55.AYNA

35.9K 2.3K 1.4K
                                    

Selam.
Güzel bir bölümle geldim.
Sınır: 1000 oy ve 1000 yorum.

Medya Berfin ve Kıvanç ama temsili.
🖤💙

Kitabı seveceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızı buraya etiketleyin ki daha hızlı büyüyebilelim.

Keyifli okumalar...
🖤💙

Bölüm 55: "Ayna"

Gökyüzünün meşalesi olan güneş odaya düştüğünde buğulu bakışlarım odanın tavanında dolanmaya başladı. Mahmur gözlerim her şeyi netliğe kavuşturmak için sağa sola kayarken yalnız uzandığım yataktaydım. Bedenimi örten ince yorgana biraz daha sarılarak oldukça kabarık ama rahat olan yastığa gömüldüm.

İlk uyandığımızda zihnimizde oluşan o boşluğun doluşunu hissettim. Dün aniden aldığımız kararı, yaptığımız deliliği ve beni derinden etkileyen sevişmemizi hatırlıyordum. Şaşkınlık ve tuhaf bir heyecan dolu kıkırtı dudaklarımın arasından sıyrıldığında elimi ağzıma kapatarak deli gibi gülmemi engellemek istedim. Aynı anlarda gözlerim havaya kaldırdığım elimde takılı kaldı.

Parmağımdaki tek taş biraz ağır geliyordu, yani abartı anlamında ağırlığı vardı. Onu İstanbul'a döndüğümüzde de takabileceğimden emin değildim. Gözlerim ışığın vurduğu elmasın pırıltılarında gezinirken odanın kapısının açılmasıyla oraya döndüm. Kıvanç elindeki karton çanta ile içeri girdi. Çantanın üzerinde bir fotoğrafçı dükkanının adı ve adresi yazıyordu.

Kapının üzerinden anahtarı çekip yatağa doğru baktığında bakışlarımız kesişti. Havadaki elimi salladım ona. "Günaydın."

Gülümsedi, yorgun görünüyordu. "Günaydın Ataman Güzeli." Kapıyı arkasından örterek yatağa doğru yürüdü, onu gözlerimle takip ederek yanıma uzanmasını izledim. "Gel." Kolunu açarak beni yuvama davet ettiğine onun göğsüne sığınan bir kuş gibi örtümden ayrılmayarak sırtımı göğsüne yasladım, onun da sırtı başlıktaydı ama ayaklarını uzatmıştı. Ve ben yeni uyandığım için hala çıplaktım.

"Yorgun görünüyorsun," dedim başımı çenesine yasladığımda. Gölgesine sığındığım kolunu örtünün üzerinden belime dolayarak beni tamamen kendine yaslandı.

"Dün gece hatunun birisi beni çok yordu," dedi fısıltılı bir sesle. Sözleri yanaklarıma kan oturtmuştu. Hiçbir şey söylemeden dirseğimle karnına vurdum. "Sen tanıyor musun?" Vuruşumdan hiç etkilenmeyerek konuşmaya devam etti. Bakışlarının ağırlığını görmesem dahi hissedebiliyordum. "Oldukça fena bir hatun." Belimdeki eliyle dürttü beni. "Tanıyor musun?"

"Tanıyorum." Huysuz bir sesle konuştum. "Çok ama çok huysuz, çapkın, iflah olmaz, yaramaz bir adamın karısı." Kıvanç benden böyle bir cevap beklemiyor olsa ki kısa bir anlığına şokla kalakaldı ve boş bulunduğunu hissettiren bir tınıyla sordu.

"Karısı mı?" Sanki bunu dillendirmiş olmam ona gerçeği göstermişti. Sonra ben cevap veremeden konuştu. "Adam baya şanslıymış. Tanıyor musun o adamı?"

"Evet," dedim bu defa daha hoş bir şekilde. "Aşırı derece güzel, tatlı, becerikli bir olan kadının kocası işte."

"Emin misin?" Uzanıp yatağın yanına bıraktığı karton paketi aldı. "Sanki kadının kıskançlık, inceden kırık olması gibi huyları da vardı."

"Hiç de bile." Çenemi dikleştirdim. Bir gözüm hala onun açmakta olduğu karton paketteydi. Uzun parmaklarını küçük, karton çantanın içine sokup bir fotoğraf destesi çıkarttı. Fotoğraf destesinin yüzünü bana çevirdiğinde fotoğrafla birlikte nefes boruma sağlam bir darbe yediğimi hissettim.

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin