Merhaba.
1400 oy ve 1000 yorum sınır.
Biliyorsunuz bölüm hemen geliyor.
🖤💙
Bölüm 17: "Şeker"Korkunun parçaları içimi deşerken aklımda dönen ihtimalleri görmezden geliyordum. Odanın içinde aşağı yukarı yürümeye başladım. Ellerim titriyordu. Bir haber bekliyordum, birinin bir şey demesini bekliyordum ama kimse aramıyordu. Saat on olmuştu. Kıvanç benden akşama pilav yapmamı istemiş, gelince bana patates pişireceğini söyleyip gitmişti. Erken döneceğim, demişti.
Onur telefonlarımı açmıyordu. Cengiz de bana geri dönüş yapmamıştı. Kıvanç'tan da cevap alamamıştım. Son bir umut puslu gözlerimle telefonun ekran kilidini açıp Kıvanç'ın kızıp kızmayacağını önemsemeden Özgür'ün adının üzerine bastım. "Lütfen aç," dedim umutla. "Lütfen."
"Berfin işim var, sonra konuşalım mı?" diyerek açtı telefonu, arkada çok gürültülü bir ortam olmalıydı. Bir arabanın içindeydi sanırım.
"Lütfen kapatma," dedim hemen. "Kimseden haber alamadım, Kıvanç nerede?"
"Lan kapat şu telefonu!" diye bağırdı arkadan Cengiz. Sesi daha önce hiç bu kadar hiddetli gelmemişti bana. "Ahmet Dayı'yı ara demedim mi sana? Ara Kıvanç'ın vurulduğunu söyle!" Beynimin içinden geçen kurşun ruhumun kalbine saplandığında gözlerime biriken yaşlar akmaya başladı.
"Hay ben senin ağzının ayarına..." Özgür söylenirken ben hıçkırıklara boğulmuştum bile. "Berfin ben seni arayacağım tamam mı?"
"Olmaz!" diye hıçkırdım. "Özgür yalvarırım beni de götürün! Ne olur? Ben de geleyim!"
"Şu durumda gelmesen daha iyi olur."
"Gelmek istiyorum! Beni burada bırakırsanız kafayı yerim tek başıma! Lütfen..."
"On dakikaya oradayım." Telefon kapandı. Koşarak odama vardım. Üzerime montunu alıp salık saçlarımı bir lastikle bağladım ve botlarımı giyip evden ayrıldım. Aşağı indiğimde Özgür'ün gelmesine henüz zaman olduğunu biliyordum ama evde kalmak beni basıyordu.
"Allah'ım lütfen bir şey olmasın," dedim gözyaşlarım arasından. Tepemden dökülen kar beni üşütmüyordu. Nefes alamıyordum sanki. "Kimsem yok, ne olur ona bir şey olmasın." Titreyen ellerimi yüzüme bastırıp sakinleşmeye çalıştım. Ona bir şey olmayacaktı, sakin olmalıydım. Ona bir şey olamazdı.
Hayatımın en zor on dakikası geçtiğinde sokağın başından gelen araba farını görür görmez oraya doğru koştum. Özgür benim koştuğumu görünce arabayı bekletmişti. Hemen kapıyı açıp kendimi içeriye attığımda kızardığına emin olduğum gözlerle Özgür'e döndüm. Çenesi kasılmıştı. Kaşları çatıktı ve gergin görünüyordu. Araba kullanma şekli hiç olmadığı kadar fevriydi.
"Ne oldu?" dedim yaşlarımı tutamazken. "Nasıl oldu?"
"Hakan ve piç grubu işimize çomak soktu!" Sinirle direksiyona vururken kırmızı ışıkta durmamıştı. "Pezevenk herifler! Karşı tarafa olur olmadık şeyler söylemişler, gelir gelmez kurşunlandık!" Hıçkırdım.
"Durumu çok mu kötü?"
"İyi olacak."
Özgür arabayı son hız kullanırken şehir dışına çıkmıştık. Zaman geçmiyor, yollar bitmiyordu. Aklımı kaybedecek gibi hissediyordum. Aklımda birbiri üzerinden kayan senaryolar vardı ve hiçbiri iyi sonla bitmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK •Tamamlandı•
Teen FictionBerfin, abisinin ne iş yaptığından habersiz liseyi iyi derece ile bitirmek isteyen bir öğrencidir. Bir gün abisini polislerin götürmesinin ardından abisinin gerçek işini öğrenir. Kurye. Uyuşturucu kuryesi. Abisini kurtarmak için o dünyaya girmesi ve...