34.UÇURUM

55.8K 3.2K 1.9K
                                    

Keyifli okumalar...
Sınır 1300 oy ve 1000 yorum
💙🖤


Bölüm 34: "Uçurum"

Aynaya baktım.

Kendimi görmek istedim. Peki ben kimdim? O, abisinin kardeşi olan sessiz kız mıydım yoksa aynadaki kadın mıydım? Siyah saçlarımın mavi uçlarına, hafif çatık duran kaşlarıma ve çatlamış dudaklarıma baktım. Eskisine nazaran daha zayıftım artık. Biraz kilo alsam fena olmazdı çünkü en sevdiğim eteğim olmuyordu. Üstelik bu denli zayıf olmak da bana yakışmıyordu.

Elimdeki tarakla saçlarımı taradım ve başımın arkasında bir atkuyruğu haline getirip ıslak yüzümü kuruladıktan sonra banyodan çıktım. Sınav haftasına girmiştik ve ders çalışmanın yanından dahi geçmiyordum hala. Üniversite benim için hayal olmak üzereydi. Gruptaki kimse ders çalışmadığı için ben de onlarla takılarak dersleri boşluyordum. Arkadaşlar kesinlikle çok etkiliyordu.

Kıvanç'ın odasına girdim. Aynanın önündeydi, ayağındaki koyu renk kot pantolon üzerindeki tek parçaydı. Saçlarını kurularken bana döndü, banyodan yeni çıkmış olmalıydı. "Kedimi istiyorum," dedim ayaklarımı sürüyerek onun yanına vardığımda. Çocuk gibi davrandığımın, dahası sızlandığımın farkımdaydım ama o kediyi istiyordum. Selin'in başına atıp duramazdım.

"Kızım ne işi var kedinin evde? Sevmem ben kedi." Elindeki havluyu yüzüme atıp yatağın üzerindeki uzun kollu tişörtü eline aldı. Gözlerimi devirerek havluyu yüzümden çektim.

"Ama istiyorum. Ama diyorsan ki burası benim evim, evime kedini falan sokamazsın diye..."

"Gel beni döv diyor resmen!" Uzun kollu tişörtü başından hışımla geçirip bana ters ters baktı. Bu evin de diğerinin bir yarısının bana ait olduğunu hissediyordum çünkü Kıvanç bana bu hakkı veriyordu ama biraz zayıf noktalarına oynamasam ikna olacak gibi değildi. Henüz diğer evin döşemesini yapmamıştım, tasarım konusunda Volkan'ın iç mimar sevgilisi ile konuşabilirdim ama ortam biraz daha durulduğunda bu işe yoğunlaşabilirdim. En azından sınavların bitmesi gerekiyordu. "Tamam, okul çıkışı alırız itini getiririz evimize."

Sırıttım. "O it değil, kedi ama buna takılmayacağım." Ayağa kalkıp ona sarıldım, yanağından öptüm. "Teşekkür ederim."

"Sensin teşekkür," dedi kaşlarını çatarak. Şakağıma uzun ve sert bir küçük kondurdu. "Teşekkür yok. Hadi çıkalım." Başıma sallayıp kollarımı çektim ve kapıya yöneldim. Kıvanç'ın odasından çıktığım an evin kapısı çalmaya başladı. Hızlı adımlarla kapıya yürüdüm. Sabahın saat sekizinde kim gelebilirdi ki? Gözümü kapının deliğine yaslayıp kimin olduğuna baktım. Yiğit abi? Yutkundum. Şimdi sıçtın kızım Berfin, geçmiş olsun.

Alt dudağımı ısırıp ne olacaksa olsun diyerek kapıyı açtım. Yiğit abi buranın adresini nereden bulmuştu? Kapı aramızdan çekildiğinde göz göze geldik. "Yiğit abi?"

Yiğit abi üzerindeki gri kot ceketin cebine ellerini sokmuştu, çatık kaşlarla yüzüme bakarken buraya gelişinin pek de iyi sonuçlar vermeyeceğini hissetmiştim. "Çıkıyoruz," dedi. "Hadi."

"Kimmiş gelen?" dedi Kıvanç arkamdan çıktığında. İkisinin arasında kalmıştım ve ikisinin de birbirine olan bakışları iyi sayılmazdı. Hangisine karşı durumu nasıl toparlayacağımı düşünürken Kıvanç bana bir adım daya yaklaşıp sırtını göğsüme dayadı, eli ise kapının kenarını kavramıştı. "Bir sıkıntı mı vardı?"

"Berfin'i almaya geldim," dedi Yiğit abim kaşlarını çatarak. Kıvanç'ın tepkisi ise gülmek oldu. Başını başka yöne çevirerek güldü, tavırlarından alay dökülüyordu.

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin