66. ATAMAN VE GÜZELİ

32.8K 2.2K 1.7K
                                    

Merhaba!
Çok güzel bir bölümle geldim.
Bu arada ÖMÜR VE ÖZGÜR için bir kitap yazacağım kesinlikleşti. Ancak Bataklık bittikten sonra yazacağım.
Bataklık bir aksilik olmazsa 70.bölümde final olacak arkadaşlar.
Çok üzücü, biliyorum ama en iyi şekilde bitirmeye çalışacağım.
Keyifli okumalar 💙🖤

Sınır: 1000 oy ve 1000 yorum.
Sınır geçilirse bölüm yarın gelecek.

Bölüm şarkısı bölüm kadar eğlenceli olan Tarkan-Ay.
Medyaya dikkat💙

Bölüm 66: "Ataman ve Güzeli"

Yangın gibi gecelerin ardından güneş geliyordu. Umut, gökyüzü kadar büyüktü ve içinde güneşi taşıyordu. O yangın gibi gecelerde koskoca bir karanlık saraya çökmüştü. Kralı, sarayın celladı olduğunda acı azalması gerekirken dahada büyümüştü sanki ama içten içe biliyordum; bu değişimin sancısıydı.

Yüzümü annemin yastığına biraz daha bastırırken parmaklarım onun saçlarının arasında geziniyordu. Simsiyah saçları ince, beyaz parmaklarımı yutarken gözlerimi yummuştum. Onun acısını nasıl alabilirdim? Artık gideceği bir Bataklık bile yokken onun gözlerindeki matlığı nasıl giderebilirdim? Sevdiğim adam için ne yapabilirdim? Buradaydı, kollarımın arasında yatıyordu.

Enkaz gibi...

Benim için yapmıştı, ben istediğim için tek sözümle; tek gecede kendi evini yıkmıştı. On altı yaşından annesinden kaçıp da yeni bir ev, yeni bir anne edindiği evi sırf ben istedim diye yıkmıştı. Tam iki gün yanmıştı Bataklık'ın fabrikası. İtfaiyeler uğraşmıştı epeyce. Yangın büyüktü ama sıçrayabileceği bir yer olmadığı için büyük bir panik yaratmamıştı. Yangının sönmesinin üstünden üç gün geçmişti. Yani Bataklık beş gün önce hayatımızı terk etmişti.

Beş gün... Kalkıyordu, kahvaltı ediyordu, basket maçı ya da Marvel filmleri izliyordu. Sürekli beni gözlüyor, ilaçlarımı takip ediyor, ağzıma attığım her lokmanın bana yarayıp yaramayacağına bakıyordu. Günlük rutinleri bitince geliyor, kollarımın arasına uzanıyor ve sabaha kadar gözünü bile kırpmadan yatıyordu.

Ona bunu yaptırdığım için pişman olmama ramak kalmıştı.

Beni kaybetme korkusunun onu nasıl yiyip bitirdiğini eskisinden çok daha iyi görüyordum. O gece dizlerinin üzerine çöküp de bacaklarıma sarıldığında onun aslında acısını benden nasıl da iyi gizlediğini görmüştüm. Onun için savaşıyordum ben de. Bataklık'ı benim için yıktıysa ben de onun için ne yapıp edip hayatta kalacaktım. Başarmak zorundaydım.

O gece sabaha kadar beni susturmaya çalışmıştı, o kadar çok ağlamıştım ki o ağladığı için. Üzülmediğine, oranın benden daha değerli olmadığına, ben yanındaysam oranın hiçbir önemi olmadığına, Bataklık yıkıldı diye değil ben bu halde olduğum için ağladığına beni inandırmak için gün aydınlanana kadar uğraşmıştı. En sonunda ben ona inanmış ve susmuştum, o da benim göğsüme kıvrılıp uyumuştu. Sonraki geceler de bir daha gözünü kırpmamıştı.

Ertesi sabah ise hiçbir şey olmamış gibi çıkıp bu eve gelmiştik, annemin evine.

"Kıvanç?"

"Hım?" Yüzünü göğsümden kaldırmadan mırıldandı. Sanki onu hayatta tutan şey benim kokumdu, nefes alamadan duramadığımız gibi benim kokumu almadan yaşayamıyordu. Bazen başıma bağladığım fulardan ya da eşarplardan birini bileğine sarardı. Özellikle de bir yere gitmesi gerekiyorsa yapardı bunu.

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin