61.LACİVERT

29.6K 2.3K 1.7K
                                    

Hüzünlü bir bölümle hepinize merhaba!
Özleştik diye umuyorum 💙🖤
Sınır: 1000 oy ve 1000 yorum.
Sizi seviyorum, keyifli okumalar...

Bölüm 61: "Lacivert"

Ben daha hayaller kuran genç bir kızken her şey karmakarışık bir hal aldı ve hayallerimi boyamak için kullandığım fırçanın ucunu bana oyunlar yaparak siyaha batırdı hayat. Rengârenk hayallerin üzerine o siyahı çalan kadar fırçanın ucunun kapkara olduğunu görmemiştim. Sonra her şey mahvolmuştu. Her şey karanlığa bulanmıştı ve umutlar solan yapraklar gibi damalarıma çökmüştü.

Babamın yokluğunu dolduran kişi her zaman abim olmuştu. Her konuda, her şeyi bilme hakkı olduğunu düşünüyordum ama bunu ona nasıl açacağımı bilmiyordum. Dizinde yattığım adam benim babam değildi ama sevdiğim adamın anne babasına sahip çıkacak kadar aciz bir haldeydim. Benim ailemden kimse onun arkasında durmamıştı ama onun annesi annem, babası babam olmuştu.

Onu sömürdüğümü hissediyordum.

Cihan amcanın eli başımı okşarken uzandığım koltukta dizlerimi kendime çekmiş, ellerimi bacaklarımın arasına sıkıştırarak gözlerimi tek bir noktaya sabitlemiştim. Cihan amcaya da haberi vermenin doğru olacağını düşünmüştük. Sanırım bana kanat geren adamın da soluklanabileceği bir gölgeye ihtiyacı vardı. Haklıydı da, ona o kadar çok dayanmıştım ki artık onun da dayanacak birilerine ihtiyacı olmuştu.

"Hayatın çok büyük dönüm noktaları vardır," dedi Cihan amca sakin akan bir dere gibi huzur veren sesiyle. "Çok acılı anlardır, çok zor anlardır bunlar. Öyle ki bir an asla nefes alamayacağını sanırsın ama geçer. Sonra artık hayatında çok başka raylarda olur. Bu senin dönüm noktan kızım, bu sizin dönüm noktanız."

"Bu yolu nasıl geçeceğimi bilmiyorum," dedim dalgın bir tınıda. Kıvanç yanımızda yoktu, diğer odada birisiyle konuşuyordu. Bizimkilerden birisi olmadığına emindim, dünden sonra kimse arayıp sormamıştı. "Ben çok yol atlattım Cihan amca ama böylesine bir yol nasıl geçilir bilmiyorum."

"Yıllar sonra arkana baktığında, nasıl geçtiğini anlayacaksın. Şimdi bizler yanındayız ve bu yolu geçmen için elimizden gelen her desteği sağlayacağınız. Hepimiz buradayız, senin için. Çok geçmez döner arkadaşların da."

"Peki abim?" dedim bir umut. "O da gelir mi yanıma?"

Cihan amca bozulmamıştı bize. Kızmamıştı. Gençlik işte, demişti. Adama her şeyi yaptırır. Sadece bunu söyleyip gülümsemişti. Sonrasında durumumdan bahsetmiştik. Gözleri dolmuş, bir süre dudakları mühürlenmiş gibi uzun uzun beni izlemişti. Ardından da kelimelerini toplayarak anlatmaya başlamıştı. Benim aklım ise abimdeydi.

O ne diyecekti? Ne yapacaktı? "Çok kızacak, çok. Haklı ama. Ona hak veriyorum."

"Ben konuşayım mı?" dedi Cihan amca. "İsterseniz büyüğünüz olarak ben konuşayım, hem sana babalık yapmış birisi olarak onunla ben konuşayım." Bilemiyordum. Hemen hastaneye yatmam gerekiyordu ama abime söyleme konusunda cesaret edemiyordum. Eğer içimdeki bu düşman olmasa abimin bütün tepkilerine rağmen ona gerçeği söylerdim ama kendimi öylesine halsiz hissediyordum ki, abime karşı öylesine zayıftım ki sırf onun bağırdığını duymamak için önce hastalığımı bile söyleyebilirdim.

"Duyacaksa benden duymalı," dedim kararlı bir şekilde. "Elimden geldiğince hızlı konuşacağım onunla."

"Bir şeye ihtiyacınız olursa çekinmeyin, düşünmeden arayın." Arkamızda olduğunu bu tip cümlelerle defalarca kez belli etmişti. Babalık sonradan gelen bir içgüdüydü, o bunun için oldukça geç kalmış olsa da çabuk toparlıyordu. Oğlunu seviyordu, beni seviyordu. Bir baba tarafından sevilmeyeli uzun zaman oluyordu.

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin