40.KARANLIK MİRAS

56.9K 2.8K 2K
                                    

İyi akşamlar.
Keyifli okumalar.
💙🖤

1200 oy ve 1000 yorum sınır.

Bölüm ithafı; miraclenoir 💙🖤

Bölüm 40: "Karanlık Miras"

Zihnim sızlıyordu.

Denemeden çıkmıştık ve hep beraber sızlanarak soruları tartışıyorduk. Hakan denemeyi hazırlayana, yapana, soruları yazmak için üretilen mürekkebi yapan fabrikanın sahibine, kağıt için kesilen ağacı diken adamın Almanya'daki akrabalarına kadar sövdükten sonra ortamda oluşan kısa sessizlik çevreme bakınmam için itmişti beni.

Kıvanç yoktu ve nerede olduğunu da bilmiyordum. Bizimle denemeye girmemişti. Bizimle denemeye gireceğini düşünmek hata olurdu. Onu merak ediyordum ama sık boğaz etmem gerektiğini söyleyen zihnim elimin telefona gitmesine izin vermiyordu.

"Ne yapalım?" dedi Cengiz'in koluna altına yuva bulmuş kuş gibi büzüşen Ezgi. "Mecbur baba parasıyla okuyacağız."

"Moralimi çok bozdu bu sınav benim." Herkesten çok daha üzgün görünen Selin her an ağlayacak gibi bakıyordu. Kızıl saçlarını sırtına atarken biriyle göz göze gelmemek için bakışlarını sağa sola kaçırmaya devam ediyordu. Bildiğim kadarıyla Yiğit abi ders konusunda onun üzerine fazla gidiyordu.

"Yemişim sınavını," dedi Hakan kolunu onun omzuna atarak Selin'i kendine çektiğinde. Selin büyük bir güç tarafından çekilmenin etkisiyle Hakan'ın göğsüne çarptı ve bu çarpmayla gözlerinden birkaç damla yaş düştü. "Bir dahakine daha iyi yaparsın." O birkaç damla yaş, sanki geride bekleyenler için bir örnek teşkil etmişti. Hakan'la Selin'in yakın tavırları bizi şaşırtsa da Selin'in birden ağlamaya başlaması onun üzerini örmüştü.

"Yapma ama Selin," dedi Ezgi onun omzuna elini koyduğunda. "Halledersin sen daha. Sen okuldaki en iyilerden birisin. Ağlanacak bir şey yok."

"Selin..." Hakan birden ciddileşerek geri çekildiğinde konuşma niyetlerim birer birer suya düştü. Selin hep biraz duygusal bir kızdı ve hep böyle devam edecekti sanırım. Ne kadar eski kız olmadığını söyleyip dursa da göğsündeki kızın bir oyuncak ayı ile gezdiğini içten içe hep bilecektim ben. "Bak bana." Selin avuçlarını yüzüne bastırmış halde başını iki yana salladı. "Hadi ama," dedi Hakan parmaklarını onun ince bileğine sardığında. "Böyle yaparsan bozuşuruz. Bak bana!"

Selin direnişlerine son verdiğinde her zaman hızlı kızaran gözleriyle Hakan'a baktı. "Yemişim sınavını, ne ağlıyorsun? Neyse sorun tutarız bir hoca olur biter."

Selin ıslak kirpiklerinin altından histerik bir şekilde güldü. "Senin yemediğin bir şey var mı?"

"Yok." Selin'e doğru eğildi. "Alevli meyve tabaklarını da yemeği severim ona göre." Selin'in yanakları kanın hızla nüfus etmesiyle kızarmaya başladığında boğazını temizleyerek başka yöne bakan Ezgi onun biraz daha utanmasına sebep olmuştu. Hemen kendini geri çekti ve başka yöne odaklandı. Hakan ise dudaklarındaki küçük gülümsemeyle ona bakıyordu hala... "O değil de," dedi Hakan arkasına yaslandığında. Elini karnının üzerine koyarak midesinin olduğu bölgeyi oluşturdu. "Acıktım, gidip yemek mi yesek? İnanmazsınız ama canım koç yumurtası çekti."

Cengiz yüzünü buruşturarak başka yana baktı. Bahsettiği şeyin bir sakatat olduğunu biliyordum. Abim yerdi, yerken görmüştüm ama hayatta ağzıma sürmezdim. "Nasıl ya?" dedi Selin burnunu çekerken. "Koçlar yumurtluyor mu?" Masa birden kahkahaya boğulduğunda ben de kendimi tutmayarak kıpırdadım. Aklımda ağırlık yapan bütün sorunlara rağmen dudaklarımın arasından dökülen kıkırtılar etrafa saçıldı.

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin