19.KİLER

60.2K 3.5K 1.4K
                                    

Selam!
1200 oy ve 600 yorum
💙🖤
Keyifli okumalar...

Şuraya da bölümü hangi şarkıyla okuduğunuz yazar mısınız?

Bölüm 19: "Kiler"

Canavar olmak için önce çok derin yaralar almak gerekirdi.

Kıvanç Ataman saatleri gömmüştü belki de kafasından aşağı akan suların içine. Gecenin içinde ilerleyen zamanın kanlı ayak izleri hala içerideki o cam parçalarının üzerinde dururken gidip gelen kafasının içinde küçük bir kadının hıçkırıkları vardı. Bilincinin açık gözeneklerinden hıçkırıklar, gözyaşları, çığlıklar fışkırıyordu. Kırılan camların sesleri hala kulağının dibinde tekrar tekrar parçalanırken hatırladığı birkaç şeye inanmak istemiyordu.

Aklı ona oyun oynuyor olmalıydı.

Hep oynardı, öyle değil miydi?

Evet, daha önce de pek çok kez aklı ona oyunlar oynamıştı. Pisliğin teki olduğunu aynada yüzüne baka baka söyleyecek kadar dipte bir adamın kendine söyleyecek yalanları olamazdı. Bütün doğrular kendi yanlışlarını kabullenmekle başlardı. Kıvanç bu yolları çıplak ayaklarla geçmişti.

Alnını dayadığı fayans hala buz gibiyken tepesinden akan su ateş gibiydi. Aklına gelmiyordu bir türlü. Ne olmuştu? Kahretsin! Berfin neredeydi? Cengiz neden delirmişti? Berfin nereye gitmişti? Nereye? En belirgin düşüncesi buydu. Aklından başka hiçbir şey geçmiyordu. Ellerini fayansa bastırıp kendini geri çekti. Çok daha acı şeylerle yüzleşmişti. Gidip ne halt yediğini öğrenmesi gerekiyordu.

Banyodan çıkıp kendi odasına girdi. Ayağındaki, sudan ağırlaşmış pantolonu çıkartıp hemen yeni ve kuru kıyafetleri üzerine geçirdi. Gözleri aynadan aksini bulduğunda mavi gözlerinden ona kanlı dişlerle sırıtan canavara baktı. Kıvanç Ataman aynaya bakmazdı. İçinde ya da suretinde gördüğü o canavarı görmek istemiyordu. Ama bugün, o canavar pek çok konuda olduğu gibi yine istediğini almıştı. Dişlerinde Berfin'in kanı vardı.

Kıvanç herkese güçlü ama kendine yenik bir adamdı.

"Dün gece Berfin'le şu senin işinin davetine katıldık, bana eşlik etmeyi kabul etti. Senin için oldukça fedakar davranıyor. O senin çevrendeki kızlar gibi değil Kıvanç. Ayça da senin yanında kalmak istiyordu ama onunki hastalıklı bir saplantıydı. Berfin senin içindeki şeytanı gördüğü halde yanında kalıyor. Onu hak etmiyorsun, onu her geçen gün yaralıyorsun. O senin avuçlarında sönemeyecek kadar güzel, hassas ve olgun bir kadın. Sen hastasın oğlum, kızı bırak."

Kafasının içinde ona işkence eden, içindeki canavarın mağarasında yankılanıp duran sözler abisinin sesiyle can bulurken dişlerini sıktı. Onu haklı çıkartmış olabilir miydi? Berfin'e zarar vermiş, onun canını yakmış olabilir miydi? Lanet olsun! Hiçbir bok hatırlamıyordu.

Tek hatırladığı şey öfkeydi. Onu kandırdığı için Berfin'e çok kızgındı. Sonrasını hatırlamıyordu bile. Bu bilinmezlik onun elini kolunu bağlıyordu.

Büyük adımlarla içeri girdiğinde Cengiz dağınık odanın bir kenarına oturmuş sigarasını içiyordu. "Berfin nerede?" dedi direkt. Cengiz yerdeki cam kırıklarına diktiği gözlerini Kıvanç'a kaldırdı. Ona çok kızgındı. Niyeti Berfin'e abilik yapmak değildi, niyeti bu it herifi biraz daha toparlayabilmekti ama Kıvanç toparlanmayınca Berfin'e abilik yapıp onu korumak daha mantıklı gelmişti. Hoş, ne kadar koruduğu da malumdu.

"Hastanede." Sigarasının dal gibi eğilen külünü yere silkti. Evi bok götürüyordu, kül dikkat çekecek en son şeydi.

"Ne demek hastanede?" Hayır, o kadar kötü bir şey yapmış olamazdı. Ne kadar kızgın olursa olsun ona vurmayacak kadar tanıyordu kendini. Beynine sıcak demirler giriyormuş gibi bir sancı kafasına saplandığında gözlerini kapatıp çatık kaşlarla birkaç saniye bekledi. Sadece kafası değil, bütün bedeni infilak edecek gibiydi. Patlamak, dağılmak, yok olmak istiyordu. Eğer ki Berfin'e zarar verdiyse...

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin