16.ATEŞ

80.5K 3.9K 3.1K
                                    

10K olmuşuz!
Seviyorum sizi!
Size güzel bir bölüm yazdım.
Ama siz yine de bir sonraki bölümü bekleyin.
Keyifli okumalar...
1350 oy ve 1000 yorum🖤💙

Bölüm 16: "Ateş"

Kırılıp dökülecektik.

Bunu sürekli gözardı etmek aptallık olurdu. Belki de beni defalarca kez kıracaktı ve ben yine onun boynuna atlayacaktım ama kendimi ondan kopartıp alamazdım artık. Bir silah tehlikesi taşıyan nefesinin ensemde olmasına alışmıştım. Ensemi ısıtan nefesi olmadan üşümek istemiyordum. Onur'un söylediklerine sırt çevirdiğim gün kendimi ateşe attığım gündü.

Kaldığım odanın kapısını çekip ağır aksak adımlarla Kıvanç'ın odasına yürüdüm. Bugün cici okulumuzdaki ilk günümüz olacaktı. Arkada bıraktığımız bir hafta boyunca evde kalıp dinlenmiştim. Kıvanç'ın yanında olmanın tehlikeli bir güzelliği vardı. Artık onunla uyumuyordum. Yani en azından arkamızda bıraktığımız hafta boyunca hiç onunla uyumamıştım. İsteğimi törpülemek zor olsa da üstesinden geliyordum.

Kapısını açıp kafamı içeri uzattığımda kemerini taktığını gördüm. Altındaki siyah pantolon ve üzerine giydiği kazakla hoş görünüyordu. Ben de Ezgi'nin aldığı eteklerden birini giymiş, üzerime de hardal sarısı bir kazak giyerek hazırlanmıştım. Siyah eteğim kısa olsa da altına siyah külotlu çorap giymiştim. Kıvanç'ın gözleri bende durdu. Ağır aheste bedenimi süzdü ve aynen şöyle dedi: "Ezgi'nin sana etek alan aklına sokayım."

"Küfretmesene kıza," diye çemkirdim.

"Git pantolon giy." Omuz silktim. Giymeyecektim işte. "Kızım sabah sabah kargalar bokunu yemeden ayarlarımla oynamasana!"

"Kıvanç bu eteği giymek istiyorum ve giydim. Sen de hazırsan çıkalım hadi. Bak geç kalkıyoruz."

"Çıkartmıyorsun yani?" dedi gözlerini kısarken. Yutkundum.

"Hayır." Başını yana yatırıp beni süzdü.

"Peki. Günah benden gitti." Üzerime doğru yürürken neyi kast ettiğini bilmiyordum ama bu beni korkutmamıştı. "Bütün okul günü boyunca seni taciz edeceğim." Şaşkınlık yüzüme renk atarken yanımdan geçip gitti. "Yürü hadi!" Arkasına doğru bağırdığında yine aynı ağır aksak adımlarla peşinden vardım. Ayağımdaki dikişler kendiliğinden dökülecekti ama hala varlığını koruyordu. Askıdan aldığı trençkotunu üzerine geçirirken gözleri bana döndü. "Nasıl sekiyor ceylan gibi." Alaylı sesine karşılık kaşlarımı çattım ve askıdan asker yeşili montumu alırken söylendim.

"Hani tavşandım?"

"Bugün ceylan olmana karar verdim." Gözlerimi devirip onun önünden kapıyı açıp çıktım.

Bugün Ayça denen kızı göreceğimin farkındaydım. Belki de karşıma geçip Kıvanç hakkında saçma sapan naralar atacaktı. Güçlü olmam gerekiyordu. Ne de olsa o kızla Kıvanç arasında benim boyumu aşan dünya kadar olay yaşanmıştı. O kız benden çok daha edepsiz olabilirdi. Kesinlikle onun gibi değildim ve onunla nasıl baş edeceğimi bilmiyordum.

Lise Bataklık'a oldukça yakındı. Yürüme mesafesiyle on beş dakika falan sürerdi. Kıvanç arabayı aldığı için gelmemiz çok daha kısa zaman almıştı. Arabanın ön camından önümüzde dikilen okula ve tuhaf öğrencilerine baktım. Burada okumak istediğimden pek emin değildim. Kıvanç duraksamadan arabanın kapısını açtı ve tereddütsüz adımlarını zemine sabitledi. Ondan bulaşan özgüvenle arabanın kapını açıp indim, kimseye bakmadan çantamı omzuma astım. Kıvanç arabanın önünde beklerken okulu süzüyordu. Tenime batan gözlerini hissedebiliyordum.

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin