38.SÜVEYDA

73.9K 3K 2.6K
                                    

Selamlar!
1300 oy ve 1000 yorum sınır.
Keyifli okumalar...
🖤💜

Bölüm 38: "Süveyda"

Uçurumdan intihar en umutların parmak uçlarında dayanıklılığın, sabrın kanı vardı. Bütün umutların kendini atması haksızlık değil miydi? Göğsümdeki umut kabı her an biraz daha boşalırken kaburgalarımdan atlayan umutlar mideme çakılıyor, midemden yayınlan ağrı bütün göğsümü esir alıyordu.

İlk defa, Ayça için endişelendiğimi hissettim. Ayça benim düşmanım değildi, hiçbir zaman olmamıştı. Evet, saplantıları yüzünden beni dövmüştü. Evet, kavgalar etmiştik ama Ayça benim hemcinsimdi. Kadındı o. Ve ben kadın erkek ayırmaksızın böylesine şerefsiz bir kadın için kimsenin içeride yatmasına izin vermeyecektim. Bilmiyordum, nasıl yağacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu ama bırakmayacaktım.

Kapıdan içeri girdiğimizde masada, başı önünde oturan Ayça başını kaldırıp bize baktığında beni görür görmez ayaklandı. Ardımdan içeri giren Umay çatık kaşları ve öfkeli ruh haliyle ona bakarak kapıyı kapattı. Kıvanç dışarıda bekliyordu. Onun girmesini Umay da ben de istememiştik.

Ayça'ya kızgındı. Hem sırlarını ortaya döktüğü için hem de bu işi uzatmaya devam ettiği için. Geliş yolunda Umay topladığı bilgileri benimle paylaşmıştı. Ahu'nun tefecilere yüklü miktarda bir borcu olduğu biliniyormuş. Borcunun senetlerini ödemek başka adamlarla ya da borcunun olduğu adamlarla cinsel ilişkiye giriyormuş. Tefeciler bir çeteymiş ve bir genel ev de işletiyorlarmış. Umay bu cinayetin şüphelisi olarak onları gösterirsek polislerin çeteye saracaklarını düşünüyordu. Bu doğruydu, çeteyle uğraşırken delil yetersizliğinden bizim üzerimizdeki şüpheler de kalkardı.

"Ayça," dedim ona bakarken. Yüzümdeki ifade nasıldı bilmiyordum ama sesim olabildiğince yorgun çıkmıştı. "Sen ne yaptın?" Ayça masum bir çocuk gibi başını aşağı eğip masanın üzerinde duran elleriyle oynamaya başladı. Ona doğru yürüdüm, elimi onun omzuna koydum. Dolan gözleri hala masanın beyaz yüzeyinde gezinirken elimi omzundan kaydırıp dirseğine getirdim ve ilk defa ona dostane bir tavırla yaklaşarak kolunu sıktım hafifçe.

"Niye susuyorsun kızım?" Umay öfkeyle bağırdığında Ayça irkilerek kafasını kaldırdı ve ona baktı. "Hasta mısın sen suçu üstleniyorsun?"

"Ben..."

"Sen ne? Yirmi bir yaşında tek derdin kendini hapse attırmak mı?" Bunu nereden... Ah, Umay tabi ki. Umay yavaş ama kendinden emin adımlarla Ayça'nın dibine kadar girdi. Onun bu tavırlarının, sorgu sırasında polislin baskıcı tavırlarından daha ağır hissettirdiğini biliyordum. Ellerini masaya koyup Ayça'nın yüzüne doğru eğildi. Ayça benden kısaydı, ben de Umay'dan kısaydım. Bu fark, Ayça ayaktayken bile Umay'ın onun üzerine eğilmesine sebep verecek mesafeyi yaratıyordu.

"Ben bu kadın davasını birisini kurtarayım, diğeri yaşasın diye mi uğraşıyorum sanıyorsun?" dedi dişlerinin arasından. "Kahramanlık yapmaya mı çalışıyorsun ha?"

"Hayır," dedi Ayça hemen. "Ben hayatım boyunca hiç bu kadar anlamlı bir şeyin içinde olmadım." Gözleri kısa bir an bana kaydı. "O buna cesaret edebildi, ben de bir işe yaramak istedim. Ben bunu ne Kıvanç için yapmak istedim ne de kendim için. Ben bunu sadece anlamı için yapmak istedim." Umay birden onu kendine çekip sarıldığında, kendi davası için ordusuna bir asker daha ekleyen kumandanın mutluluğunu yaşıyor olduğunu belliydi.

Ayça'yla aynı safta olacağımız aklımızın ucundan bile geçmezdi.

"Kimseyi burada bırakmam ben," dedi Umay geri çekildiğinde. "Kimseyi." Onu onaylamak amacıyla başımı salladım. "Ben avukatları yollayacağım." Ayça sessizce başını salladı. "Çok zaman yok, biz gidiyoruz." Ayça beklemediğim bir an uzanıp Umay'ın kolunu tuttu.

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin