşirken kas çalıştığı için gergin duran göğsü gömleği azıcık kasmıştı. Fazla iyi görünüyordu. Ayağına siyah, spor ayakkabılarını geçirirken mavi gözleriyle bana alttan alttan baktı. Gözlerimin onda daha fazla oyalanması tehlikesine karşılık gözlerimi kaçırıp kendi ayakkabılarıma yöneldim.
Evden çıkmamız ve arabaya binmemizin ardından Kıvanç direksiyonun başına geçti. Emniyet kemerini asılarak yerine taktım, sessizce arkama yaslandım. "Araba sürmeyi biliyor musun?" dedi çok geçmeden Kıvanç.
"Hayır." Arabaya dair bildiğim hiçbir şey yoktu. Aynı şekilde trafiğe dair de. Buna hiç ihtiyacım olmamıştı. Toplu taşıma araçları benim kullandığım tek, tekerlekli araçlardı. Kıvanç hiçbir şey söylemedi ama başını salladı. Nereye varmaya çalıştığını anlamamıştım. Belki açıklar diye sessiz kaldım ama hiçbir söylemeye niyeti yoktu. "Nerede buluşacağız?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK •Tamamlandı•
Teen FictionBerfin, abisinin ne iş yaptığından habersiz liseyi iyi derece ile bitirmek isteyen bir öğrencidir. Bir gün abisini polislerin götürmesinin ardından abisinin gerçek işini öğrenir. Kurye. Uyuşturucu kuryesi. Abisini kurtarmak için o dünyaya girmesi ve...